23 Aralık 2011 Cuma

SAĞLIK SEN FİŞLEME İFTİRASININ ALTINDA KALDI...




Sendikamız Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi işyeri temsilcimiz hakkında Sağlık Sen tarafından ortaya atılan iddialarla ilgili KESK Manisa Şubeler Platformu olarak Başhekim Ahmet Ayer ziyaret edilmiş ardından da başhekimlik önünde basın açıklaması yapılmıştır.
Şube Başkanımızın okuduğu açıklama aşağıdadır.
BASINA VE KAMUOYUNA

Yaşam uzun soluklu bir mücadele koşusudur. İnsanlar doğdukları gün den itibaren saldırıya uğrarlar. Doğan bebek havanın ciğerlerine olan saldırısının verdiği acıyla haykırır.

Soğuk saldırır bize, sıcak saldırır.

Açlık saldırır, Hastalık saldırır.

Hepsiyle baş eder yaşarız...

Hiç birini ayıplamayız, çünkü bu saldırılar yaşantımızın doğallığında vardır deriz ve bu saldırılara ya alışırız ya da savuştururuz...

Rüzgâr üşütür, yağmur ıslatır, mikrop hasta eder doğaldır deriz.

Gelir geçer.

Ama bazı saldırılar vardır ki doğal değildir.

Bir sendika, adına sendikayım diyen bir oluşum, kamu kurumları bir bir satılırken, üyeleri dâhil kamu çalışanları sözleşmeli hale getirilirken, halkı paralı sağlığa mahkûm edilirken; sağlık müdürlüklerini dolaşıp biz GREV yapmayacağız oyunu oynamaz.

Bir sendika, adına sendikayım diyen bir oluşum, GREV diye yola çıkmış örgütlerin önünde takoz olmaz; şu şunun güdümünde, bu bunun güdümünde, işte bu nedenle bizde küstük oynamıyoruz, demez. Binlerce üyesi olan Sendikamızı ve mesleki onurlarından ödün vermeyen Tabipler Odasına sağlık hakkı ve tüm haklarımızı gasp ettirmemek için aldığı grev kararı yüzünden saldıramaz. GREV' den bir gün önce ortaya asılsız, mesnetsiz iddialar döküp, Sendikamızın işyeri temsilcisini, iktidar partisini fişliyor gibi absürt iddialarda bulunmaz.

Bir sendika, adına sendikayım diyen bir oluşum, kendine kargaları güldürtmez, bir uzaktan kumandanın oyuncak arabası gibi, bir robot gibi çalışmaz.

Bir sendika, adına sendikayım diyen bir oluşum, uluslararası bir sendikaya üyelik başvurusu" iktidara yakınlığı" nedeniyle reddedilince, azıcık utanır.

Ayıptır, yazıktır...

İki günden bu yana neredeyse örneği olmayan bir ayıp yaşandı bu hastanede. Sağlık alanı hızla ticarileştirilirken, haklarımız bir bir budanırken ve biz SES üyeleri hastaneler özelleştirilmesin, sağlık çalışanları sözleşmeli köle olmasın diye uğraşırken; Sağlık Sen yanında bir basın ordusu ile Başhekimi ziyaret etmiş ve işyeri temsilcimizin hastane çalışanlarını fişlediği gibi çok ciddi bir iddiayı dile getirdi.

Başhekim Ahmet Ayer’de dile getirilen bu anlamsız iftiraları basın önünde konuşmaktan çekinmedi ve çalışanların nezdinde saygın bir makam olan başhekimliği bir tiyatro oyununa çevirdi. Meğer bizim işyeri temsilcimiz hastane çalışanlarını fişliyormuş(!)…

Ayıptır, yazıktır, günahtır…

Bizim gelin bu hak kayıpları için birlikte mücadele edelim diye el uzattığımız, hangi sendika üyesi olursan ol gel bir olalım, birlik olalım dediğimiz bir günde…

Kamu hastaneleri satışa çıkmışken…

Ücretlerimiz her geçen gün erirken…

Tamda tüm Türkiye’de iş güvencemiz ve sağlık hakkımız için grev derken Sağlık-Sen hem sendikamıza hem de TTB ye basın önünde saldırmış, buda yetmemiş hastanemizde Başhemşire odasında 19.12.2011 günü bir toplantı yapmışlar. Ertesi gün bu çirkin karalama ve linç girişimi başlamıştır.

Hemşirelerin hakları ve sorunları konusunda idari bir makam olan Başhemşirelik bu kez Memur-Sen şubesi gibi çalışmış ve bir Başhemşire Nurdan Kocabıyık kendi hemşiresini gidip savcılığa şikâyet etmiştir. Bununla da kalınmamış 20.12.2011 savcılığa verilen şikâyet jet hızıyla görüşülmüş, tüm hukuk kuralları çiğnenerek elde herhangi bir ciddi bilgi ve belge bulunmazken, 21.12.2012 tarihinde Başhekim hiçbir idari soruşturmaya gerek duymamış ve savcılığa araştırma izni vererek polisiye tedbirleri hastanemizin içine kadar sokmuştur. Çalışma barışını bozan bu komplo, başhemşirenin hemşirelerin haklarını değil de Memur-Sen nin çıkarlarını gözettiğinin en açık göstergesidir.

Bir idareci, kendine idareciyim diyen bir idareci, dışarıdan baktığında iş arkadaşı diyebileceğin biri, bütün çalışanlarına adil davranmak zorunda olan bir idareci, bu ayıp edenleri makamına kabul edip onların ettiği ayıba ortak olmaz. Durun der, araştıralım der, ben çalışanımın sorgusuzca mahkûm edilmesine izin vermem der. Böyle bir iddia nedir, ne değildir demeden koştura koştura soluğu savcılıkta almaz.

Bin bir zorlukla ve fedakârlıkla insanca yaşayacak ücretlerin altında çalışan biz sağlık emekçilerinin iş yerini, hastaneyi karakola çevirmez. Tüm çalışanları huzursuz etme pahasına öncelikle hastaları tedavi etmesi amaçlanan hastanelerimizi, hastanede çalışan tüm personeli korkutmaz, ürkütmez, baskılamaz. Ekip işinin çok önemli olduğu iş kolumuzda insanları birbirine düşmanlaştırıp, güvensizliği yayacak işler peşinde koşmaz, Çalışanlarını makamına çağırıp SES'in işyeri temsilcisi aleyhinde tutanak tutacaksın diye baskı yapmaz.

Bizler Ruh Sağlığı Hastanesi çalışanları olarak böyle idarecileri hak etmediğimizi düşünüyor, arkamızı dönünce kapımızın kırılmayacağı odalar, bilgisayarlarımızın polisiye tedbirlerle kovuşturulmadığı hastaneler ve en önemlisi güveneceğimiz idareciler istiyoruz.

Ayıptır, yazıktır, günahtır.

Bu olayların oluş tarihi oldukça manidardır.

KESK tamda bir sendikanın yapması gerektiğini yaparak, Türk Tabipleri Birliği ile birlikte kamunun tesviyesine karşı çıkarak, tamda bir sendikanın yapması gerektiği gibi üyelerinin, kamu çalışanlarının haklarına sahip çıkmak için 21 Aralıkta GREV kararı aldı.

Ve tüm yurtta hayatı durdurma gücü olduğunu herkese gösterdi.

Ve KESK'in mücadeleci çizgisinden haklılığından ve emekçilerden aldığı dinamik güçle büyürken hükümetin rahatsızlığı herkesçe malumunuz. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Bursa'da yaptığı konuşmayla sahnelediği oyunda gösterdi ki kendilerinin büyütüp yeşerttikleri Memur-Sen i muhatap alarak hiçbir başka sese tahammülleri olmadıklarını gösterdiler. Nede olsa oyun sahnelemede ustalaştılar.

KESK yöneticileri bu nedenle birçok asılsız iddiaya maruz kalıyor, hapse atılıyor, sürülüyor bütün bunlarda biliniyor. Bizler haklarımız için mücadele eden bir gelenekten geliyoruz.

KESK'in genel başkanına varıncaya kadar bu baskıları bizler her yöneticimizin üzerinde hissediyoruz.

Ama bu baskılar, ayıplar artık işyeri temsilcilerimize, en ufak birimlerimize kadar komplolarla yansıyor.

Duyunda inanmayın; neymiş SES temsilcisi iktidar partisini fişliyormuş, bunu da Memur Sen duyuvermiş, kendine iş edinmiş, bir basın ordusu ile başhekimi ziyaret

ederek bu iddiayı sormuş, başhekimde bizde duyduk demiş, ardından başhemşire soluğu savcılıkta almış...

Bu tutmuş, bu pişirmiş, buda bende yandaşlıkta sınır tanımam demişte savcılığa koşturmuş...

Buradan bütün kamuoyuna, halkın vicdanına sesleniyoruz.

KESK bu baskılarla mücadele edecek birikime ve inanca sahiptir, yirmi yıldan bu yana bu baskılara boyun eğmedi eğmeyecektir.

Yıllardır ülkenin demokratikleşmesi için mücadele edenler, insanların düşüncelerini özgürce ifade edebilmeleri için her türlü bedeli ödeyenler, memurun siyaset yasağı dahil bütün yasakların kaldırılması için uğraşan bizler en çok çektiğimiz fişlenmelerle itam ediliyoruz. Bu iddia asılsızdır, çirkindir açıkça komplodur. Demokrasi mücadelesinde yüzü olmayanlar, harmanda da izi olmayanlardır.

Bu mücadeleyi her tip karalama, komplo, yıldırma ve baskıya rağmen yürüten siz emek dostlarımız bu yüzden halkının vicdanında hep iyilikle anılacaksınız.

Ama bu ayıpları işleyenler sadece ve sadece ayıplanacak...

Bizleri susturamayacaksınız ve alt edemeyeceksiniz. Çünkü bizim arkamızda iktidarların gücü değil, emekçilerin gücü, birliği, dayanışma ruhu ve alın teri var. O yüzden sizler tarihin karanlık sayfalarında kaybolurken bizler hem ülkenin aydınlık yüzü, toplumun vicdanı, aklı olacağız.

Değerli Arkadaşlar,

Görünen o ki hayatın doğal zorluklarının yanında yani soğuğun, sıcağın, açlığın, hastalığın üstüne gelen ticarileşen sağlığın, paralı hale gelen eğitimin, vergide adaletsizliğin yükünün yanında birde bu ayıplarla mücadele etmek yine bize KESK’ ve KESK dostlarına düşecek...

Ben sendikam adına hukuki süreci başlattığımızı, ilgili tüm idareciler ve memur-sen başkanı Yüksel Ülker hakkında gerekli hukuki girişimlerin yapıldığı bilgisini sizlerle paylaşmak isterim. İş yeri temsilcimiz nezdinde tüm ezilen, horlanan, hakları çiğnenmeye çalışanların yanında olacağımız belirterek katılımınız ve desteğiniz için teşekkür etmek istiyorum.İş yerlerimizi demokratikleştireceğimiz, kendi yöneticilerimizi kendimizin seçeceği günlerin geleceğine olan inancımla, saygılarımı sunuyorum.

Yaşasın sendikal mücadelemiz, yaşasın KESK...

Manisa KESK Şubeler Platformu Adına

Serpil Deniz

Şube Başkanı