10 Nisan 2013 Çarşamba

AĞIZ DİŞ SAĞLIĞI TEKNİSYENLERİNİN İNSANLIK DIŞI ÇALIŞMA KOŞULLARINA SESSİZ KALMAYACAĞIZ.


                                                                     Basına ve kamuoyuna!

    Biz Sağlık Emekçileri her geçen gün bize ‘Müjde, Müjde’ diye sunulup, hak kayıplarımıza yeni bir tanesinin eklenmesiyle uyanır olduk. Yıllardır bin bir fedakarlıkla emeğimizin karşılığını alamadığımız yoksulluk sınırı altındaki ücretlerimizle, çeşitli hastalıkları kapma riskiyle iç içe, stresli ve şimdilerde bol şiddet soslu hale getirilen sağlık alanında çalışırken, birde buna paran kadar sağlık anlayışının hakim kılınmaya çalışıldığı yasal düzenlemelerle eklendi. Bugün ADSM lerde çalışan sağlık emekçileri olarak isyan noktasına gelmiş bulunuyoruz. Yıllardır birikmiş sorunlarımız, ADSM lerin artmasıyla ticari bir mantığa büründürülmüştür. Şimdilerde ise Hükümet  ADSM leri özelleştirme  ve tüm biz çalışanlarını ise güvencesiz, kölelik yasalarına göre çalıştırmak için KHK çıkartarak sorunlarımızı katmerleştirmişlerdir.

 Devlet olma görev ve sorumluluklarında tekleyen hükümet Kanun Hükmünde Kararname ile Kamu hastane Birlikleri, Kamu- özel ortaklıklarıyla sağlık alanını düzenleme kıvraklığını son on yılda halka da masallar anlatarak göstermiştir. Ama artık masallar bitti ve bizler her geçen gün bu olumsuz çalışma ortamında para basan şirket mantığı gibi çalıştırılan iş yerimiz olan ADSM’lerdeki yoğun çalışma koşulları ile  hem fiziksel hem psikolojik açıdan giderek hastalanıyoruz. Son yıllarda fiziksel ve ruhsal yönden çöküntüye uğrayanların sayısında artış olduğu ve kendisini insan hayatını iyileştirmeye adayan biz sağlık emekçilerinin tükenmişlik sendromuna sürüklendiği bilinen bir gerçektir. Bir ticarethane mantığıyla yönetilen ve performans sisteminin yarattığı yoğunlukta maalesef hem bizim sağlığımız hem de hastalarımızın alacağı hizmet nitelik olarak olumsuz anlamda etkilenmektedir.

 Kamu Hastane Birlikleri Kurumu Hastane Hizmetleri Başkan Yardımcılığı’nın 19.02. 2013 tarih ve 1387 sayılı yazısı ile 2013/1 sayılı genelge yayımlanarak, Diş Protez Teknisyenlerinin günlük iş miktarları ve süreleri yaklaşık 3 kat arttırılmıştır. Bu genelge çıkarılırken çalışanların görüş ve önerileri alınmamış, çalışma koşulları göz önünde bulundurulmamıştır. Yayımlanan bu genelgenin hukuksuz, hakkaniyete aykırı ve eksiklerle dolu olduğunu düşünmekteyiz. Şöyle ki; bir parça işi bitirmek için günde en az 7saat kesintisiz çalışma gerektiği ve göz önünde tutulmayan prova aşamaları, tekrar tekrar kapanış, diş dizimleri ve düzeltmeler dikkate alınmamıştır. Telafisi mümkün olmayan sağlık sorunlarımızın çoğalmasına ve etkisinin ağırlaşmasına yol açan en önemli etmen olarak gün içerisinde parça iş sayısının artmasıyla birlikte tehlikeli ortamda daha fazla kalmış olacağımızdır. Var olan durum ve bunların açtığı olumsuz sağlık koşulları düşünülmeden diş protez teknisyenlerinin iş yükü bu genelge ile orantısız bir şekilde arttırılmıştır. İş ortamımız ile ilgili her ne kadar fiziksel düzenlemeler yapılsa da, teknolojik gelişmelerden yararlanılsa da, yüksek dikkat ve el manipülasyonu gerektiren mesleğimizde otomatik sistem veya makine gibi “bas çalıştır iş bitsin sistemi” ile çalışma imkanı yoktur. 2010 yılındaki genelge iptal edilip, yeni genelge ile parça iş sayısı belirsizleştirilerek yoğun çalışmaya zorlandığımız bu tutum bizlerde ümitsizlik, kronik yorgunluk, yoğunluk, motorlu araç kazaları, hafıza ve konsantrasyon bozuklukları, iş kazaları, malpraktis, bazı cilt hastalıkları, tükenmişlik sendromu, yabancılaşma gibi sorunlara yol açmaktadır. Genelgenin aksine zamanımızın önemli bir süresini geçirdiğimiz laboratuarda iş yükümüz ve yoğunluğumuzun azaltılması, sağlığımızın korunmasında önemli bir uygulama olacaktır. Diş protez teknisyenleri olarak kimyasal, biyolojik ve fiziksel etkilerin tehdidi altında çalışmaktayız. Özellikle sağlığımızı etkileyen en zararlı kimyasal madde akrilik'in tozu ve buharıdır. Akrilik'in içindeki etkin madde metil metakrilat ve başlatıcı madde benzoil peroksitin kansorojen maddelerdir.

Çalışma koşullarımızda kullandığımız onlarca maddeden dolayı, solunum sistemi hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları, göz hastalıkları, slikozis, kas hastalıkları ve deri hastalıklarına yakalama riskimiz her zaman yüksektir. 16 Haziran 2004 tarihli Resmi Gazete de yayınlanan Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği, 17 Aralık 2005 tarihli Resmi Gazete de yayınlanan Diş Protez Laboratuarları Yönetmeliği ve SB Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 25.11.2008 tarih ve 44772 sayılı yazısı ile uygulamaya konulan 2008/76 sayılı genelge ile diş protez teknisyenliği meslek hastalıkları konusunda alınması gereken tedbirler belirtilmiş ve işyerimizin ve işimizin ağır ve tehlikeli işlerden olduğu belirtilmiştir. Buna rağmen, iş yoğunluğumuzun artırılması ilgili mevzuata açıkça aykırıdır. Gerek tabiplerde gerekse de teknik sağlık mensuplarında yada sağlık alanında çalışan hiç bir mesleğin günlük yapacağı iş miktarı önceden belirlenememektedir. Diş protez teknisyenlerine genelge ile belirli sürelerde belirli iş yükünün belirtilmesi gerçeklikle bağdaşmadığı gibi hukuka da aykırılık içermektedir. Çalışma koşullarının, sağlığımız üzerindeki etkilerinin ölçülmesi için, diğer sağlık çalışanlarıyla bilimsel karşılaştırma yapılması yeterli olacaktır. Diş protez teknisyenleri ile diğer sağlık çalışanlarının akciğer radyografileri çekildiğinde, karaciğerdeki patolojik bulgulara bakıldığında, göz muayeneleri yapıldığında, işitme testi yapıldığında, cilt muayenesi yapıldığında ve bu sonuçlar karşılaştırıldığında hayatımızın risk altında olduğu bir kez daha görülecektir. İş yoğunluğunuz arttıkça maruz kalacağımız tehlikeler de o oranda artacaktır ve hayatımız açısından tedavisi zor ve imkânsız hastalıklara yakalanma oranımız yükselecektir.

Esasen diş protez teknisyenlerinin yaptıkları iş ve çalışma koşulları göz önüne alındığında fiili hizmet süresi zammından yararlandırılması gerekmektedir.

Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 25 Haziran 2010 tarihinde yayınladığı genelge ile KHK Hastane Hizmetleri Başkan Yardımcılığının 19 Şubat 2013 tarihinde yayınladığı iki genelge arasında günlük iş miktarın süresi açısından büyük farklıklar oluşmaktadır. İki genelge arasında yaklaşık iki yıllık bir zaman dilimi olmasına rağmen, bu kadar farklılık nereden kaynaklanmaktadır.

 Ağız ve diş sağlığı çalışanları olarak, özverili çalışma koşullarında beden ve ruh sağlığımızı koruyacak ve daha az etkileneceğimiz bu çalışma koşulları uygun olacaktır. Bu nedenle 19.02.2013' tarihli 2013/1 sayılı genelgenin bir an önce iptal edilmesini talep etmekteyiz.

  Biz Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri sendikası olarak; eşit, ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir sağlık hizmetinin mümkün olduğunu biliyoruz. Sağlık meselesi ülkede yaşayan tüm yurttaşları direk etkileyen bir olgudur.  Ülkemizde ağız ve diş sağlığı en önemli halk sağlığı sorunları içinde yer almasına rağmen; bu alanda ciddi ve köklü çözümlere gidilmemiş hatta nerdeyse görmezden gelinmiştir. Bütün dünyada sorunun önüne geçmek için önemsenen koruyucu diş hekimliği hizmetleri ülkemizde yok denecek kadar azdır. Bakanlığın verilerine baktığımızda bugüne kadar yapılan ağız ve diş sağlığı taranmalarında ortaya çıkan sonuç oldukça ürkütücüdür. Bu verilere göre ağız ve diş sağlığımız  %85 oranında bozuk ve çürük, diş eti hastalıkları ile yaygın bir sorun olmaya devam ediyor. Şurası bir gerçektir ki çürük bir yoksulluk hastalığıdır. Hiç kuşkusuz ki dünyada ki sorunların başında eşitsiz ve adaletsiz gelir dağılımı gelmektedir.

 Bu nedenle de bu alana ilişkin tartışmalar yapılırken toplumun örgütlü kesimlerini mutlaka sürece dahil etmek gerekir. Yine politikalar belirlenirken ulusal ve ulus ötesi sermaye şirketlerinin çıkarları yerine; toplumcu politikalar benimsenmelidir. Toplumcu bir sağlık sisteminin oluşturulması için bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da mücadelemizi ve tüm birikimlerimizle çalışmayı sürdüreceğiz. Emek cephesindeki tek dinamik yapı olan sendikamız SES, emeğimizin,  iş güvencemizi ve sağlık hakkımız için birleşik bir mücadele hattı yürütmesi tarihi bir zorunluluktur. Bizler yandaş anlayışla suskun ve çıkışsız bir toplum yaratma mühendisliğiyle istenen bu ablukayı dağıtmalıyız, İş güvencemizin elimizden alınmaya çalışıldığı ve güvencemizi kamuoyunda ‘memurun yan gelip yattığı dönem bitmiştir’,’800 lirayla istenirse paşa paşa geçinilir’ diyen Bakanların itibarsızlaştırmasıyla karşı karşıyayız. Performans sistemiyle emekçilerin birbirine düşürülmeye çalışıldığı bu dönemde Ülkemizin demokratikleşmesi için bize dayatılan bu emek ve emekçi düşmanı yasalara karşı olmak hayati önem taşımaktadır. Tam da burada emekçilere mücadelesiyle kendini kanıtlamış gerçek sendika olan SES’e güç katmalıyız. Bu mücadeleye işkolumuz başta olmak üzere, giderek sağlıksızlaştırılan bu ortamdan biz iş güvencesiz, giderek taşeronlaşacağımız, yoğun çalışma koşullarıyla sağlığımızı kaybedeceğimiz ve niteliksiz işler üretmeye zorlanacağımız dan bu ortamı kabul etmemiz mümkün değildir.Biz sağlık emekçileri olarak emekliliğimize yansıyacak ‘SAĞLIK HİZMET TAZMİNATI’ istiyoruz.İnsanca yaşayacak bir ücret ve Sağlığın ağır ve tehlikeli iş kapsamına alınarak sağlıklı ve çalışma barışının sağlandığı iş yerlerini yaratmaya tüm gücümüzle çalışacağımızı buradan duyuruyoruz.  Bu sebeple bundan en fazla etkilenen geniş halk kesimlerinin de verdiğimiz ‘ sağlık hakkı ‘ mücadelesine destek vermesini beklemekteyiz. Bizler SES olarak tüm Türkiye de bu genelgenin iptali için imza kampanyası başlattık ve bunları Kamu hastane Birliklerine göndereceğiz.

YAŞASIN SES!

YAŞASIN BİRLEŞİK ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ!

                                                                      SES Manisa Şube Yönetimi  
                                                                            Adına Pınar TAMER

      

 

Hiç yorum yok: