29 Haziran 2012 Cuma

MANİSA EMEK VE DEMOKRASİ PLATFORMU SİVASI UNUTMAYACAĞIZ

BASINA VE KAMUOYUNA

SİVAS KATLİAMININ 19.YILI
Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçen Sivas katliamının üzerinden 19 yıl geçti. 19 yıldır kanayan bir yara olmayı sürdüren Sivas katliamını bugün bir kez daha tüm öfkemizle lanetliyoruz.
Sivas katliamı aydınlığa, demokrasiye, halkların kardeşliğine ve bir arada yaşama kültürüne yapılan bir saldırı olarak gerçekleşmiştir.
Ülkemiz Maraş, Çorum, Sivas, Beyazıt, 1 Mayıs 77 Taksim, Gazi, Uludere-Roboski gibi onlarca katliama tanıklık etmiştir. Bu katliamlarda binlerce insanımız hayatını kaybetmiş, ülkemizin yetiştirdiği yüreği aydınlık yüzlerce aydınımız, yazarımız, sanatçımız, gencimiz canilerin kanlı tuzaklarında can vermiştir. Katliamların, cinayetlerin arkasında yer alan karanlık ilişkilerin açığa çıkmasından korkanlar, gerçeklerin üzerini örtmek için ellerinden geleni yapmıştır.
Kimi zaman katliamcıların avukatlığını yapmışlar, kimi zaman kaçmalarına göz yummuşlardır. Kimi zaman yıllarca burunlarının dibinde yaşayan katiller için uluslar arası arama kararları çıkarmışlar, kimi zaman da 16 Mart 1978’de Beyazıt’ta 7 üniversite öğrencisini katledenlerin yargılandığı, DİSK Kurucu Genel Başkanı Kemal Türkler’in katilinin yargılandığı davalarda olduğu gibi zamanaşımının ardına saklanmışlardır.
Türkiye'de, 12 Eylül hukuku ve kültürünün ana unsurlarından biri olan ve topluma dayatılan Türk-İslam sentezi anlayışı sonucunda ırkçılık ve gericiliğin gelişmesine zemin hazırlanmış ve Sivas katliamı bu zeminde gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle Sivas
katliamının hedefi resmi ideolojinin dışında kalan, yıllarca ezilen, sömürülen ve yok sayılanlar olmuştur.

Saldırganların engellenmeyerek katliama çanak tutulması, ardından da olayın üstünün örtülmesi ve sadece birkaç kişinin cezalandırılması geçmişte yaşanan benzer katliamların ortak özelliği olarak dikkat çekmektedir.

Bugün, 2 Temmuz 1993’te aydınların, sanatçıların da içerisinde olduğu 35 insanımızı katledenlerin zamanaşımından yararlandırıldığı dava ile bu utanç verici oyunun son perdesi sahneye konmuştur. “İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olamayacağı evrensel hukuk ilkesi” çiğnenerek verilen karar, yıllar önce Sivas Madımak otelini saran alevlerin yürekleri tekrar tutuşturmasına sebep olmuştur.
         Sivas katliamı davasında sanıkları savunan 21 avukatın AKP’de çeşitli düzeylerde görev alması; bunlardan beşinin milletvekili olması ve hatta birinin kabinede yer alması bu rolün vardığı boyutları göstermesi açısından çarpıcıdır.
Sivas katliamı davasının, “insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olamayacağı ilkesi” kapsamına alınması için defalarca verilen yasa tekliflerini geri çeviren de AKP iktidarından başkası değildir. Başbakan’ın dava kararı hakkında  ''Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun'' sözlerini sarf etmesinin  bir dil sürçmesi olmadığı da açıktır.
Bilinmelidir ki, mahkemeler zamanaşımı kararı verse de halkın hafızasında ve vicdanında zamanaşımına yer yoktur. Çünkü toplumun vicdanında açılan yaralar zamanaşımı ile kapanamayacak, üzerinden asırlar da  geçse  unutulamayacak kadar derindir.
Baskının, ayrımcılığın ve sömürünün devam etmesinden yana olan güçler, işlenen katliamların üzerindeki karanlık perdeyi kaldırmadıkları gibi, bugün de halkları birbirine karşı kışkırtıp, bu durumdan faydalanmayı kendilerine görev edinmişlerdir.  Sivas Madımak  yangını sönmemiş aksine halkımızın bilinçlerinde harlanarak sürdürülmektedir.
KESK olarak, insan hak ve özgürlüklerinden, eşitlikten, demokrasiden, barıştan ve kardeşlikten yana olan herkesi, demokratik kitle örgütlerini ve siyasi partileri, Sivas Madımak Oteli önünde ve ülkenin dört bir yanında bu katliamı lanetlemeye ve gerici-ırkçı saldırılar karşısında dimdik ayakta olduğumuzu göstermeye davet ediyoruz.
Bizler Manisa Emek ve Demokrasi platformu olarak, 1 Temmuz Pazar günü saat 18.00 de Manolya Meydanı’nda bir basın açıklaması yaparak Sivas’a gidecek olan arkadaşlarımızı uğurlamak üzere öğretmenevine yürüyüş yapacağız. Saat 19.00’ da da otobüslerimiz Manisa Öğretmenevi’nden hareket edecek.
2 Temmuz Pazartesi günü saat 20.00’ de Manisa Kültür Merkezi Lale salonunda anma etkinliği düzenleyeceğiz. Tüm halkımız davetlidir.
Sivas katliamında yaşamını yitiren insanlarımızı bir kez daha saygıyla anıyor, onların savunduğu değerleri ve mücadelelerini kendi mücadele alanlarımızda yaşatacağımıza söz veriyoruz ve biliyoruz ki türküler yanmaz.
                                           MELEK VAROL
                       EĞİTİM SEN ŞUBE KADIN SEKRETERİ
KESK ŞUBELER PLATFORMU VE MANİSA EMEK VE DEMOKRASİ PLATFORMU ADINA

26 Haziran 2012 Salı

KORKMUYORUZ SUSMAYACAĞIZ




BASKILAR VE YILDIRMA POLİTİKALARI BİZLERİ DOĞRU BİLDİĞİMİZ YOLDA İLERLEMEKTEN GERİ DURDURAMAYACAKTIR!


AKP hükümeti, yıllardır uygulanan anti demokratik uygulamalar karşısında boyun eğmeyen, hakları ve talepleri için alanlara çıkanların en önünde gelen ve baskılar karşısında sesini yükselten KESK ve KESK’e bağlı sendikaların kararlı mücadelesi karşısında ne kadar büyük bir tahammülsüzlük içinde olduğunu bir kez daha göstermiştir.

AKP hükümeti baskıcı ve anti demokratik uygulamalarına boyun eğmeyen ve sesini yükselten KESK’in üye ve yöneticilerini gözaltına alarak KESK’i sindirebileceğini ve susturabileceğini sanmaktadır. Uzun bir süredir konfederasyonumuz üzerinde yaratılan baskılar sonucu toplam 39 üye ve yöneticimiz tutuklu iken, bugün yurt çapında gerçekleştirilen şafak operasyonları ile toplam 71 yönetici ve üyemiz gözaltına alınmıştır.

Hükümetin kendisi gibi düşünmeyen, haksızlıklar karşısında sesini yükseltenlere karşı gösterdiği tahammülsüzlük son dönemde öylesine artmıştır ki, AKP’nin pervasız saldırılarına karşı boyun eğmeyen, sesi yükselten herkes, her kurum “bertaraf” edilmesi gereken potansiyel hedef olarak gündeme getirilmiştir.

Özellikle Suriye üzerinden savaş ve intikam senaryolarının yoğunlaştığı bugünlerde, barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin her zaman ön saflarında yer alan sendikaların hedef haline getirilmiş olması ayrıca üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur.

Eğitim Sen’in özellikle hükümetin 4+4+4 düzenlemesine karşı veliler ve öğrencilerle birlikte yürüttüğü mücadelede öne çıkması ve bu dönemde ciddi bir üye artışı yakalaması, toplu sözleşme sürecinde KESK’in tutumu ile kamu emekçileri mücadelesinin 23 Mayıs grevi ile yeni bir ivme kazanması, hükümeti fazlaca telaşlandırmıştır.

Bu telaşın bir sonucu olarak, gerek kamu emekçileri içinde gerekse kamuoyunda KESK’e yönelik olumlu bakış açılarını tersine çevirmek ve sendikalarımıza yönelik üye akışının önüne geçebilmek için böylesine çirkin bir operasyon tezgâhlanmıştır.

Sendikalarımıza yönelik olarak gerçekleştirilen “şafak baskınları”nın hangi amaçla yapıldığı, kamu emekçilerine ve kamuoyuna ne tür mesajlar verildiği hepimiz tarafından bilinmektedir. Sendikalarımıza yönelik olarak yaşanan polis baskınları ve söz konusu baskınların biçimi, tamamen haklı mücadelemizi yıpratmaya ve kamuoyunun kafasında soru işaretleri oluşturmaya yöneliktir.

AKP Hükümeti, onların denetimindeki yargı ve emniyet kurumları ne kadar uğraşırsa uğraşsın, asla amaçlarına ulaşamayacaklardır. Kamuoyu KESK’i, gayet iyi tanımakta, hak ve özgürlükler yolundaki kararlı ve onurlu mücadelesini takdir etmektedir. Güneş balçıkla sıvanamayacağı gibi, Eğitim Sen güneşi de bu tür baskınlarla ve karalama kampanyaları ile asla karartılamaz.

KESK’i hükümetin belirlediği sınırlar içinde hapsetmeye, hizaya getirmeye çalışanlar büyük bir yanılgı içindedir. Kimlerin hangi amaçlarla KESK’in haklı mücadelesine gölge düşürmek istediği er ya da geç mutlaka ortaya çıkacaktır.

Kesk, bu tür saldırılara ve şaibe yaratma amaçlı operasyonlara pabuç bırakmayacak kadar köklü bir mücadele geleneğine sahiptir. Gözaltına alınan bütün yönetici ve üyelerimiz derhal serbest bırakılmalı, sendikal mücadelemize yönelik bu haksız ve pervasız saldırı, bütün sonuçları ile birlikte derhal durdurulmalıdır.

                                                              YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ! YAŞASIN KESK!

                                                                 MANİSA KESK ŞUBELER PLATFORMU YÜRÜTMESİ



12 Haziran 2012 Salı

15 ŞUBAT 2012-13 HAZİRAN 2012 ŞTK FAALİYET RAPORU

Giriş:
 Özelde sağlıkta, genelde de kamusal alanda yaşanan yıkım tüm hızıyla sürüyor
Bir yanda sağlık emekçilerine dönük şiddet cinayet boyutunda seyrederken, diğer yanda öğretmenler öğrenci/veli saldırısı ile karşı karşıya... 
Tüm bu yaşananların; kamusal alanın yok edilmesi ve yerine özelleştirmeci/neo liberal çürümenin ikame edilmesinin sancıları olduğu hepimizin malumu.
Bir yanda neo liberal çürümenin çirkin kokusu burunlarımızı sızlatırken, bir yanda da hükümet eliyle kadın bedenine dönük kapsamlı bir saldırı furyası başlatılmış durumda...
Başbakanın "Her kürtaj bir Uludere'dir." açıklamasından hemen sonra başta Sağlık Bakanı olmak üzere, hükümetin her kanadından benzer açıklamalar her gün gazetelere, ana haber bültenlerine düşüyor...
Tüm bu saldırı dalgasının karşısında kadınlar, aydınlar, demokratlar, emekçiler her gün sokaklara çıkarak büyük bişr dalga kıran olmaya da devam ediyor. 
Bize düşen ise dalga kıran olmanın yanında, kendi rüzgarımızı estirebilecek; emekçileri, yoksulları, işsizleri, taşeron çalışanları bu rüzgarın etki alanına alarak büyük bir 'kazanım' fırtınasına dönüştürebilmektir.
Gerek Dr Ersin ARSLAN cinayetine Grevle verilen yanıtlar; gerek Toplu Sözleşme fiyaskosu sonrası yaptığımız 23 Mayıs Grevimizin kitleselliği ve coşkusu; gerek kadınların "Benim bedenim, benim kararım." diyerek, bedenlerine ve özgürlüklerine yapılan saldırıyı püskürtmeleri ve  alanları, günlerdir, doldurması, bize bu rüzgarın ve ardından gelecek 'kazanım fırtınası'nın çok uzağımızda olmadığımızı gösteriyor. 
İş planlı, programlı; ve bütün emekçileri, yoksulları, ezilenleri kucaklayacak; bütçeye dönük hak alıcı grevleri önümüze koyup bu günden çalışmaya başlamak.
...
O halde KESK şimdiden 2012 Aralık ayında, bütçe belirlenirken, final yapacak bir mücadele programı belirlemelidir. 
Programda KESK üyesi olsun olmasın bütün kamu çalışanlarının sürece aktif katılımını sağlayacak tarzda, yani kamu çalışanlarını seyirci olmaktan çıkaran ve işin öznesi yapacak bir propaganda sürecini başlatmalıdır. 
Kamu çalışanları bütçe belirlenirken sahaya çıkmalı ve ter dökmeli...
Bütçeden kime ne kadar pay ayrılıyor, kamu çalışanları bu işin neresinde, yoksullar, köylüler, küçük esnaf ne alıyor, sermayeye ayrılan kaynak ne kadar, hepsini bir bir gündeme taşımalı, konuşmalı tartışmalı.
Tartışma günü birlik olmamalı; bir plan-program çerçevesinde ve varacağı muhtemel noktayı da işaret eden tarzda yürütülmeli...Ve denmeli ki; 2012 Aralık ayında bütçe görüşülürken, kamu emekçilerine, yoksullara, işçiye, köylüye, küçük esnafa yeterli bütçe ayrılmazsa Greve gidiyoruz...
Hem de bir iki günlük uyarı grevine değil, hak alınıncaya kadar sürecek bir greve..
Bu gün hakem kurulunda ‘şu oldu bu oldu’yu bırakıp dersimize çalışmalıyız.
Bütün işyerlerini 2012 Aralık ayında başlayacak greve hazırlamalıyız.
Nasıl bir Grev?
Bu grevde genel merkezlerin karar alması ile gidilen bir iki günlük uyarı grevlerinden vazgeçerek başlamalı işe.
Tek tek her işyerinde grev gündemli tartışmalar yürüterek, grev komitelerini kurarak, o işyerinde çalışan emekçilerin( sendika üyeliği ayrımı gözetmeden) yapılacak grev oylamasına katılması sağlanarak ve greve evet diyenlerin sayısının yarıdan bir fazla olması durumunda grevi o ilan ederek, duyurarak, askıya çıkararak.
Her iş yeri bu tartışmadan çıkan sonucu “Belirtilen taleplerin kabul görmemesi halinde… tarihinde gidilecek greve…” ilişkin kararını tek tek ilan ederek, adım adım gidilmeli greve.
Grevin ayak sesleri duyulmalı, duyanlar; emekçi ise heyecanlanmalı-sevinmeli; sermayedar ise ürkmeli-korkmalı-tedirgin olmalı…
Her gün bir haber çıkmalı; "… iş yeri greve evet dedi" gibi…
Bütün işyerlerinde oylamalar bittiğinde ve tüm kamu emekçileri grevin sıcaklığını duyumsadığında, ikna olduğunda, grev kararları hayata geçirilmeli.
...
Tüm haklarımıza sahip çıkma azim ve cesaretiyle her zaman kinden daha fazla dayanışmaya ihtiyacımız var. Yeni bir Anayasa  tartışma süreci göz önüne alındığında Türkiye tarihinde  köklerini yıllardır verdiği demokrasi ve sendikal  mücadeleden alan KESK bu  süreci siyasi bir hat olarak örmeli  sendikal hak ve özgürlükler temelinde taleplerimiz dillendirilmeli. 
TİS taslakları gibi tartışılan bu süreçler ve taleplerimiz kitapçık halinde basılıp iş yerlerinde tartıştırılmalıdır. 
Dünyada ki emek hareketinin sendika temsilcileri  davet edilerek bütünlüklü bir sınıf mücadelesi perspektifi yaratılarak deneyimler paylaşılmalıdır.
Şimdi bizler  geleceğimizi karartmaya çalışanlara karşı aydınlığı, paranın saltanatına karşı emeğin ve alınterinin önemini , güçlünün yanında mazlumun hakkını savunmada her zaman kinden daha kararlı bir mücadeleyi yükseltmek zorundayız.
Çünkü  bir çınar gibi köklerini dayanışma ve mücadele tarihinden alan sendikamız SES ve konfederasyonumuz KESK tek adrestir.
Yaşasın örgütlü mücadelemiz.



   15 ŞUBAT 2012 -13 HAZİRAN 2012 FAALİYET RAPORU

                   


15.02.2012 günü Akhisar İlçesinde 15 arkadaşımızın katıldığı Şube Temsilciler Kurulu toplantısı yapıldı.
            16.02.2012 günü KESK Şubeler platformu bileşenleri  Emek dostu parti ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla, AKP’nin  Emekçilerin aylıklarına yansıyan zammı ertelemesi ve yandaş sendikaların tutumunu 50 kişilik bir katılımla protesto etti. KESK Şubeler Platformu olarak Manolya Meydanında bordro yakma eylemi ve basın açıklaması yapıldı. KESK Şubeler platformu dönem sözcüsü Ses olmasından dolayı bu dönemdeki tüm yürütmeyi KESK adına SES Manisa Şube Yönetimi gerçekleştirdi.
            20.02.2012 günü 8 Mart emekçi Kadınlar günü faaliyetleri öncesinde emek ve demokrasi mücadelesi veren özellikle kadınları hedefleyen tutuklamalar sebebiyle, KESK li kadın tutuklularla ilgili olarak KESK Şubeler platformu olarak basın açıklaması yapıldı.
            23.02.2012 günü Manisa ilimizde Sendikamız SES in de içinde bulunduğu 'Herkese Sağlık Güvenli Gelecek' Platform yaptığı genişletilmiş toplantılar sonrasında bu platform ‘Sağlık Hakkı meclisi ne’ dönüştürülmüştür. Bu bilgiler ve süreç kamuoyuyla paylaşılmış ve İlk olarak ta bir Sağlık Hakkı Paneli düzenleme kararı alınmıştır. Bu çalışmalar 2000 adet el ilanı bastırılarak halka anlatılmış ve sağlık hakkı mücadelesine katılım için çağrıda bulunulmuştur. Sağlık hakkı meclisi bileşenleri dönüşümlü olarak 2 gün Manisa manolya meydanında bastırılan el ilanlarını dağıtıp, masa açmışlardır. Basın açıklamasını 23.02.2o12 de saat 12.30 da Sağlık hakkı Meclisi adına SAHHAD(Sağlık hakkı ve hasta hakları derneği) Yönetiminden Mustafa Çekel yaptı. Basın açıklamasına Panelistlerden CHP Milletvekili olan Ecz. Özgür Özel de katkı sundu.
            24.02.2012 günü Sağlıkta çıkarılan yıkım yasaları sonucunda özelleşen ve yağmalanan sağlık alanı ve çıkarılan Kamu Hastane Birlikleri yasasıyla yeniden yapılandırılan Sağlık Bakanlığı Teşkilat Yasası ve yaşanacak gelişmeler hakkında Şube binasında basın açıklaması yapıldı.
23-24.02.2012 günü Merkez Temsilciler Kuruluna Şube Başkanımız katılarak Şube Temsilciler Kurulu raporumuzu ve faaliyet raporumuzu sundu.24.02.2012günü 12.30 da SES  Genel  Merkezinin  toplanan Merkez temsiler Kurulu katılımcılarıyla birlikte Sağlık Bakanlığı önünde bir basın açıklaması yapılmıştır. Basın açıklamasını  SES Genel Bşk. Çetin Erdolu yaptı. Sağlıktaki yıkım programını hızla hayata KHK demokrasisiyle geçirmeye çalışan AKP hükümetinin sağlıktaki tüm taşınır taşınmaz malların ki bunların içine sağlık çalışanlarını da koyarak kendince bir takvim belirlediğini belirtirken, sağlığın tamamen ticarethane ve holding mantığıyla yönetildiğinin artık saklanamaz bir gerçek olduğunu belirtti. Bu sayım işleminin 24.02.2012 tarihini daha kadar yapılacağını ilan eden Sağlık Bakanlığı bu işin olamayacağını kendiside itiraf edip süre uzatımı gibi zaman kazanma taktikleri yaptığı ifade edildi. Sağlık çalışanının geleceğinin karatıldığı tamamen neye göre belirleneceği anlaşılamayan kriterlerle personel çizelgesi hazırlamaya çalışan Sağlık Bakanlığı tüm sağlık alanını tarumar etmeyi de göze aldığı belirtilmiştir. Hastanelerin halkın, iş yerlerinin de Sağlık çalışanının olduğuna vurgu yapan SES Bşk. Sağlığın tekrar kamusal bir alna çekilmesinin hayati olduğunu belirtti. Bu alanda mücadele hattını genişleterek Büyük Sağlık Meclisini kurma çalışmasını da duyuran SES Bşk. Baskılarla yıldırma ve göz altılarla SES in sesini kimsenin kısamayacağını ve mücadelesini engellemeyeceği vurgusunu yaptı. Basın açıklaması sonrası KESK kadın tutukluların gözaltına alınmasındaki hukuksuzluğu da protesto eden suç duyurusunu yapmak üzere adliye önüne yüründü. Burada KESK li kadınların resimlerinin taşındığı dövizlerle, sloganlar eşliğinde Ankara adliyesi önüne gelindi. Sendikamız SES ve KESK üzerindeki baskılar, 8 Mart öncesi kadın mücadelesi ve yaşanan hukuksuzluğun dile getirildiği bir basın açıklaması okunarak hazırlanan suç duyurusu savcılığa verildi. 
25.02.2012 günü KESK Kadın Platformu olarak 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü sebebiyle daha önce genişletilerek kurulmaya çalışılan ‘Emekçi Kadın Platform Girişimi’ bileşenleriyle kararlaştırılan etkinlikler çerçevesinde Uncubozköy kahvesinde yaklaşık 100 kişinin katıldığı kahvaltı yapıldı.
25.02.2012 günü Manisa İlimizdeki Kurulan Sağlık Hakkı Meclisi'nin ilk faaliyeti olarak düzenlenen Sağlık Hakkı Paneli 25.02.2012 saat 13.30 da Manisa Kültür Sarayı il meclis salonunda gerçekleşti.
Panele TTB Merkez Konsey Başkanı Dr. Eriş Bilal oğlu, İlimiz CHP Milletvekili Ecz. Özgür Özel, SAHHAD(Sağlık hakkı ve hasta Hakları Derneği) adına Davet edilen Dr. Mustafa Sütlaş bir yakınının vefatı üzerine katılamayacağını belirtmesi üzerine yerine Manisa SAHHAD Yönetim Kurulundan ve SES Örgütlenme komisyonu üyemiz olan Zeynel Kaplan, Manisa Tabip Odası Başkanı Yüksel PABUÇCU katıldı. Şube Başkanımız Serpil DENİZ’ in moderatörlüğünde güzel bir panel gerçekleştirildi. Yaklaşık 300 kişinin katılımıyla yapılan panel oldukça verimli ve bilgilendirici olmuştur. Daha sonrasında soru ve önerilerin paylaşımıyla panel 16.30 da sona ermiştir. Panelde Sağlık Hakkı, Sağlıktaki dönüşüm ve Ülkemizde ve Dünya da  yaşanan siyasi sürecin sonrasında sağlıktaki son duruma geniş yer verilirken, hizmeti verenlerle hizmeti alanlarında dâhil olabileceği katılımcıların genişletilerek, büyük ve örgütlü bir ‘Sağlık hakkı hattı’ oluşturulması gerekliliği üzerinde duruldu. 11 Marta Ankara da yapılacak olan Büyük Türkiye Sağlık hakkı Meclisin de buluşma çağrısı yenilendi. Manisa da ki bu büyük buluşma için belirlenen hareket noktaları katılımcılarla paylaşıldı.  
04.03.2012 günü Adıyaman da Alevilerin evlerinin kapılarını işaretleme ve boyama olayıyla gündeme gelen sövenizim ve ırkçı- faşist kışkırtmalara karşı Sendikamız SES inde içinde yer aldığı Manisa Emek ve Demokrasi bileşenlerinin katkılarıyla Alevi Kültür Derneğinin yaptığı protesto eylemine katkı sunuldu. Eylem Manisa Manolya Meydanında 100-150 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi.
8 Mart emekçi kadınlar günü öncesi Emekçi kadınlar platformu oluşturulmaya çalışılmış, bu girişimle birlikte KESK şubeler platformu kadın komisyonu olarak yürüyüş ve gece etkinliği yapıldı.
-07.03.2012 günü saat 17.30 da Eğitim Sen Manisa Şubesi önünde  ‘Emekçi Kadın Platformu Girişim’ bileşenleri toplandı. . Özellikle uygulanacak olan 4+4+4 eğitim sistemi sonrasında yaşanacak sorunlar ve çocuk gelin, çocuk işçiler gündeme taşındı. Farklı kostümlerin kullanımıyla ve davullarla çok sesli ve renkli bir görüntü çizildi, alanı bu farklılık ve zenginliğin yaşandığı kadınlar doldurdu. Yaklaşık 300 kişinin katıldığı yürüyüşe yol boyunca kadınların alkışları da eşlik etti.  Manolya meydanında KESK şubeler platformu adına SES kadın Sekreteri’nin okuduğu basın açıklaması sonrası alkışlar ve halaylar ile basın açıklaması son buldu.
            08.03.2012 günü, akşamında KESK şubeler platformunca düzenlenen emekçi kadınlar gecesi saat 20. 00 de İsmet İnönü Kız Meslek lisesinde yapıldı. Açılış konuşmasını yapan Eğitim Sen kadın sekreteri yaptı. 8 Mart tarihçesini anlatan sine-vizyon gösterisinden sonra kadın komisyonunca hazırlanan tiyatro gösteri yapıldı. Toplumda ki kadına yönelik tüm cinsiyetçi ayrımların sergilendiği kadına çizilen toplumsal kalıp ve rollerin öne çıkarıldığı UMUT adlı oyun yoğun alkışlarla izlendi.  Gece Taylan Özgür Ceylanın söylediği türküler ve halaylarla son buldu. Geceye yaklaşık 200 kişini katıldı.
            08.03.2012 günü işyerlerinde geleneksel hale getirdiğimiz Şubemiz tarafından hazırlanan 8 Mart kartları dağıtıldı.
            09.03.2012 günü Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesinde  8 mart Emekçi Kadınların Birlik dayanışma ve Mücadele Günü kapsamında kütüphanede bir etkinlik düzenlendi.8 Mart tarihçesi ve şube kadın  çalışmalarını içeren bir sine vizyon gösterisinin ardından hastanede oluşturulan sağlık çalışanları meclisi çalışmaları hakkında bilgiler verildi. Şiir ve türkülerin söylendiği etkinlikte serbest kürsü oluşturularak iş yerimizdeki sorunlar, kadın kimliğimizden dolayı yaşadığımız deneyimlerin paylaşıldı.
            10.03.2012 günü eğitimde 4+4+4 yasasına karşı Eğitim-Sen in Manolya meydanında yaptığı eyleme katılım sağlandı.
            11.03.2012 günü Ankara da yapılan “Büyük Ankara Sağlık Meclisi’”ne sendikamız dan 8 kişi ile katılım sağlandı.
            14.03.2012 günü Tıp Bayramı sebebiyle sabah Manisa Tabip Odası ile birlikte Valilik önünde yapılan resmi çelenk bırakılma törene katkı sunuldu. Daha sonrasında Manisa Sağlık Hakkı Meclisi Bileşenleri olarak 12 30 da Merkez Efendi hastanesinde toplanılıp Sağlık Müdürlüğüne doğru yürüyüşe geçildi. Oradan da Celal Bayar Üniversite  Hastanesinin bahçesine geçilerek, halka hazırlanan el ilanları dağıtıldı. Buradan Çocuk hastanesine daha sonrasında da Sağlık Müdürlüğü önüne geçildi.Sağlıktaki yıkımın protesto edildiği, KHK Demokrasisinin sonuçları ve Sağlık Hakkı mücadelesinin öneminin vurgulandığı basın açıklaması yapıldı.Yaklaşık 300 kişinin katılımıyla yapılan basın açıklamasını TTB Sekreteri Şahut Duran okudu.
            15.03.2012 günü Eğitim Sen in 4+4+4 yasasına karşı yaptığı vizite eylemi sonrası Manolya meydanında yapılan basın açıklamasına katılım sağlandı.
 Aynı gün KESK Manisa Şubeler Platformu Manolya meydanında  demokratik kitle örgütleri ile birlikte yaklaşık 300 kişinin katılımı ile zaman aşımı sürecine uğratılan Sivas Davası ilgili basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasında Sivas katliamı sonrasında yaşanan süreç ve sonrasında bir insanlık suçu olarak toplumun vicdanında unutulmayan bu davanın zaman aşımı süreci ve hükümetlerin tutumu sonrası yükselen ırkçılık-şöven ve faşist dalga ayrımcı protesto edildi. 
 Sivas davasının zaman aşımına uğratılmasıyla ilgili basın açıklaması da yapıldı. 
16.03.2012 günü KESK şubeler Platformu olarak 12 Eylül Referandumundan beri oyalandırılıp, düzenlenmeyen ‘Toplu Sözleşme’ ilgili düzenlemeleri de kapsayan ve getirilmeye çalışılan hükümlerin eskisinden daha geri uygulamalı hedeflediği  ‘sahte sendika yasası’ da ki yapılması planlanan değişiklikler kamuoyuyla paylaşıldı. Yasallaştırılmaya çalışarak sahte sendika yasasındaki uygulamalarla KESK in önünü kesip etkisizleştirmeyi hedefleyen Hükümetin yasasıyla birlikte gasp etmeye çalıştığı grev hakkımızla ilgili kararlılığımızın vurgulandığı bir basın açıklaması yapıldı.
            19.03.2012 günü Manisa Alevi Derneği’nin çağrısıyla Adıyaman ve Antep’te yaşanan Alevilere yönelik fişleme ve korku kampanyasına karşı İzmir Karşıyaka da alevi federasyonları tarafından yapılan mitinge Şube olarak katılım sağlandı.
17.03.2012 günü İzmir de aylardır direnişi süren Billur Tuz ve Savranoğlu işçileri ziyaret edildi. KESK Manisa Şubeler Platformu ve İzmir KESK Şubeler platformu ve İzmir sendikalar birliği ile birlikte düzenlenen mitinge ve sonrasında belediye binasında gerçekleşen oturma eylemine katılındı. Menemen metrodan başlayan miting Menemen Belediyesi binasına kadar coşkulu bir yürüyüşünle gerçekleşti. Ardında belediye önünde basın açıklaması ve oturma eylemi yapıldı. Manisa KESK şubeler platformu olarak aldığımız erzaklar direniş çadırlarına götürüldü. Mitinge SES Şubeden 12 kişi ile katılım sağladı.
            21.03.2012 tarihinde Manisa da yapılan Newroz etkinliğine KESK bileşenleri olarak katılım sağlandı.
            23.03.2012 günü 112 acil istasyonları ziyaret edildi. ATT ve paramediklerin çalışma koşulları ile ilgili bilgilendirme yapılıp Şubemizce hazırlanan 112 sorunlarıyla ilgili açık mektuplar’ dağıtıldı.
            24.03.2012 günü Özel Hastanelerin muayene ücretlerini artışı, sağlıkta özelleştirme ile ilgili şubeden basın açıklaması yapıldı.
            26.03.2012 günü 112 çalışanlarının sorunları ve çözüm önerileriyle ilgili hazırlanan raporumuz Şubede basın açıklaması yapılarak kamuoyuyla paylaşıldı.
            27.03.2012 günü 4+4+4 eğitim yasasına karşı Eğitim-Sen in grevi ve Ankara da yapılacak KESK eylemine katılmak üzere şubemizden 9 arkadaşımızın katılımıyla yola çıkıldı. Ancak gece hareket sonrasında Manisa çıkışında önümüz kesildi. Tüm Türkiye de AKP İktidarı tarafından estirilen faşist rüzgârdan Manisa İli de payını aldı. KESK’ in haklı ve inatçı mücadelesinde ki kararlılığında taviz vermeyeceğini bilen iktidar şehri adeta ablukaya alarak, çıkışlarını keyfi olarak tutarak otobüslerimizle Ankara gidişimizi engelledi. Bu baskı ve sindirme girişimini duyan üye ve aktivistlerimizin arabalarına binip şehir çıkışına kadar refakat etmesiyle burada direngen ve kitlesel bir kalabalık sağlandı. Bu engellemeye karşı KESK bileşenleri sabah 3 e kadar Manisa çıkışında bekleyerek, Ankara gidişini zorladı. Daha sonrasında ateşler yakıp, halaylar ve türküler söylendi. Sonrasında eğitim-Sen şube binasına dönülerek, değerlendirme toplantısı yapıldı. Ertesi günkü eylem planlandı.
            28.03.2012 günü saat 11.00 da Eğitim Sen de toplanıp Manolya Meydanına yürüyüş yapıldı. Yaklaşık 400 emekçinin coşkulu yürüyüşü sonrası basın açıklaması ve oturma eylemi yapıldı.
            28.03.2012 günü yine saat 11.00 da Eğitim Sen de toplanıp Manolya meydanına yürüyüş yapıldı. Yaklaşık 300 emekçinin coşkulu yürüyüşü sonrası basın açıklaması ve oturma eylemi yapıldı.
            01.04.2012 günü 4688 sayılı yasa ile ilgili yapılan anti demokratik düzenlemelere ilişkin TBMM kararına karşı Eğitim Sen Önünde toplanıp Manolya Meydanı’na yüründü, basın açıklaması yapılı.
            06.04.2012 günü Salihli ilçesi ziyaret edilip işyerleri dolaşılıp bildiri dağıtıldı.  Akşamında Salihli Kültür salonunda 15 kişinin katıldığı toplantı ve sunum yapıldı.
        06.04.2012 Şubemizin hazırladığı örgütlenme çalışmaları kapsamında hazırlanan açık mektuplar iş yerlerine gönderildi. Bizler bizden önceki mücadele mirasına sahip çıkarak iş güvencemiz, sağlık hakkımız, gelecek güvencemize ve çocuklarımıza onurlu ve yaşanılası bir gelecek bırakmak için azim, cesaret ve inançla mücadele etmeye devam edeceğimizi belirttiğimiz mektupta, Karanlığa ve sömürüye teslim olmayacağımız vurgulanarak  SES’te örgütlenme çağrısında bulunuldu.
08.04.2012 günü 12 Eylül davası ile ilgili Şubeden basın açıklaması yapıldı.
13.04.2012 günü Turgutlu ilçesi ziyaret edildi. Devlet Hast. ADSM ziyaret edilip, üyelere sağlıktaki yıkım yasaları ve sendika mücadelemizdeki hedeflerimiz anlatıldı, hazırladığımız çalışmalar ve yayınlar dağıtıldı.
13.04.2012 günü Akhisar ilçesinde yapılan KESK yemeğine yönetim kurulundan iki arkadaşımız katıldı.
            18.04.2012 günü Antep’ te Dr. Ersin ARSLAN’ın öldürülmesi olayını protesto etmek i Devlet Hast. Ve CBÜ de basın açıklaması yapıldı. Manisa Tabip Odası ve SES olarak yapılan açıklamaya Devlet Hastanesinde yaklaşık 150 kişi katıldı. CBÜ de öğrencilerinde katıldığı 500 kişiyle basın açıklaması yapıldı.
            19.04.2012 günü Dr.Ersin ERSAN ölümü üzerine sağlıkta şiddete karşı Ruh sağlığı ve Hastalıkları ve CBÜ Hastanesinde  %80 katılımlı iş bırakma eylemi gerçekleştirildi. Öğlen saat 12.30 da Ruh Sağlığı Hastanesinde 150 kişinin katılımıyla basın açıklaması yapıldı. 
Aynı gün ADSM de diş hekimlerinin iş bırakma eylemine Diş hekimleri Odasıyla birlikte katı sunularak basın açıklaması yapıldı.19.04.2012 günü MEDH ve Devlet Hastanesinde kısmi olarak iş bırakıldı. Akhisar ve Salihlide de iş bırakılıp temsilciliklerimizde basın açıklaması yapıldı.
            25.04.2012 günü Ebeler Haftası dolayısıyla Devlet Hastanesi eğitim salonunda panel yapıldı. Ebelik mesleği sorunlarının işlendiği panele hemşirelik yüksek okulundan öğretim üyesi Selda İldan ZORLU, Doğum Evi işyeri temsilcimiz Hilal BİNGÖL ve Şube Başkanımız Serpil DENİZ in konuk olduğu bir panel düzenlendi. Panelin moderatörlüğünü üyemiz Gülay ÖZKAN yaptı. Burada ‘Bize yalan söylediler’ adlı sağlıktaki yıkımı özetleyen bir sine-vizyon gösterildi. Ayrıca Şubemiz tarafından genel merkeze öneriler ebelerin hemşirelik çalışma belgesi edinmeyle ilgili imzalar katılımcılara sunuldu.
            26.04.2012 günü Fethiye davası olarak bilinen tecavüz davasıyla ilgili olarak Şube Kadın sekreterliği tarafından şube binasında basın açıklaması yapıldı.
            27.04.2012 günü Fethiye de görüşülen davaya şubeden 3 kadın arkadaşımız katıldı. Ülkenin her yerinden gelen kalabalık ve coşkulu kadın arkadaşlarla davaya müdahil olunmaya çalışıldı.
            27.04.2012 günü 1 Mayıs öncesinde 1 Mayıs programı ile ilgili KESK olarak tüm siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin Eğitim Sen şubesine çağrılmasının sağlanmasıyla birlikte, ortak bir basın açıklaması yapıldı.
            01.05.2012 günü aldığımız karar doğrultusunda ilçelerden de gelen arkadaşlarımızla Eğitim Sen önünde toplanıp saat 10.30 itibariyle yürüyüşe geçildi. Manolya meydanında günün anlamı ile ilgili basın açıklaması yapılıp tekrar araçların kalkacağı Öğretmenevi önüne yürüyüş yapıldı.  Yaklaşık 300 kişinin katıldığı yürüyüşten sonra mitinge katılmak üzere İzmir’e hareket edildi.
            03.05.2012 günü Fethiye davasın da tecavüzcülerin serbest bırakılması sebebiyle protesto için şube binasında kadın komisyonu olarak basın açıklaması yapıldı.
            04.05.2012 günü toplu sözleşme taleplerimiz ile ilgili CBÜTF ve Ruh Sağlığı Hastanesinde imza standı kurularak “1 milyon imza” hedefi için imza toplanıp bildiri dağıtıldı.
         09.05.2012 Yavrularımızı, çocuklarımızın zehirlenme süreciyle sonuçlanan hükümetin okullarda süt dağıtma ve sonrasında yaşanan zehirlenme skandalıyla ilgili ilimizde de basına yansıyan okul ve çocuk sayıları tespit edilerek basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasında sağlıkta ki piyasalaştırmanın baş sorumlu olan AKP Hükümetinin, “okul sütü Projesi”nde de çocukları kullanan popülist söylemlere sığınarak yeni zenginler yaratma sevdasıyla olayı yüzüne gözüne bulaştırdığına vurgu yapılmıştır. Zehirlenmelerin yaşandığı okullara dağıtılan bu sütleri teslim eden firmalar ve kabul süreçlerinde yer alan kamu görevlileri ile ilgili soruşturmaların ivedilikle yapılmasının yanı sıra bu konunun siyasal sorumlularının hakkında gereğinin bir an önce yapılması talep edilmiştir.
            11.05.2012 günü Merkez Efendi ve Devlet Hastanesinde imza standı kurularak KESK’ in TİS sürecinde tüm çalışanları birleşik mücadele konusunda farkındalık yaratmayı amaçlayan çalışması çerçevesinde hazırlanmış olan,  TİS taleplerimizi içeren 8 maddelik ortak taleplerin olduğu ve “1 milyon imza” hedefi içeren imzalar için masa kuruldu. Bu masada taşeronundan 4-B, 4-C si dahil herkesi hedefine koyan bir çalışma yapılarak imza toplanırken, çalışanlar bilgilendirildi. Hazırlanan bildiriler dağıtıldı.Aynı çalışma Manisa Devlet hastanesi yemekhanesi önünde masa açılarak ve Ruh sağlığı hastanesi yemekhane önünde masalar açılarak eş zamanlı yürütüldü.
            14.05.2012 günü Hemşirelik haftası dolayısıyla basına açıklaması yapıldı.
            16.05.2012 günü KESK in il ziyaretleri çerçevesinde ilimiz de ziyaret edilmiş, SES MYK üyesi Hasan Kaldık ile Ruh Sağlığı Hastanesinde yaklaşık 35 arkadaşımızın katılımıyla toplantı yapıldı.
            Aynı gün öğlen saat 14.00 de ETV de program yapıldı. Akşamında öğretmen evin de diğer KESK heyeti ile birlikte toplantı yapıldı. Önümüzdeki süreç ve alınan GREV kararı konusunda KESK Genel sekreteri İ.Hakkı TOMBUL bilgilendirme yaptı.
            18.05.2012 günü 23 Mayıs da yapılacak Grev ve toplanan imzalar ile ilgili KESK olarak Eğitim Sen şube binasında basın açıklaması yapıldı.
23.05.2012 GREV Sabah 8 itibari ile işyerleri önünde toplanmaya başlanmıştır. CBÜ hastanesinde güvenlik görevlilerince bildir dağıtımı engellenip BU İŞYERİNDE GREV VAR pankart asıldığı yerden zorla indirildi. Süreç yöneticilerle aşılmaya çalışılarak grev örgütlenmesi yapılmaya çalışılmıştır. Yürüyüş kolu olarak KESK ile birlikte  bir kol Vergi Dairesinde bir diğer kolda Gazi İlk öğretim okulunda toparlanmış ve 11.00 itibari ile yürüyüşe geçildi.
Ruh Sağlığı Hastanesinde %100 iş bırakılmış, diğer iş yerlerinde ise eyleme katılımlar olmuştur.  Sendikamız yaklaşık 150 sağlık emekçisi ile eyleme katıldı. KESK olarak 2000 kişiyle yürüyüşümüz ve basın açıklamamız başarıyla gerçekleştirildi.
25.05.2012 günü CBÜTF Hastanesinde güvenli görevlilerince yapılan müdahale ve idarenin tavrına karşı KESK olarak Hastane bahçesinde basın açıklaması yapıldı.
26-27.05.2012 gününde merkezi olarak yapılan SES işyeri temsilcileri eğitim Kuşadasın da yapıldı. 55 arkadaşımızın katıldığı eğitimde birlikte öğrenmek ve birlikte üretim paylaşmanın güzellikleri yaşandı.
28.05.2012 günü Kürtaj yasağına karşı KESK, odalar, siyasi parti ve derneklerin kadın temsilcileriyle birlikte Eğitim Sen şubesinde basın açıklaması yapıldı.
31.05.2012 günü saat 18.00 da Hopa katledilen eğitim emekçisi devrimci öğretmen Metin Lokumcu anması gerçekleştirildi.Eğitim-Sen önünde toplanılarak manolya meydanına yüründü.Anmada ÖDP’ nin çağrısıyla siyasi partiler KESK bileşenleri ve demokratik kitle örgütleri katıldı.
01.06.2012 günü CTF Hastanesinde grev günü güvenlik görevlilerini yaptığı saldırı sebebiyle hastane yönetimi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunuldu.
01.06.2012 günü Devlet Hastanesi işyeri ziyareti yapılıp TİS, GREV ve örgütlenme ile ilgili üye ve çalışanlarla görüşüldü.
06.06.2012 günü Manisa emekçi kadınlar platformu olarak “Kürtaj Yasağına Hayır” diyerek yaklaşık 150 kadın arkadaşımızın katıldığı yürüyüş ve basın açıklaması yapıldı. Basın açıklaması Manisa Tabip Odası Sekreteri Derya PEKBIYIK tarafından okundu.


                             Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
                              Manisa Şube Yönetim Kurulu 
                                                                      


 




1 Haziran 2012 Cuma

METİN LOKUMCU CİNAYETİ MANİSADA PROTESTO EDİLDİ.



“Eşkiyalık, gücünü tarihten alır. Talan düzeninin, bozuk dümenine yaptıkları müdahalelerden güç alır. Eşkiyalar; bozguncu, talancı iktidar sahiplerinin korkulu rüyaları olurlar.  İngiltere’de Robin Hood, Meksika'da Pancho Villa, Endülüs'te Diego Corrientes, Rusya'da Stenka Razin'dirler. Köroğlu’durlar, Dadaloğlu’durlar, Karacaoğlan’dırlar,Pirsultan’dırlar ve Metin Lokumcu’durlar. Şarkılara, şiirlere, romanlara ve filmlere konu olurlar. Adları değil, direnişleri anlatılır, yazılır tarih boyunca. Onlar yeni bir dünya inşa etmez. Sadece yanlışları düzeltir, bazen zulmün başaşağı edilebileceğini gösterirler. Yaşam alanlarını gasp edenlere karşı, haklarını savunan, halkın “eşkıya devrimci” kahramanlarıdır onlar.”

31 Mayıs 2011 tarihinde Artvin`in Hopa ilçesinde AKP bir seçim mitingi gerçekleştirdi. Hopa`da gücü olmayan AKP`ye destek için Başbakan`ın fermanıyla çevre illerden otobüslerle AKP taraftarları taşındı. Hopa halkı ise bölgede kurulması planlanan HES`leri protesto için sokaklara çıkmıştı.

Miting alanına yaklaşmasına izin verilmeyen Hopalılar sularının ve topraklarının satılmaya çalışılmasını protesto etmeye, demokratik haklarını kullanmaya başladılar. Sesleri AKP`nin miting meydanında konuşan Tayyip Erdoğan`a ulaşmış olmalı ki, çevik kuvvet polisleri bir anda şiddetli bir saldırıya başladı. Biber gazları, coplar ve plastik mermilerle Hopa, bir anda polis eliyle savaş alanına döndürüldü.

Adeta istilaya gelen AKP`nin saldırıları sonucunda devrimci emekli öğretmen, ÖDP üyesi Metin Lokumcu hayatını kaybetti. Lokumcu`nun ölümünü protesto eylemlerine pek çok ilde polis saldırıları gerçekleşti, eylemlere katılanlar terör örgütü üyeliğinden cezaevine konuldu.

Lokumcu`yu katledenlerin ellerindeki kanın, kirin izi AKP`nin 10 yıldır kurmaya çalıştığı karanlık düzenden başkası değildir. Bu düzen, uğruna Metin Hoca`nın canına kıydıkları 12 Haziran seçiminden sonra daha da faşizanlaştı, fütursuzlaştı.

Fakat ne yaparlarsa yapsınlar bu direnci ortadan kaldırmaya güçleri yetmiyor. Polislere "Beni de alın memleket kurtulsun" diyerek isyan eden Metin Lokumcu`nun direnme mirasını geleceğe taşımak, eşitlik ve özgürlüğün ülkesini kurma mücadelesi gençlerin, kamu emekçilerinin, gazetecilerin, sanatçıların, HES`lere karşı direnen köylülerin dilinde yayılıyor.
Son olarak  Metin Lokumcu’nun ölümüne neden olan uygulamaların devam ettiği, Yalova’da polisin “Ben astım hastasıyım, gaz sıkmayın” yalvarışlarına aldırış etmeden biber gazı sıkarak Çayan Birben’i öldürmesi bunun apaçık göstergesidir
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada “Bizim gazımız zararsız, etkisi geçici” demişti. İşte İdris Naim Şahin`in ‘bizim gazımız` dediği ‘kimyasal silah` şimdi bir genç kardeşimizin daha canına mal oluyor.

Metin Lokumcu`nun katillerinden hesap sormak, unutmadığımızı haykırmak ve direnme hakkına sahip çıkmak için tüm eşkıyalığımızla burada ve tüm Türkiye’de sokaklardayız.

HEPİMİZ HOPALI, HEPİMİZ EŞİYAYIZ!