30 Ocak 2012 Pazartesi

İFTİRA İTTİFAKI, İFTİRASININ ALTINDA KALDI...


BASINA VE KAMUOYUNA!
Hastanemizde neredeyse örneği olmayan bir ayıp yaşanmıştı hatırlarsanız. Sağlık alanı hızla ticarileştirilirken, haklarımız bir bir budanırken ve biz SES üyeleri hastaneler özelleştirilmesin, sağlık çalışanları sözleşmeli köle olmasın diye uğraşırken; Sağlık Sen yanında bir basın ordusu ile Başhekimi ziyaret etmiş ve işyeri temsilcimizin hastane çalışanlarını fişlediğini iddia etmişti. Bu üçlü ittifakın basın önünde dile getirdiği bir şüphe…"SES işyeri temsilcisi iktidarı, çalışanları, yöneticileri fişliyormuş…"
Bu tutmuş, bu pişirmiş, buda hani bana hani bana demiş, diye tanımladığımız, “Ruh Sağlığı Hastanesi iftirasını” hatırladınız değil mi? Biz hiç unutamadık!
O zamanda bu olaya bizler ilk günden itibaren komplo demiş ve’ ayıptır, yazıktır, günahtır’ diyerek açıkça iftira olduğunu bildiğimiz bu fişleme iddiasını, basın açıklaması yaparak protesto etmiştik. Çünkü olayın dile getirildiği günün ertesinde hatta olayın basına yansıyacağı düşünülen günde çok büyük bir eyleme hazırlanıyorduk.
Bu eylem hem iktidarı hem yöneticileri hem de adına sendikayım diyen bu iftiracıları rahatsız ediyordu, bunu biliyorduk.
Çünkü biz bu eyleme hazırlanırken gerek iktidardan gerek idarecilerden, ufaktan tehditvari demeçler çıkmaya başlamıştı.
Ardından bu iftiracı sendika çıktı meydana; İl Sağlık Müdürünü ziyaret ediyor ve orada bir sendikaya asla yakışmayacak iddialarda bulunuyordu; Biz bu eyleme katılmayacağız, diye…
Bu eylem kırıcı beyanata hiç şaşırmadık; “Herkes işini yapıyor, dedik ve GöREV’imize hazırlanmaya devam ettik.
Ardından bu iftiracı sendikadan bir beyanat daha geldi; Tabip odası SES’in güdümüne girmiş, diye…
Yok böyle bir şey demeye gerek bile duymadık, güldük geçtik.
Bu ana kadar bizi şaşırtmayan beyanatlar, 20 Aralık günü kamuda örneğine az rastlanır bir komployla doruk yaptı.
Ve itiraf ediyoruz şaşırdık. Ar ettik… Bu iftirayı atanlar adına utandık.
Gelin bu hak kayıpları için birlikte mücadele edelim diye el uzattığımız, hangi sendika üyesi olursan ol gel bir olalım, birlik olalım dediğimiz bir günde..Sendikal sorumluğumuz gereği bizden çalınmak istenen hayatımızı ve çocuklarımızın geleceği için mücadele ederken, bu olayda olduğu gibi mücadelemizi ve yarattığımız başarılı eylemleri gölgelemeye çalışanlar sobelendi böylelikle.
O olay ne oldu dersiniz? O fişleme iddiası nasıl sonuçlandı? O koca koca puntolarla yapılan haberlerin sonu ne oldu sizce?
Biz cevaplayalım: HİÇ!
Evet, hem de kocaman bir HİÇ!
Savcılık ön inceleme sonrası konuyu kapattı. Yani bilgisayarda hiçbir şey bulmadığı gibi her hangi bir soruşturmaya gerek bile duymadı. Sağlık Müdürlüğünün yaptığı idari soruşturma ne oldu dersiniz. Oda HİÇ. Yani elde var sıfır. Konuyu kapattı, yok böyle bir şey dedi. Eeee Ne olmuştu peki. Neydi bu olup bitenler, niye yaşanmıştı, amaç neydi, neden yaşatılmıştı. İşte bu konuyu çok önemsiyoruz.
Ne demişler. Gerçekler inatçıdır, eninde sonunda ortaya çıkarlar. Burada da böyle oldu.
Hemşirelerin hakları ve sorunları konusunda idari bir makam olan Başhemşirelik ve başında ki Başhemşire Nurdan Kocabıyık’ın ve Başhemşire yrd. Ayşe Kökez’in Savcılık ifadesinde şaşarak görüyoruz ki açıkça iftira etmekten çekinilmemiştir. Bu makamlar Memur-Sen’ nin Şubesi gibi çalışmış ve bir Başhemşire ve yardımcısı kendi hemşiresini elindeki idari yetkilere rağmen hiçbir şekilde araştırmaya gerek duymamış, gidip savcılığa iftira dolu ifadelerle şikâyet ederek, açıkça suç icat etmiştir.
Aklandık evet ama bu olayın bir daha yaşanmaması adına bir sorumluluk duyuyoruz. Sorun ne biliyor musunuz?
Bir kişiyi bulunduğu görevden aldırmak için önce başhekim yardımcısı marifeti ile “ Bu görevden ayrıl, bak yoksa seninle uğraşacaklar…” dedirttikten, Türlü çeşit bahanelerle makama çağırıp çağırıp telkinlerde bulunup, sonra, yine o kişiyle ilgili biriminden aldırmak için çabalayıp, orada olmayan kişileri dahi zorlayarak tutanak tutturduktan.
Yetmedi., basına verelim rezil olsun, çamur atalım izi kalsın demektir ayıp olan.
Arlanılması gereken durum budur işte.
Sen adına sendikayım diyeceksin.
Kamu hastaneleri bir bir özelleştirilecek, sağlık hakkı ortadan kaldırılacak, üyelerin dâhil bütün sağlık emekçileri iş güvencesi yok olmaya tehlikesi ile karşı karşıya olacak.
Tüm bunlara karşın hem mücadele vermeyecek hem de mücadele edenlerin ayaklarına dolanacaksın. İftiralarla sürekli gündem değişip, insanların çalışma ortamını tarumar etme pahasına, iftiralar atmayı bile deneyeceksin.
İşte budur sorun…
Sen bir kurumun amiri olacaksın, hiçbir sendikayı makamına basınla kabul etmediğin halde bir sendikayı sırf güçlü durumdalar diye makamına alacaksın ve orda bir tiyatro sahnelenmesine göz yumacaksın.
Buranın bir Psikiyatri Hastanesi olduğunu, kendisinin Psikiyatrı Hekimi olduğunu unuturcasına Arkadaşımızla dahi konuşmadan üretilen bu sanal suçu hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde kabullenip büyük bir acizle savcıyı ve emniyeti göreve çağıracaksın.
Yahu durun daha araştırmadık, soruşturmadık, yargısız infaz yapmayalım, basın lütfen bunu haber yapmasın demeyeceksin. Üstüne üstlük birde ‘En ağır şekilde cezalandırılacaktır.’diyerek basının önünde hem hâkim hem savcı olacaksın. Komplo ortaya çıkıp, aklandığımızda dahi kılın kıpırdamayacak, basının önündeki cevvalliğinden eser kalmayacak. Onurlu hiçbir sağlık çalışanlarının vicdanları bunu kabul etmeyecektir. Etmedi de,
İşte budur ayıp olan.

Ama bu iftirayı atan, bu iftiranın peşine bir basın ordusunu takarak başhekimliğe gelen, bu iftiraya karşı gelmek yerine onaylayanlar, arkadaşımızı sekiz sütuna manşet haber yaparak ayak kaydırma uğraşında olanlar bilmelidirler ki; bu topraklar buna benzer çok oyun gördü. Hem devletin, hem hükümetin ve bilumum tüm erkânının gücünü yanına alıp kendini güçlü sananlar, sözde sendikacılık yapmak isteyenlere sözümüz var. Yağma yok SES var.
Onlar komploda, iftirada, eylem kırmada, yandaşlıkta başarılı olabilirler, hatta arlanmamayı meziyet sayabilirler. Ama biz bu dosyayı bu komplo çetesinden hesap sormadan kapatmayacağız
Çünkü biz KESK’ İZ…
Biz iki milyon kamu emekçisinin SES’iyiz.
Biz komploya yanıt vermekte, iftirayı ortaya çıkarmakta, yandaşlığı lanetlemekte ve her ortamda onuruyla direnmekte ustayız.
Güçlünün (!) yanında kendine yer edinmek için çırpınanlar bilmelidir ki asıl güç doğru ve haklılığın verdiği güçtür. Ve vicdanlarda ve tarihin en güzel yerinde hep onların hikâyeleri anlatılır. Ve bu ülkenin emekçileri bu oyunları sahneleyenleri çok iyi bilirler ve bu oyunu hep bozarlar. Nehirler gibi önüne set çekilip, takoz olununca, çoğalarak, coşarak, tüm yalan ve iftiraları atanları altında bırakır, çağlayanlara dönerler.
Değerli arkadaşlar,
Bu iftiranın sadece arkadaşımıza dönük bir karalamadan ibaret olmadığını;
Asıl niyetin sendikamız SES’ i karalamak olduğunu…
Asıl niyetin hakları için mücadele eden sağlık emekçilerini karalamak olduğunu çok iyi biliyoruz.
Bizler mesleğimizin onuruna yakışır bir şekilde, çalışma barışını koruyarak işimizi yapmak istiyoruz. Bu sebeple sizlerden de beklentimiz doğrularla güçlenerek, böyle idarecileri ve sendikaları yakından tanımanızı ve bunların temsil ettiği’ güçlüyüz ezeriz, güçlüden yana olun’ zihniyetini mahkûm etmenizdir.
O yüzden Sendikamız SES, bizlerin geleceğini karartan her türlü saldırıya karşı inatla birlikte mücadele etmeyi hep hedefleyecektir. ‘Emeğimiz, mesleğimiz ve işimiz onurumuzdur ‘diyerek ona sahip çıkma kararlılığından asla vazgeçmeyecektir. Bu olayda olduğu gibi mücadelemiz; iş yerlerimizin demokratikleştirilmesi ve kendi yöneticilerimizi kendimizin seçeceği hastanelerimiz oluncaya kadar ısrarla devam edecektir.
Israrcıyız çünkü gerçek gücün sevgiden, birlikten ve haklılıktan geldiğini biliyoruz. İktidardan bağımsız, gücünü sadece üyelerden alan, gerçek sendikalarda mücadele etmeyi o yüzden çok önemsemekteyiz.
Sendikamız SES, Ali Cengiz oyunlarıyla bizleri yıldırmaya ve hükümetten aldığı kof güçle baskılamaya, karalamaya kalkan sözde sendikalarla yılmadan mücadele edecektir. Sendikamız SES, bunları yapanlara verilecek en iyi cevabın örgütlü mücadelemizle büyüyerek verileceğine inanmaktadır.
Gerçek sendikan SES ‘e sahip çık, kendi hak ettiğimiz yöneticiyi seçelim, hastanelerimizi özgürleştirelim.
Tüm sağlık emekçilerini sendikamız SES’e, emeğimiz için onurlu ve haklı mücadelemize davet ediyoruz.
İnadına sendika, inadına SES
SES MANİSA ŞUBE YÖNETİMİ

Hiç yorum yok: