Basına ve kamuoyuna!
Biz Sağlık Emekçileri her geçen gün bize ‘Müjde,
Müjde’ diye sunulup, hak kayıplarımıza yeni bir tanesinin eklenmesiyle uyanır
olduk. Yıllardır bin bir fedakarlıkla emeğimizin karşılığını alamadığımız
yoksulluk sınırı altındaki ücretlerimizle, çeşitli hastalıkları kapma riskiyle
iç içe, stresli ve şimdilerde bol şiddet soslu hale getirilen sağlık alanında
çalışırken, birde buna paran kadar sağlık anlayışının hakim kılınmaya
çalışıldığı yasal düzenlemelerle eklendi. Bugün ADSM lerde çalışan sağlık
emekçileri olarak isyan noktasına gelmiş bulunuyoruz. Yıllardır birikmiş sorunlarımız,
ADSM lerin artmasıyla ticari bir mantığa büründürülmüştür. Şimdilerde ise
Hükümet ADSM leri özelleştirme ve tüm biz çalışanlarını ise güvencesiz,
kölelik yasalarına göre çalıştırmak için KHK çıkartarak sorunlarımızı
katmerleştirmişlerdir.
Devlet olma görev
ve sorumluluklarında tekleyen hükümet Kanun Hükmünde
Kararname ile Kamu hastane Birlikleri, Kamu- özel ortaklıklarıyla sağlık
alanını düzenleme kıvraklığını son on yılda halka da masallar anlatarak
göstermiştir. Ama artık masallar bitti ve bizler her geçen gün bu olumsuz
çalışma ortamında para basan şirket mantığı gibi çalıştırılan iş yerimiz olan ADSM’lerdeki
yoğun çalışma koşulları ile hem fiziksel
hem psikolojik açıdan giderek hastalanıyoruz. Son yıllarda fiziksel ve ruhsal
yönden çöküntüye uğrayanların sayısında artış olduğu ve kendisini insan
hayatını iyileştirmeye adayan biz sağlık emekçilerinin tükenmişlik sendromuna
sürüklendiği bilinen bir gerçektir. Bir ticarethane mantığıyla yönetilen ve
performans sisteminin yarattığı yoğunlukta maalesef hem bizim sağlığımız hem de
hastalarımızın alacağı hizmet nitelik olarak olumsuz anlamda etkilenmektedir.
Kamu Hastane Birlikleri Kurumu Hastane
Hizmetleri Başkan Yardımcılığı’nın 19.02. 2013 tarih ve 1387 sayılı yazısı ile
2013/1 sayılı genelge yayımlanarak, Diş Protez Teknisyenlerinin günlük iş
miktarları ve süreleri yaklaşık 3 kat arttırılmıştır. Bu genelge çıkarılırken
çalışanların görüş ve önerileri alınmamış, çalışma koşulları göz önünde
bulundurulmamıştır. Yayımlanan bu genelgenin hukuksuz, hakkaniyete aykırı ve
eksiklerle dolu olduğunu düşünmekteyiz. Şöyle ki; bir parça işi bitirmek için
günde en az 7saat kesintisiz çalışma gerektiği ve göz önünde tutulmayan prova
aşamaları, tekrar tekrar kapanış, diş dizimleri ve düzeltmeler dikkate alınmamıştır.
Telafisi mümkün olmayan sağlık sorunlarımızın çoğalmasına ve etkisinin
ağırlaşmasına yol açan en önemli etmen olarak gün içerisinde parça iş sayısının
artmasıyla birlikte tehlikeli ortamda daha fazla kalmış olacağımızdır. Var olan
durum ve bunların açtığı olumsuz sağlık koşulları düşünülmeden diş protez
teknisyenlerinin iş yükü bu genelge ile orantısız bir şekilde arttırılmıştır.
İş ortamımız ile ilgili her ne kadar fiziksel düzenlemeler yapılsa da,
teknolojik gelişmelerden yararlanılsa da, yüksek dikkat ve el manipülasyonu
gerektiren mesleğimizde otomatik sistem veya makine gibi “bas çalıştır iş
bitsin sistemi” ile çalışma imkanı yoktur. 2010 yılındaki genelge iptal edilip,
yeni genelge ile parça iş sayısı belirsizleştirilerek yoğun çalışmaya zorlandığımız
bu tutum bizlerde ümitsizlik, kronik yorgunluk, yoğunluk, motorlu araç
kazaları, hafıza ve konsantrasyon bozuklukları, iş kazaları, malpraktis, bazı
cilt hastalıkları, tükenmişlik sendromu, yabancılaşma gibi sorunlara yol
açmaktadır. Genelgenin aksine zamanımızın önemli bir süresini geçirdiğimiz
laboratuarda iş yükümüz ve yoğunluğumuzun azaltılması, sağlığımızın
korunmasında önemli bir uygulama olacaktır. Diş protez teknisyenleri olarak
kimyasal, biyolojik ve fiziksel etkilerin tehdidi altında çalışmaktayız.
Özellikle sağlığımızı etkileyen en zararlı kimyasal madde akrilik'in tozu ve
buharıdır. Akrilik'in içindeki etkin madde metil metakrilat ve başlatıcı madde
benzoil peroksitin kansorojen maddelerdir.
Çalışma
koşullarımızda kullandığımız onlarca maddeden dolayı, solunum sistemi
hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları, göz hastalıkları, slikozis, kas
hastalıkları ve deri hastalıklarına yakalama riskimiz her zaman yüksektir. 16
Haziran 2004 tarihli Resmi Gazete de yayınlanan Ağır ve Tehlikeli İşler
Yönetmeliği, 17 Aralık 2005 tarihli Resmi Gazete de yayınlanan Diş Protez
Laboratuarları Yönetmeliği ve SB Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün
25.11.2008 tarih ve 44772 sayılı yazısı ile uygulamaya konulan 2008/76 sayılı
genelge ile diş protez teknisyenliği meslek hastalıkları konusunda alınması
gereken tedbirler belirtilmiş ve işyerimizin ve işimizin ağır ve tehlikeli
işlerden olduğu belirtilmiştir. Buna rağmen, iş yoğunluğumuzun artırılması
ilgili mevzuata açıkça aykırıdır. Gerek tabiplerde gerekse de teknik sağlık
mensuplarında yada sağlık alanında çalışan hiç bir mesleğin günlük yapacağı iş
miktarı önceden belirlenememektedir. Diş protez teknisyenlerine genelge ile
belirli sürelerde belirli iş yükünün belirtilmesi gerçeklikle bağdaşmadığı gibi
hukuka da aykırılık içermektedir. Çalışma koşullarının, sağlığımız üzerindeki
etkilerinin ölçülmesi için, diğer sağlık çalışanlarıyla bilimsel karşılaştırma
yapılması yeterli olacaktır. Diş protez teknisyenleri ile diğer sağlık
çalışanlarının akciğer radyografileri çekildiğinde, karaciğerdeki patolojik
bulgulara bakıldığında, göz muayeneleri yapıldığında, işitme testi
yapıldığında, cilt muayenesi yapıldığında ve bu sonuçlar karşılaştırıldığında
hayatımızın risk altında olduğu bir kez daha görülecektir. İş yoğunluğunuz
arttıkça maruz kalacağımız tehlikeler de o oranda artacaktır ve hayatımız
açısından tedavisi zor ve imkânsız hastalıklara yakalanma oranımız
yükselecektir.
Esasen
diş protez teknisyenlerinin yaptıkları iş ve çalışma koşulları göz önüne
alındığında fiili hizmet süresi zammından yararlandırılması gerekmektedir.
Tedavi
Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 25
Haziran 2010 tarihinde yayınladığı genelge ile KHK Hastane Hizmetleri
Başkan Yardımcılığının 19 Şubat 2013 tarihinde
yayınladığı iki genelge arasında günlük iş miktarın süresi açısından büyük
farklıklar oluşmaktadır. İki genelge arasında yaklaşık iki yıllık bir zaman
dilimi olmasına rağmen, bu kadar farklılık nereden kaynaklanmaktadır.
Ağız ve diş sağlığı çalışanları olarak,
özverili çalışma koşullarında beden ve ruh sağlığımızı koruyacak ve daha az
etkileneceğimiz bu çalışma koşulları uygun olacaktır. Bu nedenle 19.02.2013'
tarihli 2013/1 sayılı genelgenin bir an önce iptal edilmesini talep etmekteyiz.
Biz Sağlık ve
Sosyal Hizmet Emekçileri sendikası olarak; eşit, ücretsiz, nitelikli,
ulaşılabilir sağlık hizmetinin mümkün olduğunu biliyoruz. Sağlık meselesi
ülkede yaşayan tüm yurttaşları direk etkileyen bir olgudur.
Ülkemizde ağız ve diş sağlığı en önemli halk sağlığı sorunları içinde
yer almasına rağmen; bu alanda ciddi ve köklü çözümlere gidilmemiş hatta
nerdeyse görmezden gelinmiştir. Bütün dünyada sorunun önüne geçmek için
önemsenen koruyucu diş hekimliği hizmetleri ülkemizde yok denecek kadar azdır.
Bakanlığın verilerine baktığımızda bugüne kadar yapılan ağız ve diş sağlığı
taranmalarında ortaya çıkan sonuç oldukça ürkütücüdür. Bu verilere göre ağız ve
diş sağlığımız %85 oranında bozuk ve
çürük, diş eti hastalıkları ile yaygın bir sorun olmaya devam ediyor. Şurası
bir gerçektir ki çürük bir yoksulluk hastalığıdır. Hiç kuşkusuz ki dünyada ki
sorunların başında eşitsiz ve adaletsiz gelir dağılımı gelmektedir.
Bu nedenle
de bu alana ilişkin tartışmalar yapılırken toplumun örgütlü kesimlerini mutlaka
sürece dahil etmek gerekir. Yine politikalar belirlenirken ulusal ve ulus ötesi
sermaye şirketlerinin çıkarları yerine;
toplumcu politikalar benimsenmelidir. Toplumcu bir sağlık sisteminin
oluşturulması için bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da mücadelemizi ve
tüm birikimlerimizle çalışmayı sürdüreceğiz. Emek cephesindeki tek dinamik yapı
olan sendikamız SES, emeğimizin, iş güvencemizi ve sağlık hakkımız için
birleşik bir mücadele hattı yürütmesi tarihi bir zorunluluktur. Bizler yandaş
anlayışla suskun ve çıkışsız bir toplum yaratma mühendisliğiyle istenen bu
ablukayı dağıtmalıyız, İş güvencemizin elimizden alınmaya çalışıldığı ve
güvencemizi kamuoyunda ‘memurun yan gelip yattığı dönem bitmiştir’,’800 lirayla
istenirse paşa paşa geçinilir’ diyen Bakanların itibarsızlaştırmasıyla karşı
karşıyayız. Performans sistemiyle emekçilerin birbirine düşürülmeye çalışıldığı
bu dönemde Ülkemizin demokratikleşmesi için bize dayatılan bu emek ve emekçi
düşmanı yasalara karşı olmak hayati önem taşımaktadır. Tam da burada emekçilere
mücadelesiyle kendini kanıtlamış gerçek sendika olan SES’e güç katmalıyız. Bu
mücadeleye işkolumuz başta olmak üzere, giderek sağlıksızlaştırılan bu ortamdan
biz iş güvencesiz, giderek taşeronlaşacağımız, yoğun çalışma koşullarıyla
sağlığımızı kaybedeceğimiz ve niteliksiz işler üretmeye zorlanacağımız dan bu
ortamı kabul etmemiz mümkün değildir.Biz sağlık emekçileri olarak
emekliliğimize yansıyacak ‘SAĞLIK HİZMET TAZMİNATI’ istiyoruz.İnsanca yaşayacak
bir ücret ve Sağlığın ağır ve tehlikeli iş kapsamına alınarak sağlıklı ve
çalışma barışının sağlandığı iş yerlerini yaratmaya tüm gücümüzle
çalışacağımızı buradan duyuruyoruz. Bu
sebeple bundan en fazla etkilenen geniş halk kesimlerinin de verdiğimiz ‘
sağlık hakkı ‘ mücadelesine destek vermesini beklemekteyiz. Bizler SES olarak
tüm Türkiye de bu genelgenin iptali için imza kampanyası başlattık ve bunları
Kamu hastane Birliklerine göndereceğiz.
YAŞASIN SES!
YAŞASIN BİRLEŞİK ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ!
SES Manisa Şube Yönetimi
Adına
Pınar TAMER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder