26 Ekim 2013 Cumartesi
SES YÖNETİMİ KAMU HASTANELER BİRLİĞİ GENEL SEKRETERLİĞİ İLE GÖRÜŞTÜ
SES Yönetimi olarak KHB Genel Sekreterliği ile 23.10.2013 Çarşamba günü bir görüşme gerçekleştirdik.Komisyonlarımızın hazırlamış olduğu Ruh Sağlığı Hastanesi Rotasyon sorunları ve Turgutlu ve Akhisar ilçelerinde, üyelerimize yönelik sendikamızdan istifaya zorladıkları ,baskı,şiddet uyguladıkları tespit edilen hastane yöneticileri ile ilgili gereğinin yapılmasını KHB Genel Sekreterliğine sunduk.
24 Ekim 2013 Perşembe
BAYRAM TATİLİNDE İLAVE ÜCRET KIYAĞI
ÖZEL
VE VAKIF HASTANELERİNE
BAYRAM HEDİYESİ!
12 Ekim 2013 tarih ve
28793 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 1013/5385 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı
ile ” Vakıf Üniversiteleri dahil, ayırımsız tüm özel hastanelere Sağlık Hizmeti
sunumundan Sosyal Güvenlik Kurumu fiyatları üzerinden % 200 oranında (iki
katına kadar) ilave ücret alınması” hakkı verildi. Yapılan bu düzenleme ile AKP
İktidarının bayram tatilinde yine büyük sermayedarlara bir bayram hediyesi gibi
değerlendirmekteyiz.
Sağlık Bakanlığı yakın
zamanda Sosyal Güvenlik Kurumu’nca sağlık hizmet sunucularına sağlık hizmeti
için yapılan ödemenin % 81 den, % 76 ya düştüğünü açıklamıştı. Bu aslında son
yıllarda azalan ödeme kadar (% 5) hizmet alanların katkı-katılım payı ve ilave
ücret ödediğini göstermektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin
“Tam Gün Yasası”nı iptal etmesi sonrasında da Üniversite Hastaneleri’nden
alınacak Öğretim Üyesi Hizmeti için; muayenelerde 45-68 TL, ameliyat ve
girişimler için de bir defada Asgari Ücretin İki Katını geçmemek üzere ilave
ücret alınması düzenlemesi ile bir ilave ücret daha getirilmişti.
Şimdi de, bayramdan
hemen önce, yangından mal kaçırırcasına, Vakıf Üniversiteleri ve özel
hastanelerin alabileceği ilave ücret, A gurubu hastaneler için en çok % 90
iken, ayırımsız tüm özel hastanelere Sağlık Hizmeti için iki katına
çıkarılmaktadır.Bizler yıllardır bu hukuksuz uygulamaları yaşayarak
görüyoruz.KHK ile kamu oyundan hatta parlamentodan kaçırılarak milyonların
hayatını ilgilendiren düzenlemelerin aynısı yapılmıştır.Kamu Hastane
Birliklerini uygulamaya bir gecede koyanlar, Danıştay’ın durdurmasına rağmen
Kamu- özel ortaklığında ısrar ederek sağlığı tamamen özelleştirip,zenginler
için dikensiz gül bahçesi yaratma telaşındadırlar.
Ödediğimiz vergilerle
zenginlere yeni kar alanları açılırken, bir kamu hizmeti olan Sağlığı Devlet
eliyle yürütmesi gerekenler yıllarca bütçeden buraya hiçbir kaynak ayırmayarak
sağlık sorununu kangrenleştirdiler.Böylece özelleştir, güzelleştir felsefesini
halka daha kolay kabul ettirmek için devlete ayrılmayan paralar ayakları
alışsın diyerek ilk önce özel hastaneler aktarıldı.Daha sonrasında Sağlıkta
reform yapıyoruz diye bu sorunu bilinçli yaratanlar çözmek için sağlığın
özelleştirmesinin taşlarını yavaş yavaş dizdiler.Halka şirin gelen söylemlerle
sağlığı bir hak olmaktan çıkarıp, harcamaları artırarak hekime ulaşımı
kolaylaştırarak kalıcı çözüme yönelik değil de devletin yetkisini özele açmak
için kullandılar.Önce Aile hekimliği ayağıyla ilk basamağı özelleştirip, daha
sonrasında Kamu Hastane birlikleriyle başlarına CEO’lar atayarak bunları birer
şirkete, karlarına göre sınıflandırılan holdinglere dönüştürdüler.Daha
sonrasında Sağlık bakanlığına bir özel hastane zinciri sahibini atayarak bu
konuda ki tercihlerini net olarak ifade etmiş oldular.hastaneler birer ticaret
haneye dönüştürülürken, halkımızda SGK’nın ‘Temel Teminat Paketi’ ödemeleri
dışında ek ödemeler ve ek sigortalar yaptırmaya mecbur bırakılması planlanmaktadır. Sistematik
hastalığı olanlar(kanser, şeker has.v.b.) bu uygulamalarla kar zarar hesabı
yapılarak değerlendirilecek ve maliyetli bulunursa ödemeler yapılmayıp, kişi
kaderine terk edilecektir.Her geçen gün cepten ödemeler artarak, dünyadaki en
iştah kabartıcı alan olan sağlıktaki soygun hükümet eliyle organize
edilecektir. İşte bu uygulamada görüleceği gibi’ halkımız için hizmet veriyoruz
‘aldatmacasının cilalarının döküldüğünü ispatıdır.Böylelikle Sağlık hizmeti
için yapılacak ödemelere bir yenisini daha eklemekte, hizmet alanlara; “paran yoksa
sağlık hizmeti alma” anlamına gelmektedir.
Sendikamız SES, yapılan bu düzenlemelerle,
katkı, katılım ve ilave ücretlerinin kaldırılmasını, bunun yarine; parasız, nitelikli,
ulaşılabilir ve anadilde sağlık hizmetinden yanadır. Ödenen vergilerle sağlık
hizmeti verilmesi gerektiği düşüncesinden hareketle, bunun mücadelesini de
vermektedir.Kamu hizmeti olması ve devlet eliyle verilmesi gereken sağlık ve
eğitim hizmetleri şimdilerde kurulmak istenen
kamu- özel ortaklıklarıyla toprakları, cihazları ve devletin verdiği %70
doluluk garantileriyle özel işletmelere dönüştürülmesi planlanmaktadır.Gasp
edilmeye çalışılan haklarımız ve geleceğimiz, hatta cebimizdeki paraya dahi göz
koyanlara karşı Mücadelemizde kararlı
olduğumuzu, başta sağlık emekçileri olmak üzere, tüm emekçileri ve hizmet alan
halkımızı bizimle parasız sağlık mücadelesine çağırıyoruz.
Serpil
DENİZ
SES Manisa Şube Bşk.
.
2 Ekim 2013 Çarşamba
KREŞ HAKKIMIZI İSTİYORUZ
BASINA VE KAMUOYUNA 28/09/2013
Yaşamın her alanında eşitlik, çocuk bakımında ortak sorumluluk
diyor ve çocukların yaşadığı her yerde, her çocuğa uygun kreş istiyoruz…
Aylardır basında Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı’nın farklı bakanlıklarla birlikte kreş ve ebeveyn
haklarını düzenleyen bir paket üzerinde çalıştıkları haberleri gündeme
gelmektedir.
Söz konusu paketle ilgili haberler "Çalışan anneye kreş yardımı",
"Devlet çalışan kadına 300 TL kreş yardımı verecek", “çocuk
sayısına göre kademeli emeklilik”, “doğum yapan memura yarı zamanlı çalışma” gibi
başlıklarla basında yer buluyor.
Yıllardır KESK olarak kreş ve ebeveyn haklarına ilişkin taleplerimizle
yürüttüğümüz mücadelenin iktidar tarafından gündeme alınıyor olmasını olumlu
bir gelişme olarak değerlendirmek isterdik. Ancak yine basına yansıyan
haberlere baktığımızda bu hazırlıkların asıl amacının emekçilerin taleplerini
karşılamak olmadığı gün gibi ortadadır.
Başbakan
“her aileye en az üç çocuk” talimatı ile kadınların doğurganlığını denetlemeyi
ve “esnek çalışma” ile kadın istihdamını artırmayı hedeflemektedir. AKP
hükümeti bir taşla iki kuş vurarak, kadının hem bedenini hem de emeğini daha
fazla sömürüye açmanın olanaklarını yaratmayı hedefliyor.
Oysa kreş ve çocuk bakım hizmeti bir
lütuf ya da yardım değil, temel sosyal haklardır.
Hükümet kreşler ile ilgili bir düzenleme yapacaksa öncelikle kamuda var olan
kreşleri kapatmaktan vazgeçmelidir.
Hükümetin izlediği neo-liberal iktisadi politikalar nedeniyle, kamu
kurumları ve yerel yönetimlere ait kreşler kapatılmakta ya da hızla özel
sektöre devredilmekte ve ücretleri sürekli arttırılmaktadır. Özel sektöre ait
kreşler ise, piyasa koşullarına terk edilmiş bir işletme gibi ele
alınmaktadır
657 sayılı
kanunun 191. Maddesinde “Devlet Memurları için lüzum ve ihtiyaç görülen
yerlerde çocuk bakımevi ve sosyal tesisler kurulabilir” denilmektedir. Buna
rağmen kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanların çocukları için açılan kreş ve
gündüz bakımevlerinin sayısı bugün sadece ve sadece 130’dur
Son olarak, 21.01.2013 tarihinde Maliye Bakanlığı’nın yayınladığı “Kamu
Sosyal Tesislerine İlişkin Tebliğ’” ile kreşlere kamu bütçesinden harcama
yapılması yasaklanmış, bu tebliğe dayanarak birçok kamu kurumundaki kreş
kapatılmıştır.
4+4+4 Modeliyle birlikte okul öncesi eğitime büyük
bir darbe vurulmuştur.
Eğitimde
okullaşma oranları ülke genelinde toplam %25 oranında düşerek,
5 yıl öncesinin
rakamlarına geri dönülmüştür.
Bu gerçeklerden hareketle diyoruz ki;
Öncelikle çocuk bakımı sadece kadınların değil
ebeveynlerin ortak sorumluluğudur. Bu
nedenle kreş ve ebeveyn haklarının düzenlenmesine ilişkin tartışmaların
yalnızca kadınlar üzerinden yürütülmesine itiraz ediyoruz.
* Çocuk bakım ve eğitim hizmetleri tüm ebeveyn ve
çocuklar için bir haktır ve hükümet bu hakkın sağlanması için gereğini
yapmalıdır.
* Mahalle kreşleri, işyeri kreşleri, Organize
Sanayi Bölgesi (OSB) kreşleri gibi birçok kreş modeli var olmalı, çocuklarını
nasıl bir kreşe göndereceklerinin tercihi ebeveyne bırakılmalıdır.
* Kreşler, kolay ulaşılabilir, ücretsiz, anadilinde,
nitelikli ve özellikle vardiyalı çalışanların çocukları için 24 saat açık
olmalıdır.
* Bakım hizmeti veren kurumlarda hem kadın, hem
erkek çalıştırılmalıdır. Çalışanlar, çocuk gelişimi ve toplumsal cinsiyet
eşitliği eğitimi almış olmalı ve her türlü ayrımcılık pratiğinden ve
söylemlerinden uzak durmalıdırlar.
* Eğer ebeveyn dışarıda çalışıyorsa, çalışma
düzenine uygun olarak ve çalışma biçimi gözetilmeden işyerinde çalışan herkes
için emzirme odası ve bakım hizmeti olanağı sağlanmalıdır.
* İşyerlerinde emzirme odası ve çocuk bakım
hizmeti verilmesi zorunluluğu kadın çalışan sayısı üzerinden değil, toplam
çalışan sayısı üzerinden uygulanmalıdır.
* Özellikle ebeveynin evde ya da dışarıda tam gün
çalıştığı bir düzende, kreş hizmeti vermenin yanı sıra, 4+4+4 sistemi nedeniyle
yarım gün okula giden ilköğretim öğrencilerinin gün içinde ders çalışıp,
sosyalleşebilecekleri merkezler oluşturulmalıdır.
* Kreşlerin denetim ilkelerinin belirlendiği bir yönerge
çıkarılmalıdır ve kreş denetimleri ebeveynlerin de içinde bulunacağı, Çocuk Hizmetleri
Genel Müdürlüğü’ne bağlı çalışan sosyal çalışmacılar ve ilgili uzmanlar ile
STK’lardan oluşan bir kurul tarafından belirli sürelerde yapılmalıdır.
* Kreşlerle ilgili yönetmelik ve esaslar net ve uluslararası
standartlara uygun olmalı, kreş politikaları var olan iktidara göre şekillenmemelidir.
* Yerel yönetimlerin ve Kooperatiflerin kreş açabilmeleri
için ilgili yasalarda gerekli değişiklikler yapılmalıdır.
MELEK VAROL
EĞİTİM SEN SES KADIN
SEKRETERİ
MANİSA KESK ŞUBELER PLATFORMU ADINA
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)