24 Ocak 2012 Salı

AT SİZİN, SİLAH SİZİN, ŞAN SİZİN, NAMUS BELASINA DÖKTÜĞÜNÜZ KAN BİZİM...


BASINA VE KAMUOYUNA

Türkiye’de her gün giderek artan kadına yönelik şiddet olaylarının en korkunç örneklerinden biri 6 Ekim 2011 tarihinde Manisa’da yaşandı. Kadın sığınma evinden döndükten sonra kocası tarafından defalarca bıçaklanarak öldürülen Şefika Etik ‘in bir gazetede yayınlanan fotoğrafı, tiraj kaygısı güdülerek, en vahşi haliyle gözler önüne serildi. Kadını mülkiyet olarak gören anlayış, uzlaşma yolu aramada ısrarcı davrandığı için, Şefika Etik’ i eliyle katiline teslim etmiş ve ölümüne seyirci kalmıştır.
Acımasızca işlenen bu cinayetin davası bugün burada görülecek. Bizler de bu davanın takipçileri olacağız.
Günde ortalama 5 kadının öldürüldüğü ülkemizde bu oranın 2002’den 2009’a kadar yüzde 1400 oranında arttığı, 2002’de 66 olan sayının 2009’da 1300’e çıktığı gerçeğine bakarsak, katliamın aile içinde yaşandığını söyleyebiliriz. Biz kadınlar bize en yakın olan eşimiz, babamız, erkek kardeşimiz,amcamız ,dayımız tarafından şiddete maruz kalmak istemiyoruz. Artık bu vahşetin son bulmasını istiyoruz. Kadına yönelik şiddetin yasalarda caydırıcı yaptırımının olmasını istiyoruz. Kadına yapılan her türlü şiddetin, tacizin, tecavüzün, cinayetin en ağır suçlar kapsamına alınmasını ve bu suçları işleyenlerin en ağır şekilde cezalandırılmalarını istiyoruz. Kadın cinayetlerini meşrulaştıran namus -töre gibi, kavramların kaldırılmasını bunun yerine caydırıcı cezalar koyulmasını talep ediyoruz. 13 yaşındaki bir çocuğun “tecavüze rıza gösterdiğine” kanaat getiren bir mahkeme ve yerel mahkemenin kararını onayan Yargıtay gibi bir kurum dünyanın hangi demokratik ülkesinde mevcuttur?
Buradan yetkililere sesleniyoruz:
-Yaşanan bu cinayetlere ne zaman dur diyeceksiniz?
-Etkili önlemlerin alınması ve caydırıcı cezaların uygulanması için daha kaç kadının ölmesi gerekiyor.
-Kadın erkek eşitliğini fiili olarak hayata geçirdiniz mi?
-Koruma talep edebilmemiz için sapığımızla nişanlanmamız mı lazım?
-Kadın cinayetlerini sona erdirmek için hangi acil eylem planını hayata geçirdiniz?
-Siz dava sayısını azaltın diye; hayatımızı karartan tecavüzcümüzle mi evlenelim?
-Kadın örgütlerinin talepleri doğrultusunda hangi yasal düzenlemeleri yaptınız?

Başta cinsiyet ayrımcılığı olmak üzere her türlü ayrımcılığa son verecek eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir anayasa hazırlanmalıdır.
Anayasadaki “aile” tanımı, boşanmış ve çocuğu ile yaşayan kadınları kapsayacak şekilde yaniden düzenlenmelidir.
Taciz, tacavüz ve şiddet karşısında; medyanın kullandığı eril ve kışkırtıcı dil önlenmelidir. Kadın cinayetlerinde “aşk, namus, töre, nefret” kavramları ile cinayetleri “meşru” gösterme tavrı terk edilmelidir.
Şiddet tehditi altında olan kadınlara gerçek koruma sağlanmalıdır. Kadın cinayetlerini de önleyecek, kadın odaklı bir “Kadın ve Eşitlik Bakanlığı” kurulmalıdır.
Şiddete maruz kalan kadınların korunmasını sağlamak için nüfusu 50.000’i bulan her belediyede kadın sığınma evleri açılmalıdır. Bu sığınma evlerinin denetimi kadın örgütlerine ve kadın kurumlarına bırakılmalıdır.
Kadına yönelik taciz, ayrımcılık, iş sağlığı ve iş güvenliği çerçevesinde değerlendirilmeli, işveren tüm işyerinde sağlıklı bir ortamın sağlanmasında üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmelidir. Taciz v.b. sorunlara karşı ilgili işyeri güvenliği kurullarında kadınların temsili sağlanmalıdır. İşyerlerinde cinsel tacizin tanımı, erkek yönetici ve çalışanların cinsiyetçi bir yaklaşımla sergilediği her türlü söz, tutum ve davranışları da içerecek şekilde genişletilmelidir. Cinsel taciz konusu mesleki eğitimlerin bir parçası olmalı ve koruyucu tedbirler alınmalıdır. Yasal yaptırımların uygulanmasında mağdurun şikayeti yeterli olmalıdır.
Şiddete maruz kalan kadınlara yönelik her türlü yasal korunma, ücretsiz tıbbi ve psikolojik yardım sağlanmalı, yasal destek ve danışmanlık sağlayacak özel birimler kurulmalıdır. Ekonomik nedenlerden kaynaklı her türlü şiddetin önlenmesi için tedbirler alınmalı, kadına şiddet tanımı yasada kapsamı genişletilerek yer almalıdır. Kadınlara yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve cinayetlerin önlenmesi için kamusal önlemler alınmalı, bu suçları işleyenlerin cezaları ağırlaştırılmalı, “tahrik” indirimi, “iyi hal indirimi” v.b. uygulanmamalıdır.
Bizim artık beklemeye, tek bir kadın arkadaşımızı daha kaybetmeye tahammülümüz yok.
Biz kadınlar olarak yıllardır verilen emek ve demokrasi mücadelesinin kadın özgürlük mücadelesinin birbirinden ayrılamaz olduğunun bilinciyle, kadına yönelik her türlü ayrımcılığa ve şiddete karşı mücadele yürütmeye devam ediyoruz. Biliyoruz ki, kadına yönelik şiddetin kaynağı, erkek egemen zihniyet ve onun ördüğü yaşam sistemidir. Bu bakımdan, toplumlara barışı, gerçek demokrasiyi ve özgürlüğü kadının örgütlü gücü ve dayanışması getirecektir. Kadının kurtuluşu olmadan tüm dünyada tam bir kurtuluşu olmayacaktır. Kadının örgütlü gücü, emeği ve dünyayı özgürleştirecek ve dönüştürecektir.
Bugün burada verilecek olan cezanın kadınların yaşadığı şiddet ve acının son bulması için atılan bir adım olmasını diliyoruz.
İzmir Kadın Platformu Manisa Kesk Şubeler Platformu

Hiç yorum yok: