25 Eylül 2012 Salı

KESK'li TUTKLULARA ÖZGÜRLÜK

 
 

 
              BASINA VE KAMUOYU
Türkiye, her gün yeni bir gözaltı dalgasına uyanıyor. AKP kendisine muhalif her sesi, düşünceyi baskı ve gözaltı düzeniyle susturmaya çalışıyor. 
Kamu emekçilerinin sendikal hak ve özgürlükler mücadelesini kararlılıkla sürdüren Konfederasyonumuza yönelik baskılar devam ediyor. AKP hükümetinin kendisine muhalefet edenlere yönelik tahammülsüzlüğünün bir örneği de önceki günlerde Mersin’de yaşandı.
Son olarak 2005 yılında Mersin’de gerçekleştirilen 8 Mart eylemine katılan, dönemin KESK Mersin Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü- BES Şube Başkanı Gürsel (Sığınır) Şenşafak, SES Mersin Şube Başkanı Yılmaz Bozkurt ve Eğitim Sen Şube Başkanı Orhan Yıldırım’ın 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasını ihlal ettikleri gerekçesiyle on beşer ay hapis cezasına çarptırılarak cezaevine konulması konfederasyonumuzu bertaraf etme planının tüm hızıyla sürdüğünü bir kez daha gözler önüne sermiştir.

     Yine 25 Haziran 2012 Operasyonu ile Aralarında KESK Kadın Sekreterimiz Canan Çalağan’ın  ve Eğitim Sen Kadın Sekreterimiz Sakine Esen Yılmaz’ın da olduğu 25 Eylül’de 3. ayına girmiştir. Yine, Aralarında bulunduğu dokuzu tutuklu, altısı tutuksuz on beş arkadaşımızın yargılandığı davanın ilk duruşması 4 Ekim 2012 tarihinde görülecektir. İlk duruşmalarına çıkacak kadın yönetici ve üyelerimizin yanı sıra tutuklu tüm arkadaşlarımızın serbest bırakılması ve   “KESK’li Tutsaklara Özgürlük” talebiyle bu gün bir araya geldik.

       Açıkça ifade etmek gerekirse AKP bu tür siyasi operasyonlarıyla, konfederasyonumuz KESK ve bağlı sendikaların, en doğal ve meşru sendikal faaliyetlerini de her türlü aracı kullanarak engellemeye çalışmaktadır. Artık toplumun büyük bir bölümü, AKP`nin politikalarını eleştirenlerin bu tür baskı politikalarıyla karşı karşıya kaldığını çok iyi bilmektedir.  Sendika üye ve yöneticilerimiz, meşru sendikal faaliyet yürüttükleri için gözaltına alınmakta ve sendikal örgütlenme faaliyetleri kapsamında gerçekleştirilen eylem ve etkinlikler gerekçe gösterilerek tutuklanmaktadırlar. 
Yolsuzlukların, haklarımızı gasp edenlerin üzerine gitmekten imtina edenlerin, bütün faaliyetleri göz önünde olan kurumlara ve onların yöneticilerine yönelik baskıları kabul edilemez.
Soruyoruz; Sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi vermek ne zamandan beri suç oldu?
KESK’in ve bağlı sendikalarının aldığı kararlarla doğrultusunda gerçekleştirilen eylem ve etkinliklere, grevlere katılmayı “yasa dışı” gösterdiğiniz iddia NAMELERİNİZE kimin inanmasını bekliyorsunuz?
KESK’i kendi belirlediğiniz sınırlar içerisine hapsedebileceğinizi, baskılarla hizaya getirebileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. 
Unutmayınız ki; KESK, faşizme karşı demokrasi,  emperyalizme karşı bağımsızlık, savaşa karşı barış, baskılara karşı özgürlük;Irkçılığa ve şovenizme karşı emeğin birliği ve halkların kardeşliği mücadelesini kararlılıkla sürdürecek.
KESK,  “bizi ezen, bir kenara iten, emeğimizi görünmez kılan, bedenlerimizi metalaştıran bu sistemin çarklarına takılan çakıl taşı olacağız”  diyen kadınların mücadelesine soluk katmaya devam edecek.
KESK,  tüm kuşatma, bertaraf etme operasyonlarına karşı emek ve demokrasiden yana olan herkesin yüreğinde, beyninde, bilincinde kendine yer açmaya devam edecek.
Ey AKP Hükümeti, Tutuklanan arkadaşlarımızın hiçbir “yasa dışı” faaliyetle alakası olmadığını sizler de en az bizim kadar iyi biliyorsunuz. 
Sendikal haklar kapsamında yaptığımız faaliyetleri sorgulamakla asıl suçu siz işliyorsunuz. Utanç verici sorgulamalarınızla, İddia NAMELERİNİZLE arkadaşlarımızın özgürlüğünü elinden almakla asıl suçu siz işliyorsunuz.
Sözde yargı reformları ile katliam sanıklarını dışarı salarken 69 KESK yöneticisi ve üyesinin demir kapılar ardında tutmaya devam etmekle suç işliyorsunuz.
Eğer hukuka, adalete, insan haklarına zerre kadar saygınız kaldıysa arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın. Konfederasyonumuz ve sendikalarımız üzerindeki baskı ve yıldırma politikalarına son verin. Her türlü hukuk dışı ve fiili uygulamalar karşısında geçmişte olduğu gibi bugün de sesiz kalmayacağız. 
Ortak değerlerimize sahip çıkmaya devam edecek, fiili ve meşru mücadelemizi her koşulda sürdürmek için birbirimize daha fazla kenetlenecek bu oyunu bozacağız. Asla boyun eğmeyeceğiz.
KESK olarak, sendikal faaliyetlerimizin, demokratik taleplerimiz doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz eylem ve etkinliklerimizin, suç gibi gösterilmesini, arkadaşlarımızın haksız gerekçelerle gözaltına alınarak tutuklanmasını kabul etmiyoruz.KESK’li arkadaşlarımızın en demokratik haklarını kullanmak istemelerinin sonucunda gözaltına alınmasını kınıyor; derhal serbest bırakılmalarını istiyoruz.
Kadın yönetici ve üyelerimizin yargılandığı davanın ilk duruşmasının yapılacağı 4 Ekim 2012 Perşembe günü;  arkadaşlarımızla dayanışmak, değerlerimize ve mücadelemize sahip çıkmak için tüm örgütümüzle Ankara Adliyesi önünde olunacaktır.
YAŞASIN EMEK VE DEMOKRASİ MÜCADELEMİZ!
YAŞASIN SENDİKAL MÜCADELEMİZ! YAŞASIN KESK!
KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA YA HEP BERABER YA HİÇ BİRİMİZ!

REMZİ ŞİRİN
EĞİTİM SEN ŞUBE BAŞKANI
KESK MANİSA YÜRÜTME KURULU ADINA






Hiç yorum yok: