30 Aralık 2013 Pazartesi

YOLSUZLUKLARA KARŞI BASIN AÇIKLAMASI





                                                                           BASINA ve KAMUOYUNA
   On bir yıldır iktidarda bulunan AKP ve gizli ortağı Gülen Cemaati arasındaki ittifak çatırdadı; etrafa rüşvet,yolsuzluk, aşırma, yiyicilik yayıldı.Ağızlarını her açtıklarında “Allah, Peygamber, din, iman” sözleri dökülenlerin nasıl da dünya malına tamah ettikleri, nasıl da lüks ve şaşaa düşkünü oldukları, nasıl da paraya taptıkları bir bir ortaya dökülüyor.
Her iki tarafın birbiriyle ilgili iddialarını birer itiraf olarak kabul ediyoruz. Çünkü ikisinin de masum olmadığını, suç ortağı olduklarını biliyoruz. Yolsuzluk, yoksulluk, zulüm düzeninin sorumlusu olduklarını biliyoruz. Savcı polise, polis jandarmaya, HSYK başsavcıya, hükümet HSYK'ya, Fethullah Gülen Başbakana, Başbakan cemaate... Uzayıp gidiyor böyle. Hikayenin sonunu biliyoruz: sonra hepsi anlaşıp uşağa! Yani işçiye, emekçiye, yoksula, ezilene...
Bir yandan da her şeyin ters yüz oluşuna şahit oluyoruz. Bir haftada gördük, her şeyiniz kağıttanmış. Emir komuta zincirleriniz, memur amir silsileleriniz, yargınız, savcılarınız, her şeyiniz sahteymiş. Her biri birbirinden kabadayı polisleriniz rozetlerini, bakanlarınız koltuklarını bırakınca birden bire değişiverdiler. O sloganımızı hatırlarsınız; sık bakalım sık bakalım, kaskını çıkar diye başlayan... Anladınız siz onu.
Memleketin doğusu ile batısı arasında ikili hukuk düzeni var diyenler haklıydı. Ezilenle ezen arasında da ikili hukuk var diyen bizler, bilmem kaçıncı kez haklı çıktık. Her şey çözülse bile o yaman mücadele hep ortada duruyor ve bizi çağırıyor:Emekçilerin,ötekilerin,yok sayılanların yürüttüğü onurlu savaş. Ali İsmail'i ve Ethem’i Sokak ortasında vuran, arkadaşlarımızı kör eden, destan yazan polisiniz birden çete oluverdi. O çete dediğiniz polislerin bizi katlettikleri yetmezmiş gibi bizim paramızla onlara cülus bile dağıttınız. Unutmadık, asla unutmayacağız.
Biz biberi bal eyledik, meydanları dar eyledik; siz yoksulun hakkını bal eylediniz, mazlumlara dünyayı dar eylediniz. Roboski halkına yaptıklarınızı, Vanlı depremzedelere yaptıklarınızı unutmadık, unutmayacağız.
Koca bir halkın inanç yerine cümbüş evi dediniz, biber gazından zehirlenmekten kurtulmaya çalışan insanların es kaza ayakkabıyla camiye girmesine kıyameti kopardınız. Unutmadık, unutmayacağız.
Şimdi 11 yıldır AKP'nin gölgesinde, gücünde yaşayanlar çok onurlu bir davranışmış gibi istifa ediyor. Başbakanınız veya hükümetiniz kabul edebilir bayım, biz kabul etmiyoruz. Siz de zulüm trenine bindiniz mi binmediniz mi? Onun hesabını verin. Eski bir atasözüdür bilirsiniz, “Geçme namert köprüsünden ko aparsın su seni. Yatma tilki dalın gölgesinde ko yesin aslan seni!” Siz namert köprüsünden geçmek bir yana, o namert köprülerini inşa ettiniz. Ya da, “Hepiniz oradaydınız be hepiniz!” Şimdi olduğunuz yerde kalın “Halktan çaldıklarınızı yavaşça yere bırakın!”
Biz, siz tepişirken ezilen çimler değiliz. Tepişmenize sebep olan sömürü mekanizmasının karşı tarafıyız. Bu tepişmenizde her ikinizden de, hatta sırasını bekleyenlerden de hesap sormak üzere sokaklara çıkacağız, uzaktan izlemeyeceğiz. Sizin tepişmenizin mağduru değil, muhatabıyız. Bu dünyanın işini başka bir dünyaya da bırakmayacağız, size beddua da etmeyeceğiz, sizden hesap soracağız.
Ve elbet biz de sizi yargılayacağız. Hatta isterseniz sizi, “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” adını verdiğiniz yerde yargılayalım. İleri demokrasinizle yargılayalım sizi. O kadar çoksunuz ki sizi yargılamaya Çağlayan Adliyesi'ndeki küçük salonlar yetmez. Hani bizi kapısında dövdüğünüz ve içeri bile almadığınız küçük salonlar var ya onlar yetmez size. Adada spor salonu var, anca sığarsınız.Biz kimseyi sebepsiz gözaltına da almayız, kendi yargımıza da saygılıyız. Ayrıca bizde çifte standart yok, aranızda ayrım yapmayacağız. Arkanızda bir dış mihrak, iç mihrak ya da faiz lobisi aramayacağız. Kendi iradenizle yaptıklarınız yeter bize. 
 “AKP’nin Yeni Rejimi”nde emek yok, barış yok, demokrasi yok, adalet yok, özgürlük hiç yok!
AKP, bir yandan bütün toplumu kendi gerici muhafazakâr zihniyeti doğrultusunda yukarıdan aşağıya yeniden şekillendiriyor, bir yandan da pervasızca uyguladığı neoliberal politikalarla emekçilerin haklarına saldırıyor.
Emekçiler için en kötü koşullarda aşırı çalıştırma, her türlü angarya, güvencesizlik demek olan taşeronlaştırma, gerek kamuda gerekse özel sektörde alabildiğine yaygınlaştı; Türkiye Cumhuriyeti, Taşeron Cumhuriyeti’ne dönüştü.
Hükümet, Türkiye işçi sınıfının en önemli kazanımlarından olan kıdem tazminatını yok etmek için pusuya yatmış, fırsat bekliyor.
Hâlâ grev hakkı tanınmayan kamu emekçileri, yandaş “sendika”yla “toplu sözleşme” adı altında yapılan “toplu satış”la yoksulluk sınırlarının altında ücretlere mahkûm ediliyor.. Kısacası AKP’nin “Yeni Rejim”inde, "Yeni Türkiye"sinde biz emeğiyle alın teriyle geçinenler için yeni bir şey yok.
Gözü kârdan, ranttan, paradan başka bir şey görmeyen, piyasaya tapınan dinci liberal zihniyet ormanlarımızı, dağlarımızı, nehirlerimizi, kentlerimizi yağmalıyor, yaşam alanlarımızı yok ediyor.
AKP’nin on bir yıllık iktidarına, neo-liberal ekonomi politikalarına, muhafazakâr toplum mühendisliği dayatmalarına karşı İstanbul’da Taksim’de,Kadıköy’de,Ankara’da,Mersin’de,Adana’da,Eskişehir’de her türlü şiddet ve gaza rağmen halkımız sokağa çıkarak “Artık Yeter!” dedi!
Geçtiğimiz Haziran ayında İstanbul’da ağacına, parkına, yaşam tarzına sahip çıkan milyonlarca yurttaşımızın katıldığı Gezi Parkı’nda başlayan direnişin bize kattıklarıyla bugünde ortalığa yayılan bu pis kokuların sardığı ülkemizin geleceği için insanlarla yine sokaklarda ve isyanlardayız.Bizler bizi ve geleceğimizi yok edenlere karşı, bu yağma ve talana karşı en demokratik haklarını kullanıp,direnme hakkını kullanan halkına savaş hukukunu uygulayan polis şiddeti ve bu emirleri veren AKP iktidarını protesto ediyoruz.Yolsuzluk ve kirlenmişliği artık gizleyemiyorlar. Her yerden pislik kokuları yükseliyor. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz, olmayacak.Aylardır "Bu daha başlangıç" diyoruz.Önümüzdeki dönem AKP'nin hesap verme dönemi olacak.Gün, hesap sorma günüdür!Gün, eşit, özgür ve demokratik bir geleceğe dair umudu daha da büyütme günüdür!Gün, isyanı hep bir ağızdan haykırma günüdür!Gün, mücadeleyi büyütme günüdür!Eşitlik, özgürlük, demokrasi ve emekten yana yıllardır her türlü bedelli ödeyerek mücadele etme kararlılığında olan bizler,şimdi  dayanışma ruhuyla tek bir kişiyi bile dışarı bırakmadan bütün yurttaşlarımızı yan yana , omuz omuza vermeye çağırıyor ve bu dileklerimizle yeni yılınızı kutluyoruz.ARTIK YETER! Bu pisliği halk temizleyecek diyoruz.
Temiz bir toplum,demokratik ve halktan yana bir bütçe ve iş güvenceli çalışma ortamı,eğitim sağlık ve sosyal güvenliği önceleyen kamu hizmeti yaratmak için herkesi mücadeleye ve yarınlarımız için sorumluluk almaya davet ediyoruz.
                                                                                                                        SES MANİSA ŞUBE

Hiç yorum yok: