24 Ekim 2012 Çarşamba

KESK'Lİ TUTSAKLAR ONURUMUZDUR.




                                                                                                                                               24/10/2012
ÜLKEMİZİN SORUNLARINI DİLE GETİREN KESK’LİLERİN SESİ, BASKI VE ŞİDDETLE KISILAMAZ!
Ülkemizde son dönemde yaşananlar AKP iktidarının, baskıcı ve anti demokratik uygulamalarına boyun eğmeyen, sesini yükselten herkese duyduğu tahammülsüzlüğün sınırlarını aştığını göstermektedir.
Son bir kaç yıl içinde daha da belirginleşen bu karanlık tablo içinde, milletvekilleri, gazeteciler, öğretim üyeleri, öğrenciler, sendikacılar, kadınlar, kısaca toplumun tüm muhalif kesimleri cezaevlerinin soğuk duvarlarıyla karşı karşıya kalmaktadır.
Kamu emekçilerinin sendikal hak ve özgürlükler mücadelesini kararlılıkla sürdüren Konfederasyonumuz KESK’e yönelik baskılar devam ediyor. AKP hükümetinin kendisine muhalefet edenlere yönelik tahammülsüzlüğünü sürdürüyor.
 Son bir yıl içerisinde aralarında KESK’in de öncelikli bir yer aldığı, emek ve demokrasi güçlerine yönelik gözaltı ve tutuklamalar had safhaya ulaşmıştır. KESK’Lİ 67 arkadaşımız düzmece iddianamelerle halen tutsaktır. Tutuklanan arkadaşlarımızın hiçbir “yasa dışı” faaliyetle alakası olmadığını hükümet olarak onlarda çok iyi bilmektedirler. Sorgulamalarında, iddia-NAMELERİNDE sendikal faaliyetlerimiz gerekçe gösterilerek tutuklanan KESK’lilerin tutuklu kalmaları kaygı vericidir.
İktidarın baskılarına boyun eğmeyenlerin gözaltına alınması, tutuklanarak sindirilmek ve susturulmak istenmesi neredeyse AKP iktidarının rutin politikası haline gelmiştir.
Şöyle bir hatırlamaya çalışırsak; Katiller, katliam sanıkları birer birer salıverilirken, seçilmiş vekiller, gazeteciler, öğrenciler, avukatlar, sendikacılar hukuksuz ve keyfi olarak cezaevinde tutulmaktadır.
Daha önce Hizbullahçıların serbest bırakılmasını sağlayan yargı reformu, bu sefer Bahçelievler Katliamı’nı gerçekleştiren katillerin serbest bırakılmasını sağlamıştır.
Üzerimizde yaratılmak istenen kuşatmaya rağmen, şiddet ve baskının sona erdirildiği,  hiç kimsenin demokratik talepleri, düşünceleri nedeniyle cezalandırılmadığı bir ülke için emek ve demokrasi mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğimizin bilinmesini istiyoruz.
Bu nedenle KESK ‘li tutsaklara destek vermek amacıyla onlarla dayanışma içerisinde olduğumuzu ve bu gün burada, bayramlarını kutlamak amacıyla onlara “bayram tebrik kartlarını” gönderiyoruz.
Ve onlara diyoruz ki, sizlerin sadece bedenlerinin tutsak olduğunu biliyoruz. Biliniz ki, yeryüzünde emek ve demokrasi mücadelesi sevdasını yüreğinde taşıyanların mücadelesini hapsedebilecek hiçbir zindan yoktur. Hangi zindana atılırsa atılsın, hangi kör kuyularda merdivensiz bırakılırsa bırakılsın bu sevda yılmadan, yorulmadan yoluna devam edecektir.
KESK olarak ortak değerlerimize sahip çıkmaya devam edecek, fiili ve meşru mücadelemizi her koşulda sürdürmek için birbirimize daha fazla kenetlenerek bu oyunu bozacağız.   

YAŞASIN ONURLU MÜCADELEMİZ! YAŞASIN KESK!                 Remzi ŞİRİN
                                                                                                                  Dönem Sözcüsü

                                                                                                 Manisa Kesk Yürütme Kurulu Adına

23 Ekim 2012 Salı

SES MANİSA ŞUBESİ EĞİTİM VE ÖRĞÜTLENME KOMİSYONU KASIM AYI ETKİNLİK PROĞRAMI

Eğitim ve örgütlenme komisyonumuz bir süredir toplantılarını tekrar yapmaya başladı.

Birkaç toplantı; ne yapalım-nasıl yapalım diye konuştuk ve bir takım programlar yaptık.

Yaptığımız programları ve hedeflerlimizi sizlerle paylaşmak ve katkılarınızı istemek için bu mektubu yazmaya karar verdik.

HEDEFLERİMİZ:
*Öncelikle komisyonun düzenli toplanmasını sağlamak birinci hedefimiz. Her toplantıda bir sonraki toplantının tarihini ve yerini belirliyoruz.

*Bütün toplantı ve buluşmalarımız Eğitim-Örgütlenmeye hizmet edecek şekilde planlanacak ve tüm üyelerimizin katılımına açık olacak.

*Eğitim planlamalarında klasik yöntemlerin yanında; sohbet, buluşma ve sosyal etkinlikler vb. günlük hayatın içinde olmasına dikkat edilecek.

* Örgütlenme(üye kaydı) her zaman en önemli gündemimiz olacak. Ancak bunu etkinlikler içerisinde doğal bir yöntemle yapmaya gayret edeceğiz.

*Bütün işyerlerinde olmak kaydıyla (öncelikle büyük işyerlerinde) “Sorunlar ve çözüm önerileri.” başlıklı toplantılar-buluşmalar düzenleyeceğiz.

*Toplantı yerleri genellikle işyerleri olacak ama kimi zaman, talebe göre; hastane kantini, sendika bürosu veya bir kafeteryada olabilecek buluşmalarımız.
   
*Afiş ve ilanlarda; karmaşık olmayan, gözü yormayan, sade bir dilde yazılmış ve en önemlisi de derdini kısaca anlatmaya çalışan üretimler yapmaya çalışacağız.

*En önemli kuralımız ise “Bütün etkinliklerimiz üyelerimizin tümünün katılımına açık olacak ve birimizi
d i n l e y e c e ğ i z.

Kasım ayı etkinlik ve buluşmalarında bir arada olmak dileği ile…

ETKİNLİKLER;


1.      SUNUM…
Moderniteden Postmoderniteye "YALNIZLIK"
Dr Hasan Semih BİLGİN
1 Kasım 2012 Saat:12.30-13.15 arası




2.    Komisyon Toplantısı
12 Kasım 2012 Saat:18.00
Yer: Sendika Bürosu



3.    Merkez Efendi Devlet Hastanesi Sorunlar ve Çözüm Önerileri Toplantısı
“Sorunlar ve Çözüm Yolları” toplantısı
Tarih: 14 Kasım 2012 Saat:12.30–13.30
Yer: Hastane kantini




4.    Manisa Devlet Hastanesi Sorunlar ve Çözüm Yolları buluşması
“CEO’nun Şifreleri..”
Tarih: 30 Kasım 2012 Saat:12.30–13.30

20 Ekim 2012 Cumartesi

,SAVAŞA, ZAMLARA,YOKSULLUĞA,İŞSİZLİĞE GEÇİT VERMEYECEĞİZ







                                            
                                                         20 Ekim 2012
 KESK           Ülkemiz AKP yönetiminde her geçen gün derin bir karanlığın içine itilmektedir. Halka daha fazla baskı ve sömürüden başka bir şey sunmayan AKP hükümeti, her zaman olduğu gibi yine emekçilerin aşına, işine göz koymakta, insanca yaşam koşullarını ellerinden almaktadır.
Daha fazla sömürü ve kar peşinde koşan bir avuç zorbadan ibaret küresel sermayenin talepleri ile emekçilerin sırtındaki yük her geçen gün katlanmaktadır. AKP hükümeti eli ile dayatılan bu uygulamalar, elektriğe, doğalgaza, ulaşıma yapılan zamlarla birlikte artık tahammül edilmesi mümkün olmayan bir noktaya gelmiştir.
AKP hükümeti ülke içinde halkı hızla yoksullaştırırken aynı anda Suriye'ye dönük emperyalist müdahalelerin taşeronluğunu üstlenmiş ve ülkemizi kanlı bir savaşa çekecek sorumsuz adımlar atmıştır. “Bölgesel aktörlük” adı altında, gizli üsler, askeri kamplar ve silah yardımları ile adımların hızlandırıldığı yeni aşamada ülkemiz, fiili bir savaşın içine girerek Suriye’de masum insanların ölümünde taraf haline getirilmiştir. ABD’nin emirleri ile hızla tezkere kararı çıkartılmakta, insani faturasının hem Suriye hem de Türkiye halklarının çok ağır ödeyeceği kanlı bir gelecek hızla inşa edilmektedir.
Tüm bu gelişmelerin yanında, AKP’nin yeni manifestosu ile “tek adam, tek parti” hevesini bir kez daha ortaya koyduğunu izliyoruz. AKP, ülkeyi teslim ettiği karanlığın içinde,  statükosunu güçlendirerek şimdi bir 11 yıl daha geleceği tasarlama girişiminde bulunuyor. ‘İleri demokrasi` adı altında giderek daha fazla otoriterleşen bir rejim inşa ediliyor, tüm muhalif kesimlere dönük operasyonlarla Türkiye bir ‘açık hava hapishanesine` çevriliyor.
Ülkemiz ABD emirleri ile Ortadoğu’da bölgesel bir savaşın üssü haline getirilirken, içeride de mezhepsel ayrışmayı ve nefreti körükleyen bir siyasetle savaşçı politikalar sürdürülüyor. AKP hükümeti, Kürt sorununda da askeri ve siyasi operasyonlarla sürdürdüğü savaş çizgisini bu denklemde kuruyor, hiçbir zaman programına almadığı demokratik çözümleri yine yok sayıyor.
Uluslararası sermayenin rant merkezi haline dönüştürülen ülkemizde, yüksek savaş harcamalarının da etkisiyle bütçede oluşan açıklar, zamlar ve yeni vergilerle emekçi yoksul halkın cebinden karşılanmaya çalışılıyor.



           Başbakan bugünlerde sıkça "yeni rejim kurduk" larını ifade ediyor. Bizler AKP'nin bu yeni rejiminde neler olduğunu çok iyi biliyoruz. İçeride ve dışarıda savaş sözcüklerini dilinden düşürmeyen, ülke ekonomisini küresel sistemin rant merkezi haline getiren, emekçilerin her gün daha da yoksulluğun içine itildiği ve yıllardır AKP ile süregelen otoriter, baskıcı, tekleştirici ve anti-demokratik bir devlet anlayışıdır bu “yeni rejim”.
TTB:
İzlediği politikalarla ülkemizi uluslararası sermayeye tam bağımlı hale getiren AKP hükümeti, emperyalizmin tüm taleplerini büyük bir iştahla yerine getirmekte, ülke ekonomisini giderek üretimden ve istihdamdan koparmaktadır. Artık çalışma çağındaki her iki kişiden birinin iş bulamaz hale geldiği ülkemizde, ücretler sadaka gibi dağıtılmakta, emekçi kesimler hızla güvencesiz çalışma biçimleriyle kölelik düzenine mahkûm edilmektedir. Güvencesiz ve esnek çalışma koşullarının yaygınlaştığı tüm alanlarda emekçiler, ölümle, işsizlikle, açlıkla burun buruna gelmektedir.
Zengin dostu, sermayenin sesi AKP hükümetinin piyasacı dönüşüm projeleri ile artık en temel hakkımız olan eğitime, sağlığa, ulaşıma ve barınmaya, zaten oldukça darlaşmış bütçelerimizden para ayırmak zorundayız. Yetmezmiş gibi peş peşe yapılan yüksek zamlara da boyun eğmemizi bekliyorlar.
Ulaşımda yüzde 20’nin üzerinde; doğalgazda yüzde 30’un üzerinde; elektrikte yüzde 20’nin üzerindeki zamlara karşı, ücret zammı kamu emekçilerine ortalama yüzde 6, asgari ücretliye ise yüzde 4,5 yapılmıştır. AKP hükümeti tüm bunları da kendine yeterli görmemiş, utanmazlık boyutlarını aşarak, savaşa ve rant projelerine harcadığı bütçenin açık vermesinde kamu emekçilerinin ücretlerine yapılan sefalet düzeyindeki artışları sorumlu göstermiştir.
Bunun Adı Düpedüz Soygundur Ve Bizlerin Bu Soyguna Asla Ve Asla Boyun Eğmeyeceği Bilinmelidir!
TMMOB:
Buradan AKP hükümetine sesleniyoruz: Bizler kurulan bu yağmacılık düzenine daha fazla izin vermeyeceğiz. Bizler, ülkeyi savaşa sürükleyen, halkı yoksullaştıran, işsizliği arttıran, ülkenin kaynaklarını yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çeken bu sisteme teslim olmayacak, kendi kaderimizi elimize alacağız. Bizler, emekçi halkların karnını doyuramadığı, temiz içme suyunu bulamadığı, başını sokacak bir yuvaya dahi sahip olamadığı bu düzenle sonuna dek mücadele etmeye kararlıyız.
Bizler biliyoruz ki işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı ve giderek daraltılan özgürlük ve demokrasi alanı, ülkeyi yönetenlerin sınıfsal ve politik tercihlerinden kaynaklanmaktadır. Onlar tercihlerini iç ve dış sermaye çevrelerinden, güç odaklarından, yolsuzluk ve yoksulluk düzeninden beslenenlerden ve emperyalist paylaşım savaşlarından yana kullanıyorlar.
Kuşkusuz tüm bu talana ve savaş hırsına dur diyecek bizlerin de gücünün farkındalar. Farkındalar ve endişeliler. Bu nedenle daha saldırganlar. Bugün emek ve demokrasi güçlerine yönelen saldırı okları aslında emekçi sınıfın direnme güçlerine ve örgütlenme haklarına yöneltilmiş oklardır.
Emekçilerin sendikal haklarını yok etmeye yönelen bu saldırılar, nasıl ki KESK’i devre dışı bırakmayı hedefleyen sahte sendikalar yasası ile hayata geçirildiyse, şimdi de Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu tasarısı ile DİSK’i hedefine koymaktadır. Saldırganlıklarını günden güne arttıranlar unutmasınlar ki, onlar ne kadar bizleri sindirmekte kararlıysa, bizler de sonuna kadar direnmeye, sömürüsüz, eşit ve insanca yaşam koşullarının olduğu bir dünya için mücadele etmeye o kadar kararlıyız. Yılmayacağız ve susmayacağız.
Adaletsizliğe, Haksızlığa, İşsizliğe, Pahalılık Ve Yoksulluğa Karşı Ezilenlerin, Haksızlığa Uğrayanların Sesi Artık Bir Çığlığa Dönüşmektedir.
KESK:
Bizler emek ve demokrasi güçleri olarak, emekçilerin ve daha da yoksullaştırılan halkların sesi olmaya, insanca yaşam için insanca ücretlerin olduğu ve ülke kaynaklarının halkın yararına kullanıldığı, eşit ve adil bir ülke için, şimdi sesimizi daha da fazla yükseltmeye kararlıyız!
Savaş çığırtkanlığı yapanlara inat, ülkede, bölgede ve dünyada barış için, kardeşlik ve özgürce bir arada yaşamak için, şimdi her zamankinden daha fazla mücadele etmeye kararlıyız! Bu kararlılığımızda Suriye’de emperyalist müdahaleye hayır diyoruz!
Zaman, ekmeğimizi ve geleceğimizi çalanlara artık dur deme zamanıdır! Zaman, emperyalist müdahalelere ve AKP’nin içeride ve dışarıda savaşçı politikalarına karşı ülkede barış, bölgede barış çığlığını yükseltmenin zamanıdır!
UNUTMAYALIM Kİ SAVAŞ; ÖLÜM, AÇLIK, YOKSULLUK, İŞSİZLİK VE ZAM DEMEKTİR!




KESK               TTB                                      TMMOB
REMZİ ŞİRİN           DERYA YÜKSEL                 NİLGÜN GÖKARSLAN

ÜYELERİMİZİN VE AKTİVİSTLERİMİZİN DİKKATİNE

Sendikamız Yönetim Kurulu Sağlıktaki Yıkımın derinleştiği bu süreçte siz işyeri temsilcileri ve Aktivistlerimizle birlikteliği artırmak amaçlı, yönetim kurulu toplantılarımızı en geniş katılımla yapmayı planlamaktadır.Bu amaçla sendikamızın iş yeri sorunlarını anında müdahale ederek örgütlenmemize katkı sunacağını düşündüğümüz toplantıların gündemi sizlere mail olarak gönderilecektir.Yönetim kurulunun her  Çarşamba yaptığı toplantı bu hafta tatil olmasından dolayı 22 ekim pazartesi günü saat   17.30  alınmıştır.Katılımlarınızı bekleriz.
                                                                                                   SES Manisa Yönetim Kurulu
Gündem:
1- Kesk danışma Meclisi ne sunulmak üzere tüm üye ve aktivistlerin 31.10.2012 Çarşamba günü yapılacak toplantı hazırlıkları
2-Eğitin ve örgütleme komisyonunun başlattığı çalışmalar ve 1 Kasım da yapılacak ilk sunumun hazırlıkları
3- Örgütlenme özgürlüğümüzü engelleyen idareciler hakkında sağlık Müdürlüğüne  ve valiliğe şikayetçi olarak verdiğimiz dosyanın Valilikçe değerlendirilmesi ve ilgili idarecilerle ilgili soruşturma açma amaçlı  toplantıya sunulacak yazılar ve hazırlanacak dosyalar

SENDİKAL SALDIRILARA KARŞI MÜCADELENİN YÜKSELTİLMESİ HAKKINDA

KONU : Sendikal Saldırılara Karşı Mücadelemizin Yükseltilmesi Hk.       
SAYI:    202-2012/1048                                                                                                11.10.2012
ŞUBE / TEMSİLCİLİKLERE

KESK Danışma Meclisi toplantısı ile “Artan Saldırılara Karşı Mücadelemizin Yükseltilmesi” konulu KESK yazısı aşağıdadır.
Gereğini bilgilerinize sunar, çalışmalarınızda başarılar dileriz.





Hasan KALDIK                         M. Sıddık AKIN
Genel Örgütlenme Sekreteri       Genel Sekreter
           
           
Sayı     : 2012–550/04-144                                                                                           11.10.2012
Konu    : Artan Saldırılara Karşı Mücadelemizin Yükseltilmesi Hk.          


GENEL MERKEZLERE
           
AKP hükümetinin izlemiş olduğu “içeride savaş, dışarıda savaş” diye özetlenebilecek politikaların etkilerini her gün daha fazla hissettiğimiz bir dönemden geçiyoruz. Küresel kapitalizmin ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleştirilen “yasal” düzenlemeler ve beraberinde gerçekleştirilen fiili uygulamalarla emekçilerin kazanılmış tüm haklarına göz dikilirken emek ve demokrasi düşmanı politikalara muhalefet eden kesimlere yönelik gerçekleştirilen saldırılarla korku imparatorluğuna her gün yeni bir tuğla eklenmek isteniyor.
           
Kamu emekçilerinin iş güvencesini ortadan kaldırarak, esnek,  güvencesiz, performansa dayalı bir çalışma sistemine mahkûm etmeye yönelik saldırıların hız kazandığı bu dönmede, hak ve özgürlüklerimizi yok etmeye yönelik saldırılara karşı daha örgütlü ve kararlı bir duruşun hayata geçirilmesinin ertelenemez bir görev olduğu açıktır.

Bu görev ve sorumluluk bilinciyle bugüne kadar olduğu gibi önümüzdeki süreçte de bağlı sendikalarının ve tüm üyelerinin örgütsel sorumluluk ve hukukunu koruyan ve geliştiren, artan saldırılara karşı örgütlü bir mücadeleyle cevap verebilen bir KESK için önümüzdeki döneme ilişkin bir planlama yapılmıştır.

Buna göre;

1.      Yaşanan süreci ve örgütsel durumuzu değerlendirerek,  artan saldırılara karşı önümüzdeki sürecin planlanmasında görüş ve önerilerin alınması amacıyla 09 Ekim 2012 – 19 Ekim 2012 tarihleri arasında il gezileri yapılmaktadır.

2.      İl gezilerinde yapılan tespit ve değerlendirmeleri, 2013-2014 yılı toplu sözleşme görüşmelerini de kapsayan önümüzdeki dönemin ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir programa bağlama hedefiyle; 3-4 Kasım 2012 tarihlerinde aşağıda belirtilen gündemle Danışma Meclisi Toplantısı gerçekleştirilecektir.

3.      Danışma Meclisimizde KESK bütenselliğinin sağlanması ve amacına uygun bir çalışma/mücadele programının oluşturulabilmesi için, tüm meclis üyelerimizin şubeleri ile geniş katılımlı toplantılar yapmaları ve yaptıkları toplantıları organ raporu haline getirerek sunmaları son derece önemlidir. (Danışma Meclisi toplantımızda organ raporu sunan üyelerimize söz hakkı verme konusunda öncelik tanınacaktır)

4.      Danışma Meclisi toplantımızda, toplantı giderleri; salon, yemek, çay vb. giderler KESK tarafından karşılanacaktır. Konaklama, yol vb. giderler ise her meclis üyesinin (Tüzüğümüze göre Danışma Meclisi katılımcısı olan Genel Meclis üyelerimiz dâhil) üyesi olduğu sendika tarafından karşılanacaktır
Kamu emekçilerinin örgütlenmesine ve mücadelesinin geleceğine yön veren örgütlü karşı duruşun hayata geçirileceği tek adres KESK’tir.  Mücadele değerlerimize yönelik saldırıların her geçen gün arttığı koşullarda, kamu emekçilerinin beklentilerine cevap verebilecek bir örgütlü karşı duruşu hayata geçirebilmek için tüm örgütümüzün yukarıda ifade edilen plan doğrultusunda çalışmalarına hız vereceğine olan inancımızla;

Gereğini rica eder, çalışmalarınızda başarılar dileriz.

DANIŞMA MECLİSİ TOPLANTISI
Tarih: 03-04 Kasım 2012
Yer: Ankara – (Toplantı yeri önümüzdeki günlerde duyurulacaktır)
Gündem:
            A)Geçmiş sürecin değerlendirilmesi
            B) Önümüzdeki sürecin değerlendirilmesi
            a) Siyasal sürecin değerlendirilmesi
            b)Sendikal sürecin değerlendirilmesi
            c)Örgütsel durumumuzun değerlendirilmesi
                                                      
      

     Akman ŞİMŞEK                                                                        İsmail Hakkı TOMBUL
Eğitim-Örgütlenme Sekreteri                                                                  Genel Sekreter


18 Ekim 2012 Perşembe

4/B EK ÖDEME HAKKINDA DİLEKCE ÖRNEĞİ

Genel Merkezimiz Tarafından Gönderilen Dilekce Örneği Ektedir.Üyelerimizin Bilgilerine Sunarız.
                                   SES MANİSA YÖNETİM KURULU




Sayı: 300-2012/1044                                                                                                    10 Ekim 2012
Konu: 4/B Ek Hk. Ödeme Sigorta Kesintisi

ŞUBE/TEMSİLCİLİKLERE

9 Ekim 2012 günlü Memurlar.Net isimli sitede yer alan “4/B’liler Yanlış Kesilen Prim Kesintilerini Talep Edebilir, İşte Örnek Dilekçe” başlıklı haber tarafımızdan incelenmiştir.

Öncelikle bu haberde belirtilen hukuksal değerlendirmenin doğru olduğunu ifade etmek isteriz. Ancak talep dilekçesinde eksiklik vardır.

Bilindiği gibi 31.03.2006 tarihli Resmi Gazete de yayınlanan 5473 sayılı kanunun 1. maddesi ile 375 sayılı KHK’ye ek madde 3 eklenmiştir. Bu madde ile ilave ödemesi bulunmayan memurlara ve sözleşmeli personele ek ödeme ödenmeye başlanmıştır. Bu ek ödemeler 01.01.2006 tarihinden itibaren ödenmektedir. 375 sayılı KHK’nın ek 3. maddesinin 5. fıkrasında ödenen bu ek ödemenin damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabii tutulmayacağı belirtilmiştir.

Geçmiş süreç hatırlandığında 4/B’lilerin sigorta kesintisi yapılırken işveren devlet payının da 4’B’lilerden alınması üzerine yaptığımız itirazlar sonucu bu yanlışlık düzeltilmiş ve sadece 4/B’lilerin işçi payı kendilerinden alınmıştı.

5510 sayılı Kanunun 80. maddesi ile diğer maddeleri birlikte değerlendirildiğinde 4/B’lilerden kesilen primlerin ileride emekli aylığı hesaplanmasında dikkate alınacağı da unutulmamalıdır. Çünkü 4/B’liler emeklilik yönünden işçi gibi değerlendirilmemektedir.

375 sayılı KHK’nın ek 3. maddesi 15.08.2008 ile 03.03.2011 tarihleri arasında 9 kez değişmiştir. Değişikliklere baktığımızda “herhangi bir vergi ve kesintiye tabii tutulmadan” ibaresinin değişmediği anlaşılmaktadır.

666 sayılı KHK 02.11.2011 tarihli Resmi Gazetenin Mükerrer sayısında yayınlanmıştır. 666 sayılı KHK’nın 1. maddesi ile 375 sayılı KHK’ya ek 9. madde eklenmiş ve ek 3. madde kaldırılmıştır. Ek 9. maddenin yürürlük tarihi 15.01.2012 olarak belirlenmiştir. Ek 9. maddenin 9. fıkrasının son cümlesinde, “bu ödeme tutarı damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve sigorta prim kesintisine tabi tutulmayacağı” ibaresi eklenmiştir. Böylece ilk defa kanun metninde “sigorta prim kesintisi” tabirine yer verilerek açık bir şekilde sigorta priminin alınmayacağı belirtilmiştir. Bu durumda 4/B’li personelin döner sermaye ek ödemelerinde 375 sayılı KHK’nın ek 9. maddesi uyarınca almaları gereken asgari ek ödeme tutarının sigorta prim kesintisine tabii tutulmayacağı sonucu doğmaktadır.

Memurlar.Net sitesinde yayınlanan dilekçede bu ayrıntıya yer verilmeyip, sanki 4/B’lilerin ek ödeme aldıkları tüm süre boyunca sigorta prim kesintisine tabii tutulmayacaklarına dair eksik bir yorum yapılmıştır. Bu nedenle dilekçenin düzeltilmesi ve ekteki gibi hazırlanacak dilekçenin işyerlerine verilmesi gerekmektedir.

Gereğini bilgilerinize sunarız.


                                                           Hasan KALDIK                                  M. Sıddık AKIN
                                                           Genel Örgütlenme Sekreteri                  Genel Sekreter


Ek: Dilekçe Örneği     
                                                          





……………………………. BAŞHEKİMLİĞİ’NE/MÜDÜRLÜĞÜ’NE


…………………. Tarihinden beri kurumunuzda ……… olarak 657 sayılı kanunun 4/B maddasine göre sözleşmeli statüde görev yapmaktayım. Tarafıma yapılan döner sermayeden ek ödemede 375 sayılı KHK’nın ek 9. maddesi uyarınca ve yine aynı KHK’da belirtilen oranlarda asgari olarak ödenmesi gereken ek ödeme tutarından %14 oranında çalışan sigorta prim kesintisinin mevzuata aykırı olarak yapıldığını öğrenmiş bulunmaktayım.

Konu ile ilgili olarak Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü’nün 02.03.2012 tarihli ve 2837 sayılı Adalet Bakanlığı’na yazmış olduğu yazısı uyarınca da 15 Ocak 2012 tarihinden itibaren tarafıma ödenen döner sermaye ek ödemesinden 375 sayılı KHK uyarınca ödenmesi gereken asgari tutardan çalışan sigorta prim kesintisinin yapılmamasını ve 15 Ocak 2012 tarihinden itibaren yapılan çalışan sigorta prim kesintilerinin yasal faizi ile birlikte tarafıma ödenmesi için gereğini arz ederim. …./…./2012




                                                                                                          Adı Soyadı
                                                                                                              İmza

ADRES


16 Ekim 2012 Salı

KAMU HASTANELERİ BİRLİĞİ YASASINA DA CEO SUNA DA HAYIR




, Düzeni Kamu Hastane Birlikleri16.10.2012
Bir gece yarısı, 2 Kasım 2011 tarihinde apar topar devşirilen 663 sayılı KHK ile sağlık alanında devletin sorumluluğunu belirleyen yeni bir düzenleme getirilmiş ve Kamu Hastane Birliklerinin bir yıl içinde kurulmasına karar verilmişti.
Bu kararname ile;
Koruyucu, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin yürütülmesi Sağlık Bakanlığı’nın görevleri arasından çıkarıldı.
Kamu personelinin iş güvencesinin ortadan kaldırılmasını ve personelin sözleşmeli hale getirilmesini sağlayacak düzenlemeler yapıldı.
Sağlık yönetimi ve sağlık politikalarının belirlenmesi görevleri de Sağlık Politikaları Kurulu’na devredildi. 13 kişilik bu Kurul’un, Müsteşar ve Müsteşar yardımcıları dışındaki 11 üyesinin, sağlık hizmetleri alanında eğitim koşulu aranmayan, herhangi bir sektörde çalışmış, herhangi bir dört yıllık yüksekokul mezunu kişiler arasından bizzat Sağlık Bakanı tarafından seçilmesi düzenlendi.
Hekimlik, hemşirelik, eczacılık, diş hekimliği gibi mesleklerin oluşturulması ve biçimlendirilmesinde görece özerk yetkileri olan üniversitelerin bu yetkileri Bakanlığa devredildi.
Yine hekimlik, diş hekimliği, eczacılık, gibi mesleklerin mesleki öz denetimini yapan, meslek ilkelerini belirleyen, belirli ölçüde mesleki gelişimini sağlayan meslek örgütlerinin etkisizleştirilmesine yönelik hükümler getirildi.
İllerde merkezi yönetim adına valiliklerin yetkisi altındaki bakanlık ve ilgili kuruluşların taşra örgütlerinin kendi adlarına hareket etmesine, denetim hizmetlerinin bütünüyle zayıflatılması ve özelleştirilmesine ilişkin ve daha burada sayamadığımız pek çok alanda düzenlemeler yapıldı.
Böylece sağlığın temel bir insan hakkı olduğuna, Sağlık Bakanlığı’nın da bu hakkın gerçekleştirilmesine yönelik kamusal hizmetleri vermekle yükümlü kurum olduğuna ilişkin zaten zayıf olan yasal izlerin de silinmesi amaçlandı.
Gerçek demokrasilerde yasalar, parlamentoların komisyon ve alt komisyonlarında tartışılarak; ilgili kurum ve kuruluşların, etkilenen toplumsal kesimleri temsil eden örgütlerin görüşlerine başvurularak; parlemento tarafından çıkarılır.
Tüm toplumsal hayatı etkileyecek bir yasayı bir gece yarısı operasyonuyla çıkarmak bile tek başına bu konudaki samimiyetsizliğin, güvensizliğin ve ihtirasın göstergesidir.
Bu kararname ile bir yıl içerisinde kurulması gereken Kamu Hastane Birliklerinin hala kurulamamamış olması esasında kamusal bir yasal düzenlemeden çok sermayeye kaynak aktaracak bir pazarın yaratılması ve paylaşılmasına yönelik çabaların göstergesidir. Bu pazarın paylaşılması için  güç ve sermaye odaklarının çekişmesi başından beri devam etmektedir. Bir yıldır Kamu Hastane Birlikleri’nin genel sekreterleri olacak kişiler için hepimizin gözü önünde kulisler yapıldı, listeler yollandı. Sonunda genel sekreterler geçtiğimiz hafta içerisinde resmen atandı.
Sağlık alanında daha önce çalışmamış, sağlık hizmeti bilgisi ve deneyimi olmayan geniş yetkilerle donatılmış bu kişiler şimdi “kamu hastanelerinin” kar getiren bir işletme olması için uğraşacaklar.
Genel sekreter hastanenin bütçesinden, performansına kadar birçok alanda sorumlu olacaktır ve başarılı olmadığı noktada sözleşmesi feshedilecektir. Genel sekreterin başarılı olma ölçütü ise hastanelerin kamu malı olmaktan çıkarılıp sermaye çevrelerine pazarlanabilir işletmeler haline getirmektir.
Yaşam hakkı ile bütünleşik sağlık hakkı niteliği gereği devredilemez, ertelenemez temel bir haktır. Bu hakkın gerçekleştirilebilmesi için sağlık hizmetlerinin toplumdaki tüm bireylere eşit, ulaşılabilir ve nitelikli bir biçimde sağlanması gerekir. Bu nedenle de kamusal hizmet olma niteliği gözetilerek örgütlenmesi ve geliştirilmesi zorunludur. Bu hizmetin yürütülmesi ve sürdürülmesinde temel değerde olan yönetim ve politika belirleme yetkisi verilen kurul üyelerinin de görevin gerektirdiği özelliklere sahip olması zorunludur. Sağlık hizmetlerinin gerektirdiği eğitimi almış; özelleşmiş, alana özgü deneyim ve becerisini birbirine bağlı iş ve hizmetler serisi ile kazanmış uzmanlardan oluşması gerekir.
Sağlığın en temel insan hakkı olduğu bilinciyle yıllardır sağlık hizmeti üreten bizler  içeriği, şekli ve uygulaması itibariyle bambaşka bir zihniyetin ürünü olan kamu hastane birliklerine karşıyız.
Bu uygulamanın zararlarından kendimizi ve halkımızı korumak için elimizden geleni yapacağız.

SES MANİSA ŞUBE                                      TTB MANİSA ŞUBE


12 Ekim 2012 Cuma

KAMU HASTANE BİRLİKLERİNE KARŞI BASIN AÇIKLAMASI

KHB Yasasına ve Yöneticilerinin atanmasını karşı Sağlık Hakkımıza ve İş Güvencemize sahip çıkmak için Manisa SağlıkHakkı Meclisi olarak 16  Ekim 2012 Salı günü  Saat 12:30 da Çocuk Hastanesi Önünde Basın açıklaması yapacağız Katılımlarınızı bekliyoruz.

11 Ekim 2012 Perşembe

MTK KARARLARI


SAYI: 200-2012/1040                                                                                09.10.2012
KONU: MTK Kararları


ŞUBE / TEMSİLCİLİKLERE


Önceki MTK Toplantıları ve son MTK Toplantısında alınan kararlar doğrultusunda Sağlıkta Dönüşüm Programı ile ilgili ve İşyeri Sorunları üzerinden merkezi bir eylem programı yapılmış, ekte bilgi notu gönderilmiş TTB, SES, Dev Sağlık İş ortak toplantısı ile de, başlatılacak Kamu Hastane Birlikleri uygulamasına karşı da ortak eylem ve etkinlik programı kararı verilmiştir.
1.     Sendikamız, “Performansa Dayalı Döner Sermaye” ile yüzleşmeyi daha etkin hale getirme bağlamında, sağlık hizmetinin bir ekip hizmeti olduğu gerçeğinden hareketle, hekim ve hekim dışı sağlık emekçilerini bölen uygulamaya karşı “MERKEZİ” bir eylem planı hazırlamaktadır. Yapılan çalışmalarla, döner sermaye yerine “Tam Gün Çalışma” ve emekliliğe yansıyacak “Sağlık Hizmet Tazminatı” talebi ön plana çıkarılmakta, talebimize ilişkin somut seçenek  (Performansa Dayalı Döner Sermaye yerine, Sağlık Emekçilerinin alacağı, sabit, emekliliğe yansıyan Sağlık Hizmet Tazminatı talebine ilişkin alternatif düzenlemeyi içeren broşür vb.) ile ilgili çalışma hazırlanmaktadır.
2.     Ekte gönderilen TTB-Dev Sağlık İş ve sendikamız toplantı bilgi notundan anlaşılacağı üzere de, Kamu Hastane Birlikleri uygulamasına karşı ortak mücadele planlanmış ve mücadele takvimi belirlenmiştir.
Her iki eylem ve etkinlik ile ilgili olarak Bildiri-Afiş-Broşür vb. doküman hazırlanmaktadır. Şube ve Temsilciliklerin buna göre hazırlık yapması, bu mücadelenin yürütülmesi ve toplumsallaştırılması için “İşyeri Sağlık Meclisleri” ve “Sağlık Hakkı Meclisleri”ni sürece katması için gerekli çalışmaları ivedi başlatması için gereğini bilgilerinize sunar, çalışmalarınızda başarılar dileriz.



BİLGİ NOTU

TTB-Dev Sağlık İş-SES ORTAK TOPLANTISI
07.10.2012
TTB, Dev Sağlık İş ve SES, 11 Mart 2012 günü yapılan Türkiye Büyük Sağlık Hakkı Meclisi toplantısının  sonrasında, araya giren eylem ve etkinlikler nedeniyle sürdürülemeyen ortak eylem ve etkinlikleri görüşmek üzere 07.10.2012 tarihinde bir araya gelerek aşağıdaki değerlendirmelerde bulunmuş, yapılabilecek ortak çalışmaları belirlemişlerdir.
Toplantı Gündemi     :
1.     Kısa Dönemde (Kısa Vade) yapılacaklar,
2.     Uzak Dönemde (Uzun Vade) yapılacaklar.
Kısa Dönem Çalışmaları, Eylem ve Etkinlikleri:
KHB uygulamasının 3 Kasım 2012 tarihine kadar başlatılacağı, bu arada KHB düzenlemesini de içeren 663 Sayılı KHK ile ilgili Anayasa Mahkemesi sürecinin işlediği, alınan bilgilerden KHK’nin mahkemede görüşülmesinin yakında olacağı, 15 Ekim 2012 günü KHB CEO’larının (Genel Sekreter) açıklanacağı tespiti üzerinden bir eylem ve etkinlik planlanması konusunda ortaklaşılmıştır.
Bunun için 15 Ekim 2012 CEO’ların açıklanması ile başlayan, Anayasa Mahkemesi üzerine baskı kurmayı amaçlayan ve KHK’nin Anayasa Mahkemesi’nde görüşüleceği günü hedef alan bir eylem süreci uygun görülmüştür. Daha önceki ortak mücadelede  alınmış mesafe ve ortaklaşılmış eylem ve etkinliklerin takvimlendirilerek başlatılması, öncesinde de, önceki süreçte ortak mücadelede yer alan diğer Sağlık Emek ve Meslek örgütleriyle de görüşülmesi, ortaklaşmanın sağlanması, Sağlık Emek ve Meslek örgütlerinden oluşan platform dışında kalan KESK, DİSK, TMMOB gibi örgütlerle de iletişime geçilmesine karar verilmiştir.  Sağlık alanındaki diğer Emek ve Meslek örgütleriyle görüşmenin 08 Ekim 2012 günüyle başlayan hafta içinde yapılması uygun görülmüştür.
Belirtilen KHB uygulamasına yönelik olarak;
·        CEO’ların açıklanmasından önce, KHB Yasası’nın bir gece yarısı operasyonu ile ve yasama organını hiçe sayan bir biçimde çıkarılan 663 Sayılı KHK içinde yer aldığı, uygulamanın da benzer bir biçimde başlatılmaya çalışıldığı, uygulamanın başlaması anlamına gelen CEO atamalarının, devam eden yargı sürecine rağmen yapılmasını teşhir eden, kamuoyu gündemine sokan basın toplantısı. (Merkezi bir basın toplantısı)
·        CEO’ların açıklanmasıyla, aynı biçimde Anayasa Mahkemesi sürecinin hiçe sayılması, CEO’ların mesleki özellikleri ve siyasal bağlantılarıyla hastanelerin “Tüccar” anlayışı içinde işletileceği ve özelleştirme anlamına geleceği teması üzerinden Türkiye’nin her yerinde ve işyerlerinde açıklamalar.
·        Yapılabilen illerde bir büyük hastanede “Sağlık Hakkı Çadırı” kurarak buradan halkın ve çalışanların hazırlanacak bildirilerle bilgilendirilmesi. (Kurulmuş olan yerlerde İşyeri Sağlık Meclisleri ve Sağlık Hakkı Meclis bileşenlerinin bu süreçte harekete geçirilmesi, çadırlarda, yoksa bilgilendirme çalışmalarına katılmasının sağlanması)
·        Anayasa Mahkemesi, görüşme gününü önceden açıklamaktadır. Görüşme gününün ilanından itibaren işyerlerinde yoğunlaşacak çalışma sonunda, ilan edilen günde süresi ve biçimi o sıradaki koşullara göre belirlenecek bir “İş Bırakma” eylemi.

  Uzak Dönem Çalışmaları, Eylem ve Etkinlikleri:
Uzak Dönem çalışmaları için, daha önce (2010 yılı Sonbaharında) yapılan ve üç örgüt temsilcilerinin katıldığı Kocaeli-Derbent toplantısına benzer bir toplantının, ortaklaşılan eylem sonrasında yeniden programlanması, bu toplantıda, edinilen deneyimler üzerinden “İşyeri Sağlık Meclisi” ve “Sağlık Hakkı Meclisi” nin değerlendirilmesi, daha işlevli hale getirilmesi konusu ile uzak dönem çalışmalarının planlanması. (Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın bütününe karşı verilecek mücadele, tek tek mücadele konularının belirlenmesi vb.)