BASINA
VE KAMUOYUNA
Bilimsel ağız ve diş sağlığı eğitiminin 22 Kasım
1908 tarihinde başlaması nedeniyle bu tarih;
her yıl 22 Kasım`ı da içine alan hafta “Toplum Ağız Diş Sağlığı
Haftası” adı altında
kutlanmaktadır,
Ülkemizde ağız ve diş sağlığı en önemli halk
sağlığı sorunları içinde yer almasına rağmen; gelir getirici bir kurum olarak
değerlendirilmiş ve kamu hastaneler birliğine dahil edilmiştir.Bu alanda ciddi
ve köklü çözümlere gidilmemiş sağlıkta dönüşüm programına kurban verilmiştir.
Hastaların sadece insan oldukları için hak
ettikleri nitelikli sağlık hizmetine
ulaşmasının yolu ise genelde sağlık
çalışanlarının, özelde ağız diş sağlığı çalışanlarının çalışma koşullarının
insani olmasından geçmektedir
Sağlıkta dönüşüm programı; pratikte hastaları sağlık
çalışanlarına karşı kışkırtan,hekim ve çalışanlar üzerinde bürokratik denetim
ve disiplin aracına dönüştüren bir uygulama olmuştur.
Ağız ve diş sağlığı çalışanlarına , güvenli
ve sağlıklı çalışma koşullarının sağlanması, mesleki özerkliğin güvence altına
alınması, emekliliğe yansıyacak adil bir ücret ödenmesi, yeterli tıp ve
uzmanlık eğitimi ile sürekli mesleki gelişim olanaklarının verilmesi, nitelikli
sağlık hizmetinin zorunlu unsurlarıdır.
2002 yılından
itibaren yapılan düzenlemelerin, sağlık hizmeti sunumunda sağlık
çalışanlarının, işverenlerin, idari ve siyasi otoritenin etkilerine
daha açık hale gelmelerine zemin hazırladığı çok açıktır.
Hekim ve sağlık çalışanlarının, düşük
ücretlerle uzun saatler çalıştırılmalarına yönelik
sistemli düzenleme değişiklikleri,,ekip çalışmasını ve güven duygusunu parçalamıştır.
Sağlık Uygulama Tebliğleri ve ücretlendirme
yöntemleri ağız ve diş sağlığı çalışanlarının, klinik
karar verme özgürlüğünü ciddi bir biçimde zedelemekte ve etik sorunlara
yol açmaktadır. Bu durum hastalara verilen sağlık hizmetinin niteliğinin
olumsuz etkilenmesini ve yer yer sağlık hak ihlallerinin yaşanmasını
kaçınılmaz hale getirmiştir.
Sağlık hizmeti sırasında ortaya çıkan
zararların karşılanmasında kabul edilen bireye odaklı özel sigortacılık yöntemi nedeniyle
hekimlerin tıbbi hataların bilinir olmasının
ve hata nedenlerinin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmaların önüne
geçilmekte, çekinik tıp uygulamaları
sonucu sağlık harcamalarının artışına
açıkça zemin hazırlanmaktadır. Böylece hastaların sağlık ve yaşam
hakkına yönelik olumsuz bir sağlık hizmet modeli oluşturulmuştur.
Sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesi sonucu
sağlık hizmet sunumu ilişkisinde hastaların tüketiciye dönüştürülmesi
süreci aynı zamanda hekimlere ve diğer sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin
artışında önemli bir etken olarak değerlendirilmelidir
Hekim ve sağlık çalışanlarına, güvenli ve
sağlıklı çalışma koşullarının sağlanması, mesleki özerkliğin güvence
altına alınması, emekliliğe yansıyacak adil bir ücret ödenmesi, yeterli
tıp ve uzmanlık eğitimi ile sürekli mesleki gelişim olanaklarının verilmesi,
nitelikli sağlık hizmetinin zorunlu unsurlarıdır. Bu unsurları içermeyen
düzenlemeler ağız ve diş sağlığı çalışanları ve hastalar zaman zaman
birbirlerine de zarar veren mağdurlara dönüştürmektedir
Bir tür hizmet başı ödeme modeli olan performansa dayalı
ücretlendirme, hasta sayısının artması sayesinde hekimlerin gelirlerine pozitif
bir katkı sunmuş olsa da, tercih edilen
bu politika hekimlerin daha yoğun çalışma ve tükenmesini de beraberinde
getirmiştir.
Ağız ve diş
sağlığı çalışanlarının yoğun çalışma şartlarında izin alamamasına, tükenmişlik
sendromu ve meslek hastalıklarına yakalanma risklerini her gün artırmaktadır. Sağlık alanın her
biriminde artan şiddet olayları ağız ve diş çalışanlarının da en önemli
sorunları arasındadır.
ŞİDDET;ADSM
YOĞUN HASTA POTANSİYELİ HASTA HAKLARI KURULLARI SAĞLIK SİSTEMİNİN
AKSAKLIKLARI PERFORMANS SİSTEMİ TÜKENMİŞLİK SENDROMU SİYASİLERİN SÖYLEMLERİ MEDYA MALPRAKTİS TAMGÜN
VE
Siyasetçilerin ve medyanın
kamuoyunda hekim ve sağlık
çalışanlarına karşı kışkırtıcı
söylemleri, yayınları, hekim ve sağlık çalışanlarını,halka hedef olarak
göstermek, halkın gözünde hekim ve sağlık çalışanlarını gözden düşürmesi,
şiddete neden olmaktadır.
İngiltere’de görev yapan hekimlerin çoğu, sağlık
çalışanlarına yönelen şiddet eylemleri konusunda siyasi otoritenin “sıfır
tolerans” gösterdiğini ifade etmektedirler
Oysa Türkiye’de hekimler, İngiltere’deki hekimlerin
aksine, ülke yöneticilerinin ve siyasilerin izledikleri politikaların toplumda
şiddeti körüklediğini düşünmekte ve daha önemlisi bu alanda bir otorite ve
hukuk boşluğunun olduğuna inanmaktadırlar.
Sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesi sonucu
sağlık hizmet sunumu ilişkisinde hastaların tüketiciye dönüştürülmesi
süreci aynı zamanda hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin
artışında önemli bir etkendir.
Öte yandan “performans” sisteminin kışkırtmasıyla
gereksiz yere artan hasta ve iş yükünün en önemli sonucu sağlık çalışanlarında
yaşanan “tükenme” dir. Halsizlik, yorgunluk, güçsüzlük, takatsizlik, özgüven
ve coşkunun azalması/yitimi ile karakterize “duygusal tükenme”; hizmet sunduğu
kişilere karşı olumsuz davranışlarla karakterize “duyarsızlaşma” ve iş gereği
karşılaşılan insanlarla ilişkilerdeki yetersizlik duygusunda artış ile
karakterize “bireysel becerilerde azalma” tükenmişliğin yapısını
oluşturmaktadır.
Halen sürdürülen sağlık sistemi Hekimler /
sağlık çalışanlarını tükenmeye sürüklemektedir. Bu tükenişin nedeni sadece iş
yükünün fazlalığı ve çalışılan mekanın sorunları’nın yanı sıra; Aksine,
esnekleşen ve uzayan çalışma koşullarının ve işin anlamının “hasta yararı” ve
“iyilik” olmaktan çıkıp “para kazanmak” olarak dönüşmesi de tükenmeye neden
olmaktadır.
ACİL ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLARIMIZ.
Sağlık hizmetleri ekip anlayışı ile
yürütülmelidir.
Tüm çalışanlar tek statüde ve iş güvenceli
çalıştırılmalı, ücret ve döner sermaye adaletsizliğine son verilmelidir.
İdari kadrolara atanmada liyakate uygunluk
aranmalıdır.
Personel eksikliği kadrolu personel
alımıyla giderilmeli, çalışma ortamları iyileştirilmeli.
Temel ücretler yükseltilmeli,(ek ödemeler
emekliliğe yansıtılmalıdır.)
ADSM ler özellikli birimler statüsüne
alınarak döner sermayede riskli birimler oranlarından yararlandırılmalıdır.
Hizmet verilen tüm birimlerin fiziki
koşulları uygun hale getirilmelidir. Özellikle diş protez
laboratuarındaki düzenlemeler acilen yapılmalıdır.
Koruyucu diş hekimliği hizmetleri için
ayrı birimler oluşturulmalıdır
Kullanılan sarf malzemelerin alımında
tabip ve teknisyenlerin görüşü alınmalıdır. Ucuz değil kaliteli malzeme
alınması sağlanmalıdır.
İş sağlığı ve iş güvenliğine özel önem
verilmeli, meslek hastalıkları tanımlanmalıdır.
Çalışan başına düşen hasta yükü azaltılmalı, çalışma
saatleri çalışan hakları ve mutluluğu dikkate alınarak düzenlenmeli,
çalışma ortamını bozan fiziki mekan sorunları giderilmeli, tüm çalışanlara
kurumsal destekler (kreş, servis, yemek, dinlenme, eğlenme, sosyo-kültürel
gelişim, vs) ücretsiz sunulmalı ve çalışanların mesleki etik ilkelerine ters düşmeyecek gelir/ücret
politikaları hayata geçirilmelidir.
Hastanın müşteri, hekimin ve çalışanların tüccara
dönüştüğü bu karanlık sağlık sistemine daha fazla kurban vermemek için hep
birlikte mücadele etmeliyiz.
KURTULUŞ YOK TEK BAŞIN YA HEP BERABER YA HİÇ BİRİMİZ.
Yaşasın sesimiz
Yaşasın örgütlü mücadelemiz.
SES MANİSA YÖNETİM KURULU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder