14 Şubat 2009 Cumartesi

NEDEN- NASIL SENDİKA






...
NEDEN SENDİKA?
NASIL SENDİKA?



SES MANİSA ŞUBESİ

2009







“İnsan Kendi Derdine Çare Bulabildiği Oranda İnsandır. “


Değerli dostlarımız,
Hemen her alanda bir çok sorunla boğuşuyoruz. Sorunlar bazen tek başımıza çözebileceğimiz kadar basitken, bazen de tek başımıza çözemeyeceğimiz kadar karmaşık olabiliyor.
İşte bu karmaşık sorunlarımızı çözmek için, yüz yıllardır her çalışanın, işçinin, emekçinin yaptığı bir şeyi yapmak durumunda kaldık, sendikalarımızı kurduk.
Bir araya gelelim güçlü olalım istedik. Çünkü işveren ve onun vekili kadar güçlü olmamızın tek yolu bu. Bunun için kimimiz çok yoğun bir çaba içerisine girdi, kimimiz sadece üye olmakla yetindi, kimimiz üye olmak konusunda bile tereddüt yaşıyor.
Şöyle bir çevremize bakalım. Neler yaşıyoruz hatırlamaya çalışalım. Her gün haklarımız elimizden alınıyor. İşte Aile Hekimliği, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası, Sağlık hizmetinin her adımında katkı payı ödemek zorunda kalmamız ve Kamu Hastane Birlikleri Pilot Yasa tasarısı. Hastaneleri özelleştirmek ve sağlık emekçilerini sözleşmeli hale getirmek için hükümetin, sermaye kesiminin ve IMF-Dünya Bankasının ittifak halinde çalışmaları.
Maaşlarımız çocuklarımıza iyi bir yaşam sunmamıza yetmiyor. Kriz var deniyor ve daha da yoksul yaşamaya razı olmamız isteniyor.
Her iktidar değişiminde iktidar yanlısı sendikalar türüyor. Ve bir takım idareciler o iktidarın sendikasına üye olursak “rahat” edeceğimizi söylüyorlar. Bu şekilde sadece kendi koltuklarını sağlamlaştırmaya çalıştıklarını bizler görüyor ve biliyoruz.
Tüm bu yaşanan çirkinliklerin yanında bizleri sendikamızdan soğutmak için bin bir türlü iftiraya başvurmaktan da çekinmiyorlar.Yaşadığımız olumsuzlukların tek bir çözümü var, oda sendikamıza, işimize, onurumuza, geleceğimize sahip çıkmak.
İşte bunu yapmak için uğraştığımız sendikal örgütlenmemiz ile ilgili basit bir takım ilkeleri ve kuralları içeren bu kitapçığı sizlerin onayına sunuyoruz. İçindeki bilgiler bilenler için hatırlatma bilmeyenler içinde yol gösterici olur diye düşünüyoruz. Lütfen bu kitapçığı okuyalım, okutalım ve işyerlerinde arkadaşlarımızla tartışalım.
Teşekkür ederiz.
YÖNETİM KURULU






Sendika Nedir?
Sendikalar emekçilerin işyeri ve toplumsal alanlardaki çıkarlarını, haklarını elde etmek ve özgürlüklerini korumak için kurdukları örgütlerdir.


Örgüt Nedir?
İki veya daha fazla insanın belli bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelmesi ve çalışmasına örgütlenme diyoruz.

Belli bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelen insanların oluşturdukları yapıya örgüt denir.

Sendika bir örgüttür.



Emekçi Kime Denir?

Yaşamak için çalışmak zorunda olan, çalışırken emeğinden başka satacak bir şeyi olmayan ve harcadığı emek karşılığında ücret ya da maaş alan kişiye emekçi denir.
Burada madende çalışan bir işçi, hastanede çalışan bir hemşire veya doktor bu konumdadır.



İşyeri ve toplumsal alanlardaki çıkarları korumak ne demektir?

Çalışma yaşamında sorunlarla karşılaşırız.
Bu sorunlar bazen idare ile ilgili olabiliyorken bazen de bakanlıkla, yasalarla, hükümetle ilgili hatta bazen hükümeti de aşan tarzda uluslararası kuruluşlarla (Örn IMF) ilgili olabiliyor.
Sorunların ortaya çıkış yerlerinin farklı olmasından dolayı çözüm yerleri de farklı yerlerde olacaktır.



Üyelik:

Sendikal örgütlenmenin ilk koşulu üyeliktir. Ancak çoğumuzun sandığının aksine sendikaya üye olmak hiçbir sorunumuzu çözmez. Sendikaya üye olmak sorunlarımızın çözümü için attığımız ilk adımdır. Sendikaya üye olduktan sonra sorunların çözümü için çaba göstermek gerekir.


İşyeri Temsilciliği:

İşyerinde yaşanan sorunları aynı işyerinde çalıştığımız arkadaşlarımızla bir araya gelerek, sendika işyeri temsilciliği ile çözmeye çalışırız.
Örneğin işyerimizde yaşanan personel sıkıntısı, nöbetlerimizin adaletli yazılmaması vb. sorunlarımızı sendikamızın işyeri temsilciliği aracıyla çözmeye çalışırız.

İşyerimizde yaşanan sorunun ne olduğunu, bu sorunu kaç kişinin yaşadığını ve çözüm konusunda nelerin yapılabileceğini araştırmak sendika işyeri temsilciliğinin görevidir.


(Soru: Sendikamız işyeri temsilcisi kimdir, tanıyor musunuz? Kaç yıldır bu görevi yerine getiriyor?)

İşyeri temsilcisi olmayan veya işyeri temsilciliği çalışmayan bir sendikanın ayakları yere basmıyor demektir. Buda hak alma mücadelemize daha başlarken eksik başlamışız demektir.

O halde siz bizzat bu konuda görev almalı ve işyeri temsilciliği görevini üstlenmeli veya üstlenebilecek arkadaşlarla irtibata geçmelisiniz.

Çünkü işyeri temsilciliği görevi çok önemlidir. Bizler bizzat görev alarak bu işi yürütmeliyiz. Bizim görev almaktan kaçınmamız halinde bu görevi işyerine ve sorunlara yabancı birinin yapması mümkün değildir.



Sendika Şubesi:

İlimizde yaşadığımız sorunları aynı ilde çalışan arkadaşlarımızla bir araya gelerek çözmeye çalışırız. İl içi atamalarda torpil yapılıyorsa, il yöneticileri çalışanlar arasında ayrım yapıyorsa veya ilin öznel koşullarına uygun olmayan kararlar alıyorlarsa bu sorunlarımızı sendikamızın şubesi aracılığı ile yine bizzat kendimiz çözmeye çalışmalıyız.
Şube yönetimlerinde veya başka yönetim kademelerinde görev almalı ve gücümüz, kabiliyetimiz oranında katkı koymalıyız. Bizim uzak durduğumuz hiçbir yönetim kademesi dışardan birileri veya profesyonel sendikacılar tarafından doldurulmayacak, doğal olarak boş kalacaktır.
Hali hazırda sendikamız şube yönetim kurulunda seçilmiş ve görev yapan yedi kişi mevcuttur. Ve güçleri yettiği kadarıyla yukarda bahsi geçen görevleri yapmaya gayret etmektedirler. Yönetim kurulunun isim ve iletişim bilgileri ve şube adresi bu kitapçığın son sayfasında yer almaktadır.
Şube yönetim kurulunda çalışan yedi kişiye yasal olarak haftada bir gün sendikal çalışma izni verilmektedir.
İlimizde 4000 in üzerinde sağlık çalışanı, 15 ilçe ve 50 nin üzerinde işyeri olduğu düşünülecek olursa şube işleyişini dahi yürütmenin ne kadar zor olduğu daha da anlaşılır olacaktır.
Eğer sendika üyeleri, şube çalışmalarına güçleri ve yetenekleri oranında katkı koyarlarsa bu çalışmaların yürütülmesi daha kolay olacaktır. O nedenle burada da üyelerimizin ve işyeri temsilciliklerimizin önemi ortaya çıkmaktadır.

Not: Şube yönetim kurulu üyeleri sendikada yaptıkları görevden ötürü herhangi bir ücret almamaktadırlar.

(Soru: Şube Yönetim Kurulunu tanıyor musunuz? Şube bürosuna en son ne zaman uğradınız?)



Sendika Genel Merkezi:

Tüm ülkede çalışan sağlık çalışanlarının sorunlarını çözmek içinde ülke genelinde bir araya geliyor ve sendikal örgütlenmemizi yani çatımızı oluşturmuş oluyoruz. Bu bir ayara geliş sağlık alanındaki örgütlenmemizi yani sendikamızı ifade ediyor. Bu alanda genel merkez düzeyinde profesyonel olarak çalışan yedi yöneticimiz var. Elbette bu yöneticilerde yine bizlerin arasından seçilerek bu görevlere geliyorlar. Ve genellikle çoğumuzun düşündüğünün aksine bizden fazla gelire sahip değiller. Sendikamız genel merkez genel kurulunun aldığı karar gereği arkadaşlarımız işyerlerinde aldıkları maaş kadar gelir elde ediyorlar. Bu kademede de görev istemek ve çaba göstermek gerekiyor çünkü genel merkez yöneticiliği sendikamızın en zor görevlerinden biridir.
Sendikamızın tüm ülkede sadece yedi profesyonel yöneticisi olduğunu tekrar hatırlayacak olursak hepimizin çok iyi anlayacağı gibi sorunlarımızı bu yedi insanın çabası ile çözmeye çalışmak gülünç olacaktır.
O halde her kademede çalışanlar olarak sorunlarımızı çözmek için çaba göstermek zorunda olduğumuzu tekrar hatırlayalım.



Sendika Konfederasyonu:

Tüm Kamu çalışanlarının (öğretmenlerin, hemşirelerin, doktorların, orman muhafaza memurlarının, belediye çalışanlarının) yaşadığı ortak sorunlar var. Bu sorunları da tüm kamu çalışanları sendikalarının bir araya gelmesi ile çözmeye çalışıyoruz.

Konfedarsyonumuz KESK’e (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu) bağlı 11 işkolunda örgütlü 11 sendika var.
Konfederasyonumuz yönetim kurulunda da yedi yönetici var ve bu arkadaşlarımızda bizlerin arasından seçilerek bu görevlere geliyorlar. Onlarda sendika genel merkez yöneticileri gibi kamu çalışanı iken aldıkları ücret kadar gelir elde ediyorlar.




NE YAPMALI? NASIL YAPMALI?

Bizler bu sendikal yapıları oluştururken ve sorunlarımıza çare ararken, diğer yanda da örgütlenmemizden rahatsız olanlar başka çareler düşünmekteler.

Bunlar, işverenler, hükümet, işveren vekilleri, idareciler, sermaye kesimi (zenginler), uluslararası finans kuruluşları (IMF ve Dünya Bankası) dır..

Bu kesimler bizim örgütlenmemizden, haklarımızı almamızdan, sorunlarımızı çözmemizden neden rahatsız olurlar?

Gelin şimdi bu sorulara cevap bulmaya çalışalım.

Bizim örgütlenmemizden idare rahatsız olur çünkü:

Örgütsüz kişi güçsüz kişidir. Örgütsüz kişi idareci karşısında hakkını savunamaz ve kensinine söylenen her türlü direktifi yerine getirir. İdarede bu haliyle çalışanları idare etmekte güçlük çekmez. Oysa örgütlü insan güçlüdür. Diğer çalışma arkadaşları ile dayanışma içerisinde olur. Başına gelen sorunu iş arkadaşları ile paylaşarak çözüm için çaba sarf eder. İdare yani yöneticiler işte bu nedenle çalışanların sendika kurmasından yani güçlenmesinden rahatsız olurlar.

Bizim örgütlenmemizden hükümet rahatsız olur çünkü:

Hükümetler özellikle son çıkan yasalardan da kolaylıkla anlayabileceğimiz gibi işçinin, emekçinin hakkını korumak konusunda bir çaba içerisinde değiller. Bunu aldığımız ücretlerin azlığından, her gün daha fazla hak kaybına yol açan yasaların çıkmasından, hükümetin vergi politikalarından anlıyoruz.
İşte bu nedenle hükümet karşısında örgütlü bir güç olsun istemez ve örgütlenenleri bir şekilde engellemeye çalışırlar.

Bizim örgütlenmemizden zenginler rahatsız olur çünkü:

Burada zengin diye ifade edilen kavram sermayedar anlamında kullanılmaktadır. Sermayedarlar çıkarları gereği kamu kesiminde çalışan işçi, memurların ücretlerinin düşük ve çalışma koşullarının kötü olmasını ister.
Ücretler ve aylıklar artarsa, devlet bütçesinden sermayedar sınıfa aktarılacak kaynak azalır ve devlet, mülk sahibi kişileri vergilendirmeye kalkabilir.
İşçiler ve kamu emekçileri bir taraftan çok güçlü bir biçimde çekerse, hükümetler işverenlere aktardıkları kaynaklardan kısıntı yapmak (teşvikleri kısmak) ve hatta işverenlerden yeni kaynak (vergi, fon, kesinti vb.) talep etmek zorunda kalabilir. O zaman hükümet bu güne kadar vergi almadığı veya çok az vergi aldığı sermayedarlara ve diğer mülk sahibi zenginlere yüklenmek zorunda kalabilir.
Kamu kesiminde ücretler artarsa işgücü piyasasında raiçler artabilir. Örneğin devlet hastanesinde çalışan hemşirenin ücreti yüksek olursa ve piyasada işsiz hemşire olmazsa özel hastaneler hemşire bulabilmek için yüksek ücret ödemek durumunda kalırlar ki buda hastane sahiplerinin karını azaltır.
İşte zenginler, sermayedarlar, mülk sahipleri adına ne derseniz deyin, kamu emekçilerinin sendikalaşmasına, toplu pazarlık ve grev haklarına kavuşmasına kesinlikle karşıdır.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun 16-17 Aralık 1995 tarihlerinde toplanan genel kuruluna sunulan çalışma raporunda bu konuda şunlar söylenmektedir:
“Konfederasyonumuza göre, memurların kuracakları örgütler, işçilerin kuracakları sendikalar değildir, görev ve yetkileri ile sorumlulukları ayrıdır. Memur örgütleri, adı ne olursa olsun, işçilerin kuracakları sendikalardan farklı olacaktır ve ülkemiz şartları açısından böyle olmalarında büyük yarar vardır.”
“Kamu görevlileri sendika ve üst kuruluşlarının, 2821 sayılı Yasaya göre kurulmuş olan işçi sendika ve konfederasyonları ile ortak hareket etmeleri, dayanışma içinde olmaları, yaptıkları greve destek vermeleri, mali yardımda bulunmaları ve mali yardım almalarıda önlenmelidir.”

Not: İşçilerin, emekçilerin her zaman beşe altıya bölünmüş konfederasyon örgütlenmeleri varken işverenlerin sadece bir konfederasyonu vardır oda TİSK’dir.

İşte bu nedenle ne zaman hak almak için büyük bir eylem yapsak sermayenin malı olan gazeteler ve televizyonlar eylemimizi ya görmezden gelirler yada amacının anlaşılmaması için farklı gösterirler.

Bizim örgütlenmemizden IMF rahatsız olur çünkü:

IMF yani Uluslar arası Para Fonu, sermayenin, zenginlerin, işverenlerin çıkarlarını koruyan uluslar arası bir örgütlenmedir. Yukarda açıklanan nedenlerle sermayedar neden rahatsız oluyorsa onun çıkarlarını koruyan bir kuruluşta aynı sebeplerle rahatsız olcaktır. Sonuçta iktidadi kuraldır: “İşçinin ücreti artarsa kar azalır, işçinin ücreti düşerse kar artar.” Bu kuraldanda anlaşılacağı üzere IMF hükümetten kamu çalışanlarının ücretlerini düşük tutmasını ister.

Bizim örgütlenmemizden Dünya Bankası rahatsız olur çünkü:

Dünya Bankası büyük oranda ABD’ye ait ve dolayısıyla da sermayedarın çıkarlarını korumak için kurulmuş bir bankadır ve oda IMF ile aynı sebeplerle bizim örgütlenmemizden ve haklarımızı almamızdan rahatsız olacaktır.
Şuan için uygulanmaya çalışılan sağlıkta dönüşüm programı yani aile hekimliği uygulaması, Genel Sağlık Sigortası modeli, Kamu hastanelerinin işletmeye dönüştürülmesi yasa tasarısı tümüyle Dünya Bankası projesidir.

Rahatsız olanların kimler olduğunu ve neden rahatsız olduklarına değindikten sonra bizi engellemek için ne yaparlar ona bakalım.

Bu konuda tarihe bakmak öğretici olacaktır.

Sendikal örgütlenmenin önüne geçmek için İlk yapılan baskı ve sindirme ile bizlerin bir araya gelmesini engellemek olmaktadır. Bu yıllardır yaşadığımız bir olgudur ve hala sürmektedir.

Hükümetin baskı ve yıldırma taktiği sürerken bir yandan da sermaye kesiminin gazeteleri ve televizyonları ile karalama çabaları sürer.
Tüm bunlar olurken bir yandan da sarı sendikaları, hükümet yanlısı sendikaları piyasaya sürerler. İdareciler sendikacı olarak ortaya çıkar. Kimi başhemşireler, müdürler, müdür yardımcıları, başhekimler, başhemşire yardımcıları bizlere kendi sendikalarına üye olursak “rahat” edeceğimizi söylerler. Bizleri hükümetlerden aldıkları güçle tehdit ederler.

Bu sendikaların ortak özellikleri bir şey yapıyormuş gibi gözükmek ama hiçbir şey yapmamaktır. Tarihte emekçiler, işçiler bu sendikalara hükümet sendikası, patron sendikası, sarı sendika isimlerini takmışlardır. Kimi şimdiki hükümetin, kimide geçmiş hükümetin sendikasıdır.

Bu sendikalar bizleri hiçbir şey yapmamamız için bir araya getirirler ve sadece sendikalı olduğumuzu düşünüp oyalanalım diye varlıklarını sürdürüler.



NASIL YAPMALI?

SES üyesi olmakta tereddüt eden biri isek bu tereddütten vaz geçmeli ve SES’e üye olmalıyız.

Üye olduktan sonra eski üye yeni üye ayrımı olmadan omuz omuza mücadele etmeliyiz.

Sendikal kademelerde görev almalıyız.

Sendikayı birkaç kişinin ilgilendiği ve diğerlerinin seyrettiği durumdan kurtarmalı ve sendikada çalışmalıyız.

Üye olmayan dostlarımızı üye kaydederek çoğalmalıyız.

İşyerimizde yaşadığımız sorunları öncelikle iş arkadaşlarımızla, sonra şube ile paylaşmalı ve çözümü için çaba göstermeliyiz.


SORUNLARIMIZIN ÇÖZÜMÜ ÖRGÜTLENMEKTİR!..

Bizim en büyük eksikliğimiz aynı dertlere sahip emekçiler olarak yan yana gelemeyişimizdir.

Örgütlenmek, aynı çıkarlar temelinde birleşmek ve ortak amaçlar için güçbirliği yapmak demektir. Sorunlarımızın çözümü ve haklarımızın elde edilmesi için, biraraya gelmek şarttır. Çünkü gelişen teknolojiye bağlı olarak niteliklerimiz artıyor. Eskisine göre kat kat fazla değer yaratıyoruz. Eğitim düzeyimiz ve vasıflarımız arttıkça yaşam biçimimiz de değişiyor, buna bağlı ihtiyaçlarımız da artıyor.
Yaratan ve üreten biz emekçilerin günün koşullarına göre insanca yaşam talep etmek en temel hakkımızdır.
Sömürülmeden, ezilmeden yaşamak bizim de hakkımız.

SADECE HAKLI OLMAK YETMEZ!..

Belli bir hakkı elde edebilmek için sadece haklı olmak ve istemek yetmez.

Hakkımız olduğunu düşündüğümüz şeyleri elde edebilmek için güçlü olmamız gerekiyor.

Bir şeyin bizim hakkımız olduğunu düşünüyorsak onu elde etmek için çaba göstermemiz, emek vermemiz gerekiyor.

Çözüme giden yol, “Ne yapmalıyım?” sorusu ile başlıyor.

Bu sorunları tek başımıza çözemeyeceğimize göre, soruyu; “Biz ne yapmalıyız?” biçiminde büyütmek gerekiyor.



Biz kimiz?


Biz, milyonlarca emekçiyiz. Bu sorunun yanıtını verdiğimizde, güçlü olmak için ilk adımı da atmış oluruz.



Biz, Nasıl Güçlü Oluruz?


Elbette herkes güçlü olmak ister. Ama güçlü olmak için herkesin yöntemleri farklıdır. Kimileri hemşehirlileriyle biraraya gelerek, kimi siyasi çevresi ile, kimi başka bir kesimle birlikte olarak kendini güçlü hissedebilir.

Ama emekçilerin güçlü olması, işyerindeki tüm çalışanların birliğinden geçer.

Çünkü sorunlarımız işyerinde. Dertlerimizi ancak işyerinde benzer sorunları yaşayanların birliği ile çözebiliriz.

Bugün işyerinde çalışanlar hangi görüşten olursa olsun, hangi mezhepten olursa olsun, hangi köyde doğmuş olursa olsun benzer olumsuzlukları yaşıyor.

Bütün farklılıklarına rağmen, aynı olumsuz çalışma ve yaşama koşullarında bulunan emekçiler çözümü hiç bir ayrıma yer vermeden biraraya gelerek bulabilirler.

Zaten Sendikalar da, emekçileri hiç bir siyasi, etnik, mezhep veya cinsel ayrım gözetmeden emekçi olma temelinde birleştiren kurumlardır.



SON SÖZ:

SENDiKA, Diline, dinine, rengine, siyasi görüşüne bakmaksızın bütün ÇALIŞANLARI kapsayan bir kitle örgütüdür.

SENDiKA, Çalışanların ortak hak ve çıkarlar uğruna birliğinin ifadesidir.


SENDiKA, EMEKÇİLERİN ekonomik ve demokratik örgütlerdir.


SENDiKA, Devlete, siyasi iktidara, partilere kar şı bağımsız bir
örgüttür.

Daha genel biçimde ifade edersek SENDİKA; Çalışanların çalışma yaşamına ilişkin sorunlarını çözmek, ortak çıkarlarını ve haklarını korumak ve geliştirmek için kurdukları örgütlere denir.

HİÇ BİR İKTİDARA YANDAŞ OLARAK SORUNLARIMIZI ÇÖZEMEYİZ.


BİZE SENDİKA ÜYELİĞİ KONUSUNDA AKIL VEREN İDARECİLER OLUYORSA BİLMELİYİZKİ ONLAR HÜKÜMET YANLISI SENDİKALARDIR.


ÇÖZÜM KENDİ ELLERİMİZLE OLUŞTURDUĞUMUZ SENDİKAMIZ SES’TE, YANİ KENDİ SES’İMİZDE.


ÇÖZÜM KENDİ SES’İN, ÜYE OL. ÜYE YAP.


ÇÖZÜM SENSİN, SENSİZ OLMAZ, KATIL DEĞİŞTİRELİM.




Kaynaklar:

1. Niçin Sendika? Nasıl sendika? Yıldırım KOÇ
2. Dünden Bu Güne Sendikal Hareket, Sorunlar, Arayışlar, Çözümler. Aziz ÇELİK
3. Toplumsal Sınıflar, Sınıf Mücadelesi ve Kamu Çalışanları. Doç. Dr. Tülin ÖNGEN
4. Sendikalar Sınıf Bilinci ve Hegemonya. Yrd. Doç. Dr. Mehmet YETİŞ










ŞUBE YÖNETİM KURULU BİLGİ FORMU


ŞUBE………………..:
ŞUBE TEL. FAKS….: 0236 238 16 75
ŞUBE ADRESİ……..: 1. Anafartalar Mah. 3. Sok. Saygın Apt. No:6/10 MANİSA

sesmanisa@hotmail.com
ses@ses.org.tr
www.ses.org.tr

www.sesmanisa.blogspot.com

Hiç yorum yok: