26 Mayıs 2010 Çarşamba

26 MAYIS GREVİ SÖZÜNÜ ÖRGÜTLEYENLERİN GREVİ OLDU...




26 Mayıs 2010 günü SES Manisa şubesi olarak sabah saat 08.30 itibariyle hastanelerin Acil servisleri önünde iş bırakarak toplanmaya başladık. Manisa Devlet Hastanesi ve Celal Bayar Üniversite Hastanesinde hastalara bildiri dağıtımı yapıldı. Saat 10.00 da Celal Bayar Üniversitesi Hastanesi önüne gelinerek burada bildiri dağıtımına devam edildi.

Saat 11.00 da Celal Bayar Üniversitesi hastanesi bahçesinde; SES Manisa Şubesi, Tek Gıda İş Manisa Şubesi, DİSK Emekli Sen in katılımı ile basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını kurumlar adına SES Manisa Şube Başkanı Zeynel Abidin KAPLAN okudu. Basın açıkalmasına Manisa Tabip Odası destek verdi.

Daha sonra Celal Bayar Üniversitesi önünden Manolya Maydanına yüründü. Burada Eğitim Sen Manisa Şubesi ve BES Manisa Şubesi üyelerininde katılımı ile basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını KESK Manisa Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü BES Manisa Şube Başkanı Ali GÖK okudu.

SES Manisa Şubesi olarak üyelerimizin büyük ksımını iş bırakma eylemine katamadık. Bunda kamuoyu önünde konfederasyonların ikircikli yaklaşımlarını etkili olduğunu düşünüyoruz. Tabip Odasıda, bütün çabalarımıza rağmen, son anda basın açıklamasına destek vermek dışında bir şey yapmamaması bu durumda etkili oldu diyebilriz.

Merkezde 40 arkadaşımız imza atmadan kart basmadan tam gün iş bırakarak, 30 kadar arkadaşımız ise nöbet izni vs kullanarak basın açıklamasına katıldı.

Akhisar Temsilciliğimiz Akhsar Devlet Hastanesi önünde 30 kişinin katılımı ile bir basın açıklaması yaptı. Açıklaması SES Akhisar Temsilcisi Ali SARAÇ okudu.

Salihli Temsilciliğimiz KESK ŞUbeler platformu ile birlikte basın açıkalmasına katıldı.

Tüm olumsuzluklarına rağmen alanda güçlü bir duruş göstermemiz ve Tekel İşçilerinin basın açıklaması, yürüyüşte bizlerle birlikte olması anlamlıydı.



SES Manisa Şube Basın Açıklamamız:



Değerli Basın mensupları, Sendikaların, siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin yöneticileri ve sevgili mücadele arkadaşlarım,



Bu gün 26 Mayıs 2010. Bu gün bu topraklarda yaşayanların yüzyıllardır üzerinde durduğu, önem verdiği bir değeri, yani “ Sözünde durmanın” ne demek olduğunu tekrar hatırlatmak için ve hala “Sözünde durmanın” bizler için üzerinde durulan, önem verilen bir değer olduğunu göstermek için buradayız.



Bu gün 22 Şubatta cümle âleme, dosta düşmana duyurduğumuz iş bırakma eylemimizi gerçekleştirmek için,



Daha dün Zonguldak’ta toprağın altında kalan maden işçileri için;

iş için; ekmek için; güvenceli çalışma koşulları için; özgürlük için; demokrasi için; baskısız, insan onuruna yaraşır bir yaşam için buradayız ve birlikteyiz.



Haklarımız ve özgürlüklerimiz için dayanışma içindeyiz. Adalet, eşitlik, demokrasi ve sendikal haklarımız için omuz omuzayız.



Bugün ülkemizde emekçilerin yarısı kayıt dışında, kuralsız, güvencesiz çalışıyor. Esnek çalışma biçimleri kural haline geliyor, 4-C, 4-B, 50-D uygulamalarına, kölelik düzenine mahkûm ediliyor. Sendikasızlaştırma yaygınlaşıyor, sendikal örgütlenmenin önüne engel üzerine engel çıkarılıyor. Örgütlenen emekçiler işten atılıyor. Başta madenler ve tersaneler olmak üzere, iş kazası adı verilen cinayetler önlenmiyor, önlenemiyor.

Bu gün bu basın açıklamasını yaptığımız hastanede asistan doktorlar gün aşırı nöbetlerde, insanüstü bir çaba ile insanlık için çalışırken görmezden geliniyor ve geçmişe dair borçlar çıkarılarak döner sermayeleri kesiliyor.



Bu gün yine bu hastanede sağlık çalışanları, hemşireler, teknisyenler, doktorlar, taşeron işçiler halk için sağlık hizmeti üretmeye çalışırken iş yoğunluğu nedeniyle sağlıklarından oluyorlar. Çocuklarını bırakacakları bir kreşleri yok. Öğlen yemekleri verilirken dahi ayrıma uğruyorlar. Sadece bu hastanede değil bütün işyerlerinde ayrımcılı, parçalı istihdam, kölelik koşullarında taşeron çalıştırma yaşıyorlar, yaşıyoruz.

Değerli arkadaşlar,



Tüm bu yaşadıklarımız kader değildir. Bakınız Almanya’da en son maden kazası 40 yıl önce olmuş. Tüm bu yaşananlar kader değildir ve alışmayacağız. İşte bu nedenle buradayız.



Maden kazalarının “kader” olarak görülmediği bir ülke istiyoruz. Yarınlarımıza güvenle bakmak için işsizliğin ve yoksulluğun kökünün kazınmasını istiyoruz. Tüm emekçilerin grevli toplu sözleşmeli sendikal haklarının anayasal güvenceye kavuşturulduğu bir ülke için sesimizi yükseltiyor, özgürlükten, eşitlikten, barış ve demokrasi taleplerimizden geri adım atmayacağımızı haykırıyoruz.



Milyonlarca emekçinin insanlık dışı bir asgari ücret dayatması altında yaşadığı, eğitim ve sağlık hizmetlerinin paralı hale getirildiği, emeklilerin geçim sıkıntısından bezdirildiği bir ülke istemiyoruz.



Tüm yasa ve uygulamaların sermayenin talepleri etrafında şekillendiği, her şeyin para ve piyasa mekanizmalarına terk edildiği bir ülkede yaşamak istemiyoruz.



Biz;



1. Başta 4-C olmak üzere güvencesiz, kuralsız, esnek tüm istihdam uygulamalarından vaz geçilmesini ve bu alandaki yasal düzenlemelerin değiştirilmesini; İş güvencesinin çalışma yaşamında temel bir hak olarak uygulanmasını istiyoruz.



2. Çalışma hayatını düzenleyen yasaların ILO normlarına uyarlanmasını; Çalışanların örgütlenmesi önündeki engellerin kaldırılmasını; Kamu çalışanlarının grevli, toplu iş sözleşmeli sendika hakkının güvence altına alınmasını istiyoruz.



3. Avrupa Sosyal Şartı’nın örgütlenme ve toplu pazarlık hakkını düzenleyen 5. ve 6. maddelerine konulan çekincenin kaldırılmasını istiyoruz.





4. Kriz fırsatçılığı yapılarak emek haklarının gasp edilmemesini istiyoruz.



5. Asgari ücretin “insanca yaşamaya yeterli ücret” olarak belirlenmesini istiyoruz.





6. İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin iş cinayetlerini de önleyecek şekilde yasal güvenceye kavuşturulmasını istiyoruz.



7. Sağlık hakkının temel insan hakkı kapsamında değerlendirilerek uygulamadaki katılım ve katkı payından vaz geçilmesini istiyoruz.



8. Hükümetin çalışma hayatıyla ilgili tüm konularda sendikaların görüş ve önerilerini dikkate almasını ve bu doğrultuda etkin girişimde bulunmasını istiyoruz.



9. Uygulanacak ekonomik politikaların sermayeye kaynak aktarımı yerine emekçiler için istihdam yaratacak yatırımlara yönlendirilmesini istiyoruz.



İşte bu yüzden bugün iş bıraktık ve buradayız.



Özgür, eşitlikçi, barışçı demokratik bir ülkede yaşamak, çocuklarımıza onurlu bir gelecek sunmak için bugün tüm ülkede alanlardayız.



Yaşasın İş, ekmek, özgürlük mücadelemiz.





Zeynel Abidin KAPLAN

SES

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası

Manisa Şube Başkanı

Hiç yorum yok: