BASKILARA TESLİM OLMAYACAĞIZ…
İleri demokrasi örneklerine alışık olar bizler bir gün KESK ‘in şafak
operasyonuna uyandı. Biz emekçilerin ekonomik, sosyal, özlük ve demokratik
haklarını korumada etkin mücadele yürüten KESK ’te Başbakanın kendi ağzından
itiraf ettiği gibi’ yargıya gerekeni söyledik’ denilerek Ülkedeki diğer
muhaliflerin başına gelen susturma ve sindirme operasyonuyla karşı karşıya
kaldı. Aralarında KESK Genel Başkanımız, SES Genel Sekreterimiz ve SES
Örgütlenme Sekreterimiz olmak üzere toplam 71 yönetici ve üyemiz bu operasyonda
gözaltına alındı.
Daha
operasyonu duyar duymaz, bunun KESK' e yönelik bir; susturma, sindirme,
itibarsızlaştırma operasyonu olduğunu anladık.
Çünkü
ilk operasyon değildi, biliyorduk.
Daha
da önemlisi KESK, bir suç örgütü değil bir hak alma örgütü ve bunu da
biliyorduk.
KESK
üye ve yöneticilerine ancak onun eylemlerinden ve mücadelesinden rahatsız
olanlar suç icat ederdi, buda kuşku götürmez bir gerçekti.
KESK,
ne şimdiki nede geçmişteki hükümetlere, koltuk değneği olmamış, fiili meşru
mücadele çizgisinden hiç ama hiç sapmamış bir konfederasyondur.
Bu
nedenle de çeşitli defalar, türlü suçlar uydurularak baskı altına alınmaya
çalışılmıştır.
Ancak
bu operasyon geçmişe göre büyük bir operasyondu ve açık söyleyelim
endişelendik.
Endişemiz
bu operasyonun altından bir suç çıkma ihtimali değildi elbette, endişemiz bu
kadar büyük operasyona, baskıya, gözaltına kılıf olabilecek büyüklükte bir suç
icat edilmesi idi.
Ancak
bir büyük yandaş sendika başkanının toplu sözleşme(!) sonrası sarf ettiği cümle
tekerrür etti ve "Dağ fare bile doğurmadı."
KESK'
e yapılan operasyon sonrası üye ve yöneticilerimize sorulan sorulardan bazı
örneklere bakarak anlayabiliriz bunu:
—Neden sendika toplantılarına katıldın?
—Neden Greve çıktınız?
—Neden bordro yakma eylemi yaptınız?
—Neden "AKP'ye teslim olmayacağız."
diye slogan attınız?
Eğer
arkadaşlarımıza bu sorular sorulmamış olsaydı ve biz çıkıp deseydik ki; biz
KESK olarak; sahte sendika yasasına, 4+4+4 adlı gerici eğitim sistemine karşı
çıktığımız için; 3 Aralık ve 28-29 Mart'ta alanlara çıktığımız için; 21 Aralık
ve 23 Mayıs'ta Greve gittiğimiz için hükümet bizi yani KESK'i baskı altına
almak istiyor ve bu operasyonları düzenliyor.
Hayır derdi hükümet yetkilileri.
Ama
bizim çok iyi bildiğimiz bir atasözü vardır; Güneş balçıkla sıvanmaz.
KESK
ve bağlı sendikaları operasyondan hemen sonra binlerce kişi ile Ankara adliyesi
önüne giderek üye ve yöneticilerine sahip çıktı ve bu oyunu boşa çıkardı.
Genel
Başkanımız ve birçok yöneticimiz serbest bırakılmak zorunda kalındı.
Birçok
arkadaşımızda yukarıda sorulan sorular kadar saçma gerekçelerle
tutuklandı.
Tutuklanan
arkadaşlarımızın ortak özellikleri sendikalarımızın yiğit birer neferleri
olmaları ve Kürt olmalarıdır. Tutuklu arkadaşlarımız emekçilerin ve halkın
insanca yaşayabileceği bir ücret ve çalışma koşulları, parasız, nitelikli ve
ulaşılabilir bir eğitim ve sağlık sistemi ve bu topraklarda barışın bir an önce
tesis edilmesi ve herkes için adalet ve demokrasi talep ettikleri için
cezaevine atılmışlardır. Şimdi 4 Ekim’de 15 kadın yöneticimiz ve üyemizden
tutuklu olarak yargılanan 9 kadın arkadaşımızın davası olacaktır.
Arkadaşlarımız bu topraklarda onlarca yıldır eşitlik özgürlük ve insanca bir
yaşam mücadelesi verenlerin izinden gittikleri için bizlerde bu sömürü baskı ve
zulüm düzenini yıkmak için o izlerden gideceğiz.
Her şey ayan beyan ortadadır.
KESK' e mücadele bırak denmektedir.
Kürt olmak suçmuş gibi davranılarak;
arkadaşlarımıza suç icat edilmektedir.
Ancak ne bu hükümetin nede bundan önceki
hükümetlerin KESK 'i susturmaya, boyun eğdirmeye gücü yetmedi-
yetmeyecektir.
Bizler haklarımız için mücadele etmeye,
alanlara çıkmaya, Greve gitmeye devam edeceğiz ve buradan tutuklanan arkadaşlarımıza söz veriyoruz
Mücadelemizden Asla Vazgeçmeyeceği Direne
direne kazanacağız...
Yaşasın sendikal mücadelemiz,
yaşasın KESK, yaşasın SES...
SES
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Manisa Şube Yönetim Kurulu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder