AKP hükümetinin TBMM’ne gönderdiği 2013
bütçesi nin görüşüldüğü bu günler biz
emekçileri çok yakından ilgilendirmektedir. Sorunlu olan bu bütçede AKP, halkın talep ve ihtiyaçlarına
cevap vermekten uzak bir bütçe politikası uygulamaktadır. Bu bütçe adeta 18.
yüzyıl kralları, din adamalarını ve askerlerini vergiden muaf tutan zihniyete
sahiptir. 21. yüzyılda tanıklık yaptığımız ve mağduru olduğumuz bütçe
politikası da 18.yüzyıl krallarının vergi ve bütçe zihniyetine benzemekte olup,
AKP hükümeti tarafından topluma dayatılmaktadır. Bütçenin ilk göze çarpan yanı özellikle toplumu dindarlaştırma amaçlı ve “biat” neslinin yaratılması amacıyla
Diyanet İşleri Başkanlığı ve din bütçesi. Aynı zamanda demokratik-toplumsal
muhalefeti bastırmak, kamuoyunu devletin şiddet aygıtları yoluyla sindirmek
amacı taşıyan “savunma-güvenlik” ile “hazır ol” bütçesi bu gördüğümüz.
AKP hükümetinin vergi ve bütçe politikalarındaki adaletsizliği ve vicdansızlığının sonucu, vergi gelirlerinin yüzde 80’ini,biz çalışandan toplarken, zenginlere vergi cenneti bir Türkiye vaat etmektedir. Zenginlerin değişik uygulama ve yöntemlerle gelir vergisinde yüzde 80 civarında muaf olduğu bir ülkede, tüm zenginliğin yüzde 80’ini elinde bulunduran yüzde 20’lik kesim, adaletsiz ve vicdansız şekilde sadece yüzde 20 vergi ödüyor. Halk olarak bizler ise merkezi bütçenin yüzde 80’ini karşılayan ve bu bütçenin de en mağdur kesimini oluşturmaktadır.
2013 BÜTÇESİ SOSYAL VE ADALETLİ DEĞİLDİR
Adaletsizlik ve vicdansızlık sadece vergi toplamada değil, bütçenin dağılımında da kendisini göstermektedir. Sosyal ve demokratik devletlerin asli görevi, sosyal ve kamu hizmetlerini halkına eşit, ücretsiz, nitelikli ve ulaşılabilir şekilde sunmak iken, AKP hükümeti vergilerimizi kamu hizmetlerine aktarmak yerine, özel sektöre ve yandaşlarına aktarmayı hedefleyen bütçe yapmayı hedeflemiştir. Paran kadar sağlık ve paran kadar eğitim hizmeti ile doğuştan kazanılmış olan bu hakları ve hizmeti, paralı hale getirmiştir. Buna karşılık olarak da, asla bir devletin görevleri arasında sayılmayacak “kamucu din hizmeti”, ücretsiz olarak sunularak, teokratik bir devlet eksenine oturmak bir AKP “başarısı” olarak sunulmuştur. Sağlık hizmetlerinde iyileşmenin aksine, katkı payıyla sağlık hizmeti paralı hale getirilirken, devletin vicdanına sokulacak resmi devlet dini için, devlet katkı payı olarak, Diyanetin bütçesi, bir bakanlık bütçesi kadar artırıldı. AKP yoksulların yükünü kaldırmak yerine, zenginlerin daha çok kazanmasını teşvik eden bu bütçe politikası yapmaktadır.
2013 BÜTÇESİ DİNDAR NESİL YARATMAK İSTİYOR
Emekçilerin hak arama bilincini köreltmek, itaatkâr kılmak için devlet dini yaratılarak güçlendirilen Diyanetle AKP, din okulları ve din eğitimleri üzerinden toplumu teslim almak istiyor. Bunun için de Diyanet İşleri Başkanlığına ve Milli Eğitim Bakanlığının din eğitimi ve din eğitim kurumlarına (İlahiyat fakülteleri, imam hatipler, Kuran kursları) devasa bütçe ayırıyor. Devletin 130 bin imamlı ile dev bir bütçeye ve kadroya sahip olan kurumu Diyanet İşleri Başkanlığı kurumudur. Diyanet, 2012 yılında 3 milyar 891 milyon liralık bütçeye sahipken, 2013 yılı bütçesinden kendisine 4 milyar 604 milyon lira ayrıldı. Din bütçesindeki yüzde 18.3’lük artışı, emekçilerinin maaşlarına yansıtmayan devlet, çalışanlara yüzde 4’lük zammı reva gören bir zihniyet bütçedir. Diyanet'in bütçesi sağlık, kültür, eğitim ve bilimden daha önemli görülmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı, 2013 bütçesindeki paya bakılırsa, 11 bakanlık bütçesini arkasına aldı.
MEZHEPÇİ DİN BÜTÇESİ HUKUKA AYKIRI VE AYRIMCILIKTIR
Diyanet İşleri Başkanlığı'na 2013 yılı için ayrılan ödenek bunun kanıtıdır. 90 bin camiye ve 130 bin imamı ve din görevlisi bürokratı finanse eden bu çarpık ve ayrımcı laiklik uygulamasını bilmeyen yok. Kamuoyunun ezberlediği ve fakat demokratik kamuoyunun etkisiz kaldığı bir uygulama olarak giderek güçlenen ve laiklik karşıtı bir kambur halini koruyor.
2013 yılı Diyanet bütçesi 4 milyar 604 milyon TL’dir. Anayasanın eşitlik ilkesi gereği, nüfusun en az dörtte birini oluşturan Aleviler için Aleviler 2013 bütçesinden 1 milyar 151 milyon TL ayrılması gerekir. Bu bütçe aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarımız olan Gayri Müslimlere de nüfusları oranında bütçeden pay ayırmalıdır. Örneğin Gayri Müslim vatandaşlarımızın Lozan Antlaşması’ndan kazanılmış “bütçeden pay verilmesi” hakkı bile ihlal edilmektedir.
BÜTÇE KANUNUYLA DİN FİNANSMANI HUKUKA AYKIRIDIR
Türkiye hukuksal ilkesizlikle 21. yüzyıla yolculuk yapamaz. Anayasanın 73. maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır” hükmüne yer verilmiştir. Anayasanın 73 maddesi, kendisinden üstün bir norm olan 2. Maddesindeki “İnsan Haklarına Saygılı, Laik, Demokratik, Sosyal, Hukuk Devleti” ilkesi doğrultusunda yorumlandığında; devletin kamu gideri olarak vatandaşlarından aldığı vergiyi vatandaşlarına hizmet için adaletli şekilde harcaması gerektiği, alınan vergiyi kamu gideri altında ülkedeki belli bir mezhebe (Hanefi) mensup vatandaşlara hizmet için tahsis edilmesinin ve diğer inançlara (Alevilik, Hıristiyanlık, Musevilik, Ezidilik,.) hizmet için herhangi bir şekilde vergiden bütçe tahsis edilmemesinin hukuka aykırı olduğu anlamına gelir.
AKP hükümetinin vergi ve bütçe politikalarındaki adaletsizliği ve vicdansızlığının sonucu, vergi gelirlerinin yüzde 80’ini,biz çalışandan toplarken, zenginlere vergi cenneti bir Türkiye vaat etmektedir. Zenginlerin değişik uygulama ve yöntemlerle gelir vergisinde yüzde 80 civarında muaf olduğu bir ülkede, tüm zenginliğin yüzde 80’ini elinde bulunduran yüzde 20’lik kesim, adaletsiz ve vicdansız şekilde sadece yüzde 20 vergi ödüyor. Halk olarak bizler ise merkezi bütçenin yüzde 80’ini karşılayan ve bu bütçenin de en mağdur kesimini oluşturmaktadır.
2013 BÜTÇESİ SOSYAL VE ADALETLİ DEĞİLDİR
Adaletsizlik ve vicdansızlık sadece vergi toplamada değil, bütçenin dağılımında da kendisini göstermektedir. Sosyal ve demokratik devletlerin asli görevi, sosyal ve kamu hizmetlerini halkına eşit, ücretsiz, nitelikli ve ulaşılabilir şekilde sunmak iken, AKP hükümeti vergilerimizi kamu hizmetlerine aktarmak yerine, özel sektöre ve yandaşlarına aktarmayı hedefleyen bütçe yapmayı hedeflemiştir. Paran kadar sağlık ve paran kadar eğitim hizmeti ile doğuştan kazanılmış olan bu hakları ve hizmeti, paralı hale getirmiştir. Buna karşılık olarak da, asla bir devletin görevleri arasında sayılmayacak “kamucu din hizmeti”, ücretsiz olarak sunularak, teokratik bir devlet eksenine oturmak bir AKP “başarısı” olarak sunulmuştur. Sağlık hizmetlerinde iyileşmenin aksine, katkı payıyla sağlık hizmeti paralı hale getirilirken, devletin vicdanına sokulacak resmi devlet dini için, devlet katkı payı olarak, Diyanetin bütçesi, bir bakanlık bütçesi kadar artırıldı. AKP yoksulların yükünü kaldırmak yerine, zenginlerin daha çok kazanmasını teşvik eden bu bütçe politikası yapmaktadır.
2013 BÜTÇESİ DİNDAR NESİL YARATMAK İSTİYOR
Emekçilerin hak arama bilincini köreltmek, itaatkâr kılmak için devlet dini yaratılarak güçlendirilen Diyanetle AKP, din okulları ve din eğitimleri üzerinden toplumu teslim almak istiyor. Bunun için de Diyanet İşleri Başkanlığına ve Milli Eğitim Bakanlığının din eğitimi ve din eğitim kurumlarına (İlahiyat fakülteleri, imam hatipler, Kuran kursları) devasa bütçe ayırıyor. Devletin 130 bin imamlı ile dev bir bütçeye ve kadroya sahip olan kurumu Diyanet İşleri Başkanlığı kurumudur. Diyanet, 2012 yılında 3 milyar 891 milyon liralık bütçeye sahipken, 2013 yılı bütçesinden kendisine 4 milyar 604 milyon lira ayrıldı. Din bütçesindeki yüzde 18.3’lük artışı, emekçilerinin maaşlarına yansıtmayan devlet, çalışanlara yüzde 4’lük zammı reva gören bir zihniyet bütçedir. Diyanet'in bütçesi sağlık, kültür, eğitim ve bilimden daha önemli görülmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı, 2013 bütçesindeki paya bakılırsa, 11 bakanlık bütçesini arkasına aldı.
MEZHEPÇİ DİN BÜTÇESİ HUKUKA AYKIRI VE AYRIMCILIKTIR
Diyanet İşleri Başkanlığı'na 2013 yılı için ayrılan ödenek bunun kanıtıdır. 90 bin camiye ve 130 bin imamı ve din görevlisi bürokratı finanse eden bu çarpık ve ayrımcı laiklik uygulamasını bilmeyen yok. Kamuoyunun ezberlediği ve fakat demokratik kamuoyunun etkisiz kaldığı bir uygulama olarak giderek güçlenen ve laiklik karşıtı bir kambur halini koruyor.
2013 yılı Diyanet bütçesi 4 milyar 604 milyon TL’dir. Anayasanın eşitlik ilkesi gereği, nüfusun en az dörtte birini oluşturan Aleviler için Aleviler 2013 bütçesinden 1 milyar 151 milyon TL ayrılması gerekir. Bu bütçe aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarımız olan Gayri Müslimlere de nüfusları oranında bütçeden pay ayırmalıdır. Örneğin Gayri Müslim vatandaşlarımızın Lozan Antlaşması’ndan kazanılmış “bütçeden pay verilmesi” hakkı bile ihlal edilmektedir.
BÜTÇE KANUNUYLA DİN FİNANSMANI HUKUKA AYKIRIDIR
Türkiye hukuksal ilkesizlikle 21. yüzyıla yolculuk yapamaz. Anayasanın 73. maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır” hükmüne yer verilmiştir. Anayasanın 73 maddesi, kendisinden üstün bir norm olan 2. Maddesindeki “İnsan Haklarına Saygılı, Laik, Demokratik, Sosyal, Hukuk Devleti” ilkesi doğrultusunda yorumlandığında; devletin kamu gideri olarak vatandaşlarından aldığı vergiyi vatandaşlarına hizmet için adaletli şekilde harcaması gerektiği, alınan vergiyi kamu gideri altında ülkedeki belli bir mezhebe (Hanefi) mensup vatandaşlara hizmet için tahsis edilmesinin ve diğer inançlara (Alevilik, Hıristiyanlık, Musevilik, Ezidilik,.) hizmet için herhangi bir şekilde vergiden bütçe tahsis edilmemesinin hukuka aykırı olduğu anlamına gelir.
Geleneksel militarist tutumu
sürdüren AKP, tek kutuplu dünyanın yeni ihtiyaçlarına uygun olarak militarist
ekseni güçlendirecek savunma bütçesini giderek artırmaktadır.AKP
Hükümeti,Türkiye’ nin komşularıyla’0 sorun’hedefinden ‘sıfır komşu’hedefine ulaşınca ,’ içerde dışarıda savaş ve
şiddet politikalarını tırmandırarak biz emekçilerden esirgenen paralar güvenlik
harcamalarını, silaha, gaza harcanmaktadır.
Bu nedenle AKP hükümeti
2013yılı bütçesinde en fazla ödeneği, 45 milyar 297 milyon olarak savunma ve
güvenlik için ayırarak, aslında 2013 yılının barışçıl ortamın
yaratılmasına uzak olduğunu ve
demokratik muhalefete gözdağı veren bir güvenlik bütçesinin de işaretini vermektedir.
Savunma bütçesindeki bu rekor
artışın sebebi tabii ki sadece emekçilere, öğrencilere ve toplumsal muhalefet kesimlerine karşı kullanılan ‘fonksiyonel demir coplar’ ve ‘sağlığı zararsız organik biber
gazı’ harcanan para değil. AKP hükümetinin silaha ve silah kullanana yatırım politikası ile eğitim, sağlık,bilim,
kültür gibi alanlarda gelişim sağlanamaz.45 milyar civarında ki savunma ve güvenlik bütçesiyle yapılacak
kısıtlamalar yoksulluk, eğitim bölgesel adaletsizlikler doğuracağı gibi
ülkemizin geleceğinin kararması sonucunu doğuracaktır.Savunma ve güvenlik endişesi
duyan bir toplumsal psikolojiyle kardeşçe ve barış içinde yaşamak zor
olacaktır. Bütçeden halka ve biz
emekçilere ayrılacak adaletli her pay
huzur ve refah düzeyini artırarak eğitimin niteliği ve ‘sağlık hakkımız’ ve yaşam niteliğimizi
yükseltecektir.
Bizler sağlık emekçileri
olarak bütçeden sağlığa ayrılacak olan 2 milyar 888 milyonu, savunmaya ayrılan
45 milyar ve diyanete ayrılan 4 milyar yanında halkın sağlığıyla alay etmek
olarak kabul etmiyoruz.Bir kamu hizmeti olması gereken sağlığı bir yük olarak
görüp, üzerinde ki sorumluluğu atarak, tamamen özelleştirerek ‘paran kadar sağlığı’ savunarak kirletenlerin sağlığımızla oynamasına asla izin veremeyiz.
Kamu hastane birlikleri
kurularak birer işletmeye dönüştürülerek ‘CEO’ ların atandığı bu günlerde
savaşa, değil emekçiye, sağlığa ve
eğitime bütçe diyoruz. 13.11.2012
SES MANİSA ŞUBE YÖNETİMİ .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder