KÖLELİK ÇALIŞMA DÜZENİ OLAN TAŞERON ÇALIŞMA İSTEMİYORUZ.
Yine taşeron sorunları, yine
işten atılmalar, yine zulüm yine ölümler, yine insanlık dramı. Bu sıkıntıların
altındaki temel neden de taşeron olması. Yani ölümlerin, işten atılmaların,
temel nedeni taşeronluk sistemidir.
Alın işte Zonguldak ki maden işçilerinin
ölümleri,
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp fakültesi Farabi Hastanesinde taşeron
işçisi olarak çalışan 68 temizlik, 17 güvenlik işçisi 1 ocak 2013 tarihi
itibarinde hastane zarar ediyor bahanesi ile işten atılmışlardı. Trabzon’
da işten çıkarınla hast. İşçileri ve tüm Türkiye de maaşları geç ödenen,
tazminatını alamayanlar hep iş güvencesiz kölelik şartlarında çalışmak zorunda
bırakılan taşeron işçileri. 1 Ocak 2013 tarihi itibarıyla Üniversiteniz Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi’nde “Hizmet Alımı” yoluyla çalıştırılan 85
Sağlık İşçisinin işine son verdiğinizi öğrenmiş bulunuyoruz.
Gerek yürürlükte olan
İş Yasaları ve gerekse bugüne kadar açılmış davalarda alınan ve Yargıtay
tarafından onaylanmış kararlar, bu işçilerin Üniversiteniz Asıl İşçileri olduğu yönündedir. Bu durumda işten
çıkarmalarda KTÜ Rektörlüğü yasalar
karşısında suç işlemiş anlamına gelmektedir. Başlatılmış bir hukuk
mücadelesi vardır ve bunun “İşe İade” ile Kıdem ve İhbar Tazminatı kazanımı ile sonuçlanacağı bugüne kadar
alınan karalardan bilinmektedir. Böyle bir durumda hem maddi, hem de manevi
olarak Üniversite’nin mağduriyetine neden olacağınız da aşikârdır. Böyle bir
dönemde, aileleriyle birlikte 200’ü aşan insanın sokağa atılmasının insani
yanını hatırlatmamıza gerek olmamalıdır.
Bir an önce bu
hukuki, yasal ve insani olmayan uygulamaya son verilmesi için, gerek sendika,
gerekse işten çıkarılan işçilerin temsilcileriyle görüşerek sorunun çözümüne
yönelik adım atılması yönünde mücadele edeceğimizin bilinmesi gerekir. Aksi
takdirde yasalara karşı suç teşkil eden fiilde ısrar eden tüm idarelerin
hakkında suç duyurusundan, hakkınızda dava açılamasına kadar; işe geri dönme,
yasal hakların geri alınması ve Taşeron çalışanların Asıl İşçi durumuna
getirilmesi, kadrolu-güvenceli çalışma için mücadelemizin süreceğinin bilinmesini
isteriz.
Güvencesiz çalıştırmanın,
güvencesiz işe gitmenin, meşrulaştırılmaya çalışıldığı bir dönemde, hep aynı
sıkıntılar yaşanacaktır. Çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığının verilerine
göre 2001-2011 arasında Ülkemiz işine gidip evine dönemeyen 12.418 kişinin
ölümüne tanık oldu. Türkiye ölümlü iş
kazalarında Avrupa birincisi ve dünya 3. olurken,güvencesiz çalışmanın
sonuçlarını da yaşayarak görüyoruz. İş güvencesizlik, taşeron çalışma devlet
eliyle pompalanırken bizlerin payına da son yıllarda%40 artan ölümler
düşmektedir. Artan nüfus ve iş gücüne rağmen merdiven alt işletmeler ve
taşeronluk aynı zamana O zaman şunu bir da örgütsüzlük ve sendikasızlık olarak
karşımıza çıkmaktadır.Bu açıdan da Dünya ülkeleri arasında son sıraları almakta
ve İLO ’nun kara listesine girmekteyiz.Bir kez daha gündeme getirmek gerekiyor .Teknolojinin
gelişmesiyle ve Göktürk-2 yi uzaya göndermekle övünen bu çağda kölelik çalışma şartlarıyla insanları
örgütsüz, iş güvencesiz, kanını iliğini sömüren iş şartlarını dayatan bu
zihniyet insanlık tarihine kara puntolarla geçecektir.ş kolumuzda 12 bine varan
taşeron çalışma ile sağlığımız, insanlığımız sürekli yara almaktadır.Sağlık bir
ekip işidir ve güvenceli ve Kamu eliyle herkese eşit, ulaşılabilir ve ücretsiz
verilmelidir.O yüzden diyoruz ki taşeron çalışma düzeni sağlığa zararlıdır.
Tabii ki sağlığa
zararlıdır. Tabi ki ölümlerin esas kaynağıdır, tabii ki zulmün, gözyaşının,
cinnetin, esas kaynağıdır. Bu kaynağı kurutmak için ne bekliyorsunuz.
Maaşlarını dahi alamayan,
zam sezonu gelince taşeron işçileriyle dalga geçer gibi,günde bir simit parası
zam veriyorsanız eğer bu zulme ve ölümlerin ortağısınız. Bu ölümlerden sorumlu
olan AKP hükümetinin başbakanının Taşeron çalışma sonucu ölen Maden işçilerine kaderinde bu vardı dememiş miydi?. Hayır bu
kader değil eğemenlerin iş birliği yaptığı hükümetlerin bitmez tükenmez kar hırsınızdır.
Kimse bizden işçilerin taşeron çalışmasından, bunun sonucu olan ölümlere kader
dememiz beklenmesin.
663 Sayılı KHK’ nın yürürlüğe girdiği 2 Kasım
2011 günü de açıkça söylemiştik sağlıkta kıyımların olacağını, çünkü kanunun
özü hastanelerimizin işletme, hasta olan bizlerinde müşteri olması üzerine
kurulmuştu, vergilerimizle yapılan hastanelerimiz kar zarar dengesini
hesaplayan kuruluşlara çevrilmiştir. Bunlar halkın sağlığını ticari bir
mantıkla bozarken bizleri de kölelik şartları olan taşeron çalışmaya mahkûm
etmeyi amaçlamaktadır.
Biz bu duruma
karşı geliyor ve takipçisi olacağımızı haykırıyoruz.
ÇÜNKÜ Hastanelerde, madenlerde tersanelerde artık taşeron
ölümü istemiyoruz.
ÇÜNKÜ Bir simit parası zam vererek dalga geçenlerin bu
zulme ortak oldukların biliyoruz;
ÇÜNKÜ EVİNE EKMEK PARASI GÖTÜRENLERİN güvencesiz bir
şekilde ölüme gitmelerini istemiyoruz.
Çünkü Güvencesiz çalışan taşeronun istedikleri zaman kapı
önüne koyulmasını istemiyoruz ve karşı çıkıyoruz.
Onun için bu kara tablonun aydınlatılması yolunda
takipçisi olduğumuzu ve olacağımızı bir kez daha haykırıyoruz.
GÜVENCELİ İŞ GÜVENCELİ GELECEK İSTİYORUZ. BASKININ VE
ZULMUN OLMAMASINI; BÜTÜN HAKLARIMIZA SAHİP ÇIKMAK VE KORUMAK İÇİN; ÖLÜMLERE
MEYDAN VERMEMEK İÇİN YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELE DİYORUZ.
Ve iş kolumuzdaki tüm çalışanları ekip ruhuna
olan inancımızla iş güvenceli çalışmamız için birleşik mücadeleye davet
ediyoruz. Taşeron sorunlarıyla ilgili ilimizde 15’de MEDH ’de, 21 de RUH Sağlığı
ve Hastalıkları Hastanesin de,24 de MDH de olmak üzere basın açıklaması
yapacağımız duyurup, tüm sağlık emekçilerini ve taşeron çalışanları sağlık
işçisi olarak kadrolu olma mücadelesi için SES ‘e davet ediyoruz.
SES
MANİSA ŞUBE YÖNETİMİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder