BASINA VE KAMUOYUNA
KESK HEYETİNİN
MANİSA ZİYARETİ 26.02.2013
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz de de Dünya
gelir ve servet paylaşımına baktığımızda onları üreten emekçiler ve ezilenler
aleyhine yeniden düzenlendiği tarihi bir kavşakta olduğumuzu görüyoruz..
Kapitalizm krizlerinden beslenen doğasıyla 1929 dan- 2007 kadar uzanan krizler
beslene beslene ekonomik, siyasal,politik, ekolojik, toplumsal alanlarda
kendini yeniden üreterek, insan emeğini ve hayatını yok sayan doğasıyla,
eşitsizlikleri, adaletsizlikleri derinleşmekte ve bizlerinde bunları bir
kadermiş gibi kabul etmemiz beklenmektedir.Ekonomik adaletsizliği ve giderek uçurumlaşan gelir dağılımıyla otoriterleşen
yönetimler yaratarak örgütlenmemiz önünde de ciddi engeller yaratılmaktadır. Bu
açıdan bakıldığında Dünya emekçilerin yıllar önce kazandığı insanca yaşam ve
örgütlenme hakları geçen yüzyıllara rağmen bizlerden esirgenmekte ve AKP
iktidarı kendinden önceki iktidarların emek düşmanı politikalarının ayak
izlerini sürerek bizlere kölelik yasalarını dayatmakta, hala İLO sözleşmelerine
göre kara listede olma ayıbını yaşatmaktadır Hiçbir yeni cilası kalmayan bu yeni dünya düzeni işsizlik,adaletsizlik, iş
cinayetleri, iş güvencesiz, esnek çalışma modelleriyle biz emekçilerin yüz
yıllardır mücadeleyle elde ettiklerini bir kalemde çizip ‘kemer sıkma
‘bahanesiyle yeni fermanlar çıkararak tüm bu sömürü düzeninin sonuçlarını da
yine bizlere fatura etme hazırlığında.’Başka dünya Mümkün’ umudunu yeşertmeye
çalışan, yoksulluğun kadar olmadığını bilen kamu emekçilerinin onurlu
mücadelesini yürüten KESK, gelir ve servet paylaşımında söz-yetki-kararı onları
üretenlere bırakarak emeğin özgürleşmesi
içinde mücadele etmektedir.. Bizler verdiğimiz
sınıf, emek, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin zor olduğunu biliyoruz ve
bildiğimiz içinde KESK’iz ve bu onurlu
saflarımızı çoktan seçtik.
‘Krizin faturasını ödemeyeceğiz’ diyerek emekçilerin örgütlenmesi ve
insanca bir yaşamı tüm herkes için isteyen KESK, yaratılmak istenen korku
imparatorluğu içinde tüm ezilen ve emekten yana mücadele edenlerle birlikte
birleşik bir mücadele hattı örmeye çalışmaktadır. Umudu çoğaltmaya dün olduğu
gibi bugünde çok kararlı olduğunu göstererek, tüm baskı, sindirme, sahte ve
yandaş sendikalarla önünün kesilmeye çalışılması ve gözaltlılara rağmen
örgütlenme programına tüm Türkiye’de start verdi. Kamu emekçilerinin sözleşmeli kölelere dönüştürülmeye çalışıldığı, 657
nin tasfiyesi ve personel rejim yasası gibi milyonların hayatını etkileyecek
emek düşmanı ciddi saldırıların günlerde
tüm emekçilerin palandığı bu mücadele dinamiği olan KESK’in ekmeğimize
göz koyanlara karşı sesimizi yükselttiğimiz, ülke
genelinde başlattığımız örgütlenme kampanyasının birinci günüde operasyonun yapılarak önü kesilmeye
çalışılarak göz dağı verilmeye çalışılmıştır.
Dün olduğu gibi bugünde KESK AKP’nin kendinden
önceki tüm iktidarlar gibi dünya emperyalistlerine taşeronluk yaparak
emeğimizi, geleceğimizi ve yarattığımız
tüm değerleri sermaye ye peşkeş edilmesine sesiz kalmayacaktı ve yine öyle
yaptı..Yağma yok KESK var!Bugün bizlerle işte burada buluşuldu.
Sadece kamu emekçilerinin değil kamu
hizmetlerinden yararlanan tüm kesimlerin yaşamını doğrudan etkileyecek
gelişmelerin yaşandığı bir dönemde emekçilerin
umudu ve ülkemizin aydınlık yarınlarının yaratılmasında emeği olan
KESK’in bir kez daha geleceğimize, iş
güvencemize sahip çıkarak mücadelesine devam etmektedir.Üyelerinden aldığı
mücadele ruhuyla umudu çoğaltmak için kendi rüzgarını yaratarak demokratik ,
özgür ve insanca bir yaşam için yoğun bir mücadele programı yürütmek için bugün
Türkiye’nin tüm bölgelerinde çalışma yürüten KESK heyetine tüm emek ve
demokrasi mücadelesi yürüten dostların sıcaklığıyla hoş geldiniz diyorum.
Sizlerinde bildiği gibi son günlerde gündem başlıkları arasında sık
sık Kamu Personel Sisteminin değiştirilmesi konusu yer tutu gündemde tutulmaya
çalışılıyor.Biz kamu emekçilerinin gerek iş güvencesi, gerek örgütlenme
özgürlüğü gerekse insanca yaşayacak ücretler açısından kara listelere mahkum
eden egemenler ve onların iş birlikçisi iktidarlar sayesinde çıkarılan yasal düzenlemelerle ‘Kapı kulu
askeri’ bir çalışan ve kölelik şartları dayatılmak isteniyor.özellikle 6111
sayılı torba yasa ile daha da sınırlı hale getirilen iş güvencesini tamamen
ortadan kaldırmak için hazırlıklar yapıldığı
da artık bir sır olmaktan çıkmış durumda.
Hükümet herkesin
bildiği bu sırrı kamuoyu ile paylaşırken gerçekleri çarpıtma konusunda
çıraklıktan ustalığa terfi ettiğini bir kez daha gösteriyor. Bu günlerde gazete
manşetlerinden eksik olmayan “Memura müjde,
memurun verimliliği de ölçülecek”,
“Çok çalışan memur çok kazanacak”, “657 sayılı DMK tarihe karışacak”,
“Görevini iyi yapmayan memur işten çıkarılabilecek” haberleri de bu ustalığın
eseridir.
Bugün kamu personel
sisteminin değiştirilmesi ekseninde yapılan tartışmaların aslında yeni olmadığı
bilinmektedir.
Hatırlanırsa
AKP hükümeti 2003 yılında Kamu Yönetimi Kanunu, Yerel Yönetim Reformu ve Kamu
Personel Rejimi Kanunu olmak üzere 3 yasadan oluşan Kamu Yönetimi Reform
Taslağı'nı TBMM'ye sunmuş ve taslak çoğunluk oylarıyla meclisten geçmişti.
Ancak dönemin Cumhurbaşkanı Sezer yasa
taslağını veto etmişti.
Veto
edildikten sonra hükümet reform paketini bir bütün olarak yeniden gündeme
getirmek yerine parça parça hayata geçirmeye başlamıştır. Ardan geçen 10 yıl
içinde paket önemli ölçüde tamamlanmıştır.
10 yıl sonrasında bugün karşı karşıya olduğumuz
tabloyu özetlemek gerekirse:On yıl içersinde
yapılan özelleştirmelerle kamu hizmetleri alanı piyasanın ihtiyaçlarına göre
yeniden düzenlenmiştir.
Özelleştirmeler sonucu yoğun işten çıkarmalar
yaşanmış, sendikalar güçsüz hale getirilmiştir. TEKEL örneğinde yaşandığı üzere
özelleştirilen kamu işletmelerinin çalışanlarına bugünün çağdaş köleliği olan
4/c statüsü dayatılmıştır.
Özelleştirmelerle vergi kaybına uğrayan hükümet
sermayeye teşvik yağdırmaya devam ederken kamu hizmeti alanını gittikçe
daraltmıştır.
Kamu hizmeti sunanların ve bu hizmetten
yararlananların ekonomik, sosyal yaşamını, çalışma koşullarını, sendikal hak ve
özgürlüklerini alt üst eden yasal düzenlemeler, fiili uygumlalar ardı sıra
hayata geçirilmiştir.
Biz KESK olarak iş güvencesine dayalı bir istihdam
yaratılmasından, çalışanların ortak özgür örgütlenmesinden, mali, sosyal, özlük ve demokratik
haklarımızın everensel normları esas alan özgür toplu pazarlık sistemi ile
belirlenmesinden, yasakların olmadığı bir çalışma yaşamından yanayız.
Hükümet kamu
emekçilerinin ve emeklilerin refahını,
özgürlüğünü artırma konusunda samimi ise ekonomik ve sosyal hakları daraltmak
için değil genişletmek için adım atmalıdır.
Kamu emekçilerini ve
onların hak alma örgütleri sendikaları güçsüzleştiren düzenlemelerden,
Torba yasa ile 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda yapılan değişiklikler sonucu olabildiğine
sınırlandırılan iş güvencemize göz dikmekten vazgeçmelidir.
Tüm çalışanlar için
güvenceli iş, güvenceli gelecek talebimize kulaklarını tıkamamalıdır.
Kamu Personel Rejiminde
düzenlemeler yapılırken, sadece KESK’in değil 3 milyon kamu emekçisinin de
sahiplendiği temel ilkeler göz önünde bulundurulmalıdır.
Kimse bizden kamu
emekçilerinin en temel haklarını tehdit eden girişimler karşısında sesiz,
tepkisiz kalmamızı, beklemesin. Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılarak tamamen
tasfiye edilmesine karşı verilen mücadeleyi etkisiz hale getirmeyi hedefleyen
saldırılarını sürdürenler her zaman olduğu gibi karşılarında KESK’i bulacaktır.
Emeğin özgürleşmesinin
önünde engeller yaratanlara fiili meşru mücadelesiyle karşı koyanların, emek ve
demokrasi mücadelesinde bedeller ödemiş ve ödemeye devam eden bir geleneğin
mirasçıları KESK’liler olarak iş güvencemizi hiç kimse ile hiçbir platformda
müzakere etmeyeceğimizin altını bir kez daha çiziyoruz.
Bu konuda olduğu gibi
geleceğimiz ve alın terimiz için grev
dahil tüm mücadele yöntemlerini kullanmaktan geri durmayarak buradan kamuoyuna bir kez daha ilan ediyoruz.
Ülkemizin gerçek bir vergi adaleti için yıllardır mücadele veren KESK’e Bağlı sendikamız BES, iş güvencesinin
kaldırılmasına, uygulanan vergi ve ücret politikalarına karşı “İnsanca
Yaşam, Güvenceli İş Güvenli Gelecek, Vergide ve Ücrette Adalet İstiyoruz’ talebiyle 27 Şubat 2013 Çarşamba günü
tüm yurtta bir günlük iş bırakma eylemi yaparak AKP iktidarını daha önce
uyardığımız gibi bir kez daha uyaracağız.
Kesk in tüm yurtta
başlattığı bölge ziyaretleriyle gasp edilmeye çalışılan haklarımız ve talan
edilen tüm değerlerimizin kazanılması adına ülkemiz, geleceğimiz ve tüm
halkımız için bir taraf olduğumuzu duyurmaya ve kamuoyunu bilgilendirmek için
yola çıkan KESK MYK’ sına Manisa Şubeler Platformu olarak tüm üyelerimiz adına
başarılar dilemek istiyorum. Kamu emekçileri mücadelesinin ülkemizin demokratik
yarınları ve özgür geleceğine ışık tutacağına inancımla sözü KESK heyetine
bırakıyorum.
Manisa KESK Şubeler Platformu Adına
Serpil
DENİZ
SES Şb.Bşk.