2 Eylül 2012 Pazar

MANİSA EMEK VE DEMOKRASİ PLATFORMU 1 EYLÜL BARIŞ MİTİNĞİ





EMEK VE DEMOKRASİ BİLEŞENLERİ PLATFORMU’NUN “1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ “BASIN METNİ
                                            

                                                             BASINA VE KAMUOYUNA


       Alman faşizminin Polonya‘yı işgal etmesi ile başlayan, arkasında milyonlarca ölü, milyonlarca yaralı, acı ve gözyaşı bırakan insanlık tarihinin en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşlarından biri olan İkinci Büyük Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın başladığı günü unutmamak, barış çığlığımızı en yüksek sesimizle haykırmak için, 1 Eylül Dünya Barış  Günü'nde alanlara çıktık.
         Paylaşım savaşlarının kirli tarihi bugün de ne yazık ki aynı vahşeti ile devam etmektedir. ABD emperyalizminin başını çektiği dünyanın egemenleri, enerji kaynaklarına ve yollarına hâkim olma hırslarını ve saldırganlıklarını, "özgürlük ve demokrasi" sözcüklerinin ardına gizleyerek, Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmeye devam etmektedirler.
Emperyalizmin hegemonya savaşının parçası olarak gelişen bu saldırılar Afganistan, Irak ve Libya’dan sonra bugün de Suriye üzerinden devam etmekte, etnik ve dini farklılıklar körüklenerek halklar birbirine düşman edilmekte, ülkelerin ve halkların tarihi, gelecekleri ve bir arada yaşama umutları yok edilmektedir.
         Suriye’nin kaderinin Suriye halklarının elinden alınmaya çalışıldığı bu süreçte; AKP ise, emperyalist müdahalenin taşeronluğuna soyunup Suriye için demokrasi nutukları çekmeye devam etmektedir.
         Türkiye’yi emperyalist müdahalelerin maşası değil, barışın ve kardeşliğin savunucusu ve mücadelecisi haline getirmek hepimizin görevidir. Bölgede ve dünyada barış, kardeşlik ve özgürce bir arada yaşamı savunmak için, şimdi her zamankinden daha fazla mücadeleye ihtiyaç vardır.
Daha güçlü bir barış çağrısını seslendirmek, emperyalizme karşı halkların birlikte mücadelesini büyütebilmek için, her türlü emperyalist ilişkilerin tasfiye edildiği, tam bağımsız ve özgür bir Türkiye çığlığımızı yükseltmenin şimdi tam zamanıdır.
         Otuz yılı aşkın bir süredir on binlerce insanımızın ölümüne sebep olan Kürt sorununda girilen yeni evre, kaygılarımızı her gün artırmaktadır. Ülkemizde yıllardır devam ettirilen otoriter, baskıcı, tekleştirici, anti-demokratik devlet anlayışı, bugün AKP’nin sivil otoritesi eşliğinde Kürt halkının özgürlük alanının gittikçe daralmasına neden olmaktadır.
         Kürtlerin demokratik hak taleplerini yok sayan AKP, askeri ve siyasi operasyonlarla çatışma zeminlerini güçlendirmekte, barış umutlarını her geçen gün biraz daha tüketmektedir. Barışçıl ve demokratik çözüm için somut adımların atılmaması şiddet ve ölümlerin sürmesine neden olmaktadır.                
         Ve ölümler barış umudunu tüketmekte, halkların kalbinde onarılmaz yaraları derinleştirmektedir. Bugün Kürtlere ve Alevilere karşı dayatılan baskı ve sindirme politikaları ile barışın önüne kurulan engeller, halkların arasındaki barış ve kardeşliğe kurulmuş barikatlardır.
         Bizim özlemimiz, kimliği, kültürü, dili, dini, mezhebi, görüşü ne olursa olsun, üzerinde eşit haklara sahip yurttaşlar olarak yaşayacağımız, demokratikleşmeye yönelik çözümlerin benimsendiği, eşitlikçi ve özgürlükçü bir Türkiye özlemidir.
        12 Eylül zihniyetinin pençesinde, mesnetsiz iddialarla milletvekillerini, belediye başkanlarını, parti başkanlarını, sendikacıları, gazetecileri, aydınları ve öğrencileri, kısacası kendi kurduğu rejime muhalefet eden herkesi cezaevlerine mahkûm eden AKP hükümetine sesleniyoruz:
       Şimdi diyalog ve çözüm zamanıdır. Artık sözler değil, ölümler son bulmalıdır. Şimdi bu yaraları barış çığlığına dönüştürme zamanıdır.
       Bugün gerçek bir barış iradesi, ancak nefret tohumları yerine kardeşlik duygularını pekiştirerek, ırkçı-şoven kışkırtmalara karşı anti-emperyalist dayanışmayı ve bir arada yaşam zeminlerini güçlendirerek sağlanabilecektir.
         Bu topraklarda gerçek bir barışı tesis etmek, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletinin yeniden inşası ile mümkündür. Gerici güçlerin farklı etnik ve mezheplere yönelik tehditlerini arttırmasına göz yuman, kin ve nefret siyasetini yeniden üreten, insanlık suçlarını görmezden gelen, katliamlara izin veren bir iktidar, ardında acı ve gözyaşından başka bir eser bırakamayacaktır. Unutulmamalıdır ki, toplumsal yaşamın içerisinde, halkların arasında kurulamayan barış hiçbir yerde kurulamaz.
         Bu çığlık özgürlük ve adalet isteyenlerin çığlığıdır. Artık Yeter! “Demokrasi” adı altında dayatılan baskı düzenini değil, demokratik hak ve özgürlüklerimizi istiyoruz. Artık ifade vermek değil, ifade etmek istiyoruz.      
         Bizler, “barış içinde bir dünya ve Türkiye mümkündür” diyoruz. Mücadele ruhumuzun bizlere kattığı güvenle bu inanca sahip çıkıyoruz. Artık kimsenin ölmediği, bombalardan ve silahlardan temizlenmiş bir ülke, bir dünya istiyoruz.
         Çağrımız, toplumsal hayatın tüm noktalarında ülkemizde ve Ortadoğu bölgesinde barışı mümkün kılacak, bir arada yaşam duygularını güçlendirecek somut adımların artık derhal hayata geçirilmesi sorumluluğunu üzerinde taşıyan örgütlü, örgütsüz tüm insanlaradır.
         Evet, şimdi daha güçlü bir barış çağrısını seslendirme zamanıdır. Ülkede, bölgede ve dünyada barış için, kardeşlik ve özgürce bir arada yaşamak için, şimdi her zamankinden daha fazla mücadele zamanıdır.
         1 Eylül Dünya Barış Günün’de Türkiye’de tüm savaş karşıtlarının seslerini birleştirme zamanıdır! Suriye’ye emperyalist müdahaleye ve savaş tamtamlarına hayır deme, halkların kardeşliğini yüksek sesle hep birlikte haykırma zamanıdır!
         Unutmayalım ki; bugün Türkiye için barışı istemek, ülkenin çocuklarına bir gelecek istemektir. Ülke kadınlarının acılarının, ağıtlarının son bulmasını istemektir. Ülke insanı için ekmek istemektir. İnsan onuruna yaraşır bir yaşam istemektir. Bedeli ne olursa olsun bu talepten vazgeçme, sesimizi kısmaya şansımız ve hakkımız yoktur.                                                                                                                                                                                                                                         
         Bizler “Manisa Emek Ve Demokrasi Platformu “olarak,  tüm kentlerde, alanlarda ve meydanlarda savaş karşıtları olarak birlikte mücadele ediyoruz.
Ve diyoruz ki;
”EY SAVAŞIN EFENDİLERİ!
Siz, silahları yapanlar
Siz, ölüm uçakları yapanlar
Siz, dev bombaları yapanlar
siz ,  Gömün artık  silahlarınızı!                                                                                         duvarların ardına gizlenenler
Bilmenizi isteriz ki,
Maskelerinizin ardını görüyoruz.                                                                                                
Siz, asla bir şey üretmediniz,
Yok etmek için üretmekten başka.
Dünyamızla oynarsanız
Küçük oyuncağınızmış gibi 
Durdurun bu savaşı
Yok etmeyin yaşama umudunu ve insanlığı! “   Diyoruz….                                                                                
YAŞASIN! HALKLARIN KARDEŞLİĞİ.  
SAVAŞA HAYIR, BARIŞ HEMEN ŞİMDİ!
                                                                  REMZİ ŞİRİN                                                     
MANİSA EMEK VE DEMOKRASİ PLATFORMU DÖNEM SÖZCÜSÜ                                                                                                       
(KESK-TMMOB-TTB-CHP-BDP-ÖDP-EMEP-EDP-HDK-ADD-ALEVİ KÜLTÜR DERNEĞİ-HACI BEKTAŞ VELİ ANADOLU KÜLTÜR VAKFI-YENİ KUŞAK KÖY ENSTİTÜLERİ DERNEĞİ –EMEKLİ SEN)

Hiç yorum yok: