30 Ocak 2008 Çarşamba

SES: ONURLU GELECEK UMUDUNUN ADI.







Bazı kavşak noktaları vardır, durup sağa sola bakmanız gerekir. Yolun uygunluğu, gideceğiniz yön ve bir sonraki durakla ilgili önemli kararlar almanız gerekir. Bu bir bakıma soluklanmak ve yeni bir solukla tekrar yola çıkmak içinde bir fırsattır aynı zamanda. Kavşak noktalarını iyi değerlendirir ve nefesinizi uygun şekilde alırsanız en azından bir sonraki kavşağa ulaşacak gücü kendinizde bulabilirsiniz. Eğer bir sonraki kavşağa ulaşmanın yanında birde güçlenmekse amacınız sadece iyi nefes almanız yetmez. Birde birikim yapmalısınız. BİRİKTİRMELİSİNİZ.
İnsanlık tarihi oldukça uzun bir tarihtir ve bu uzun tarih boyunca sadece doğru kararlar alan, doğru stratejiler geliştiren ve mutlaka doğru davranış sergileyen örgütler, yapılar ayakta kalabilmişlerdir. Doğru davrandıkları oranda da iyi anılmışlardır.
26 Ocak 2008 Cumartesi günü Öğretmenevi konferans salonunda SES Manisa Şube 3. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdik. Sendikamız açısından, yazının giriş kısmında belirtmeye çalıştığım, kavşak noktalarından biriydi bu gün.
Sendikamızın olduğu kadar, Manisa’da sağlık hizmeti üreten ve her geçen gün hak kaybına uğrayanlarında kavşak noktalarından biriydi bu gün. Sağlık çalışanlarının yanında Manisa’da yaşayan herkesin “Herkese Eşit, Ücretsiz, Ulaşılabilir Sağlık.” İsteğinin ve umudunun da dirildiği bir gündü.
Peki, nedir SES’i bu kadar önemli kılan ve umut haline getiren?
SES üyesi olmak, SES üyesi kalmak neden bu kadar önemli?
Sorulara yanıt vermek için biraz gerilere gitmek gerek, 1990’lı yılların başlarına. Ülkemizde “Kamu çalışanları sendika kuramaz” denen yıllara. Ve bu sözü söyleyenlerin sonradan sendika başkanı olacaklarını düşünemediğimiz yıllar. O yıllarda sağlık alanı da diğer işkolları gibi hareketli idi.
Kamu çalışanları sendikalaşma hareketinin heyecanını duyan sağlık emekçileri sendikalaşmaya başladı. İlk Sağlık Sen kuruldu ardından Tüm Sağlık Sen ve Genel Sağlık İş birde sosyal hizmetlerde kurulan Sosyal Hizmet Sen. Etimi sağlık ve sosyal hizmet işkolunda kurulmuş dört sendika. (Daha o yıllarda parti genel merkezlerinde sendika kurmak modası yok. Henüz taban inisiyatifi ile sadece hak arama isteği ile kuruluyor sendikalar.)
Bu dört sendika dünyada eşine az rastlanır bir şey yaptılar 1996 yılında birleştiler SES oldular. Umutsuzun umudu, güçsüzün gücü olma yolunda ilerlediler.
Sonrası malum hikaye o hükümet bir sendika, bu hükümet bir sendika kurunca sendika sayısı çoğaldı ama umudu çoğaltan tek SES vardı hala var hala dimdik ayakta.
İşte hiçbir partinin genel merkezinde kurulmadığı için, birleştirici olduğu için, parasız sağlığı savunduğu için önemlidir ve umut olmaya devam ediyor.
26 Ocak 2008 Cumartesi günü Manisa Öğretmenevi Konferans salonunda SES yukarda yazdığım “beyaz” geçmişi ile geleceğe de umut olacağını bir kez daha ispatladı.
Bizler bu güne ilişkin sorumluluğumuzun farkında olarak salonda yerimizi aldık. Ve aynı heyecanın verdiği sorumluluk ile tartıştık, ürettik , seçimlerimizi yaptık.
O gün yanımızda olan dostlarımıza, kendimize ve çocuklarımıza onurlu bir gelecek sözü verdik.
Önümüzdeki üç yılda sağlıkta yaşanması muhtemel yıkımlara karşı aynı kararlılıkla karşı durma sözü verdik.
Sendikamızın bundan önce olduğu gibi bundan sonrada hükümetlerden bağımsız olacağını yineledik.
Yeni Bir Örgütlenme Kültürü Yaratmalıyız dedik ve ekledik;
Emeğine sahip çıkan, eşitlik isteyen, adalet isteyen, parasız ve kamusal sağlık hizmetini savunan, ülke yönetiminde bağımsızlığı önceleyen tüm dürüst çalışanlarla bir arada olmaya çalışacağımıza ve bu talepleri her ortamda dile getireceğimize söz verdik ve bu nedenle mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz dedik.
Bireysel kurtuluşun mümkün olmadığını, tayin ve torpille bir yere varılamayacağını, ihtiyacın birlik ve beraberlik olduğunu ve gerçek sendikacılığın hiçbir iktidardan beslenmemesi gerektiğini. Gerçek sendikacılığın tayin terfi vaat etmemesi gerektiğini. Gerçekten sendikal çalışma yapılması için, hiç kimsenin hizmetinde olmamak ve koltuk rüyası görmemek gerektiğini söyledik.
Son söz: “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz.”
Sağlıcakla…

Hiç yorum yok: