25 Nisan 2012 Çarşamba

EBELER MESLEGİ SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ PANELİ



Dostlar merhaba! Sizleri Sendikam SES adına saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz.


Sevgili ebe arkadaşlar; meslek yaşamınız boyunca  “tarihin en eski ve en kutsal mesleklerinden olan ebelik” diye başlayan çok nutuk duymuşsunuzdur. Belki mesleğin ilk yıllarında ya da öğrencilikte biraz etkilese de zamanla bu sözlerin tüketilen ve sömürülen, karşılıksız ve bitmek bilmez bir özverinin beklendiği her meslek için söylendiğine tanık oluyoruz.

Gerçektende icra edilişi ilk doğumla başlayan ebelik bugün bir var oluş kavgası vermektedir. Şimdilerde Ülkemizde de can hıraş şekilde hem Sendikamız SES hem de TTB gibi, hemşire-ebeler derneği gibi sağlık örgütlerinin tüm uyarı ve mücadelesine rağmen hayata geçirilmeye inatla çalışılan’ Sağlıktaki yıkım’ yasaları ve onun gereği olan paranın imparatorluğu ne kutsal meslek ne de en eski meslek bırakmıştır.

‘Paran kadar Sağlık’ işlediği vahşi sistem neredeyse normal doğum bile bırakmamıştır ki ebeler ebelik yapsın.

Ülkemizde 47 bin civarında ebe olmasına rağmen neredeyse yarısı bile asıl mesleğini yapamaz durumdadır. Ebeler daktilograflık, sekreterlik, hemşirelik, veznedarlık gibi sağlık iş kolunda ne iş varsa yapar hale getirilmişlerdir. Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de 48 bin 85 ebe görev yapmaktadır. Ebelerden 43 Bin 404’ü Sağlık Bakanlığı’nda, 4 Bin 127’si özel sektörde ve 554’ü ise üniversite hastanelerinde görev yapmaktadır. Yani ebelerin yüzde 90’ı Sağlık Bakanlığı’nda çalışmaktadır. Oran olarak Bakanlıkta en fazla görev yapan meslek sahibi olan ebelerimizin sorunlar, sağlıktaki yıkım yasaları sebebiyle giderek derinleşmektedir.

 Ağır çalışma koşulları altında görevlerini yerine getirmeye çalışan ebelerin, sağlık sisteminin önemli unsurlarından olmasına ve Türkiye'deki 168 yıllık tarihi geçmişine rağmen ne yazık ki özelleştirme çalışmasının ilk adımı olan ‘Aile Hekimliği’ uygulamalarıyla tüm birikimler sil baştan yapılmıştır. Sağlık giderek paralı hale gelirken ebelerde iş güvencelerini büyük oranda kaybetmişlerdir

"Kalkınmışlık göstergeleri arasında ilk sıralarda yer alan ana ölüm oranı, bebek ölüm oranı, 5 yaş altı ölüm oranı ve kızamık sıklığının azaltılmasında ebeler birinci derecede öneme sahiptirler. Oysa bugün gelinen noktada görüyoruz ki bir hak olması gereken sağlık hizmetlerine ulaşımda özellikle sağlığı almakta zorlanan yoksul halkımız etkilenmekte ve reform gibi şirin kelimelere sığınılarak makyajlanan bu sistemi deneyen birçok ülkede salgın hastalıklar tekrar hortladığı ve tüm sağlık hizmetinin niteliğinin düştüğü gözlemlenmiştir. Toplumun sağlık hizmetlerinde önemli yeri olan ve sosyalizasyonuna uygun olarak tasarlanan sağlık ocağı modeli ve koruyucu hizmetleri önceleyen tüm hizmetlerde Ebeler ve alan çalışması yaparak, hizmeti haneye kadar sokan ebelik hizmetleri çok önemli olmakla birlikte, bugün ‘aile çalışanı elemanı’ gibi muğlâklaştırılan hizmet tanımıyla ebelik ‘aile hekimliği’ kapsamında sorunları katmerleşmiştir. Zaten halen yürürlükte olan 1928 tarih 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına dair kanunla ve bazı yönetmeliklerle yönetilmektedir. Mevcut kanun günümüz Türkiye şartlarına uymadığı gibi çıkarılan yönetmeliklerle ebeler hemşirenin yardımcı pozisyonuna sokulmaktadır. Kendi mesleğine ek olarak hemşirelik görevi de icra eden ebeler, Sağlık Bakanlığı'nın en önemli hizmet kadrolarından birisi olmasına rağmen mesleklerinin onuruna yakışır bir durumda değillerdir. Toplum sağlığı merkezlerinin artan nüfusa rağmen çoğaltılmak bir yana aynı işi daha az personelle fazlalaşan nüfusa hizmet veren toplum sağlığı merkezlerinin kapatılması sürecinde, ebeler hastanelerde çalışmayı tercihe zorlanmışlardır. Burada hemşirelik yapan ebeler şimdilerde pdc fazlalığı veya geçici görevlendirilmelerde hemşire olarak çalışmaları unutulup ebelikleri hatırlanarak, böylece bir kez daha mağdur edilebilmektedirler. Bizler iş güvenceli ve gelecek kaygısı duymadan çalışma ortamlarını savunurken KHK çıkarılan kamu hastane birlikleri ile hastanelerin özelleştirilmesi sürecinde tüm sağlık çalışanları gibi ebelerin de PDC fazlalığı bahanesiyle mağdur edilmelerini istemiyoruz. Bu kapsamda tüm Türkiye de hemşire olarak çalışan ebelerin hemşire yetki belgesi alınması için Sağlık bakanlığına iletilmek üzere imza kampanyası başlattık. Çıkarılan yasalarla hemşire ve doktor eksiğini ‘ithal hekim-ithal hemşire’ile kapatmaya çalışan AKP hükümeti şimdilerde ise fen eğitimi görmüş kişileri hemşire yapma planlarıyla hizmette sınır tanımıyor ve hem mesleğimizi hem de işimizi ucuzlatma ve itibarsızlaştırma planları yapmaktadır.

Sendikamız SES olarak sağlığın ağır ve tehlikeli iş kapsamına alınıp, yıpranma ve her gün hastalık kapma riskleri göz önüne alınarak erken emeklilik talebimizle birlikte iş güvenceli bir çalışma hayatını dönüştürmeye çalışırken, 48 bin ebenin sorunlarının kaynağını da emekçilerinin sorunlarıyla aynı zihniyetten kaynaklandığını görüyoruz. İnsanın insan olmasından kaynaklı nefes olmak gibi doğal bir hak olması gereken ‘sağlık hakkını’  alınıp satılan bir nesne görüp, ticaretleştirenler sağlığı da kirletmektedir.

Ülkemizde zaten sorunlu olan sağlık alanı ve sağlık emekçilerinin sorunları “Sağlıkta Dönüşüm Programı” ile daha da artmıştır.  Bir İMF ve Dünya Bankası projesi olan sağlığın özelleştirilmesinin ilk adımı olarak sağlık ocakları kapatılmasıyla atılmış, buda koruyucu hekimlik uygulamalarına vurulan büyük bir darbe olduğu gibi ebelerin toplum sağlığı açısından yaptığı önemli hizmetleri de ortadan kaldırmıştır. Böylece ücretsiz yapılan tüm uygulamalar hastaya paralı verilmeye başlanırken, ebelerde aile hekimlerin yanında sözleşmeli çalışmak zorunda bırakılmıştır. Bu durumdan ebeler de fazlasıyla etkilenmektedir. Özellikle 1 basamak sağlık hizmetlerinde önemli yer tutan ebeler, 1. basamağın Aile Hekimliği adı altında dağıtılması, sağlık ocaklarının kapatılması ile ana-çocuk sağlığı, gebe takibi vb. en önemli hizmetleri gereği gibi veremez duruma getirilmişler, aynı zamanda hekimle sözleşme yapacak Aile Sağlığı Elemanı olarak nitelendirilerek, meslekleri tamamen yok sayılmıştır. Geçmişten beri görev, yetki ve sorumluluklarının sınırlarının belirlenmemesine bu durumun eklenmesi görevlerini daha da muğlâklaştırmıştır.

 Sözleşmeli istihdamla ailelerinden ayrı bırakılmışlar, vekil ebe gibi istihdam modelleri ile düşük ücretle çalıştırılmaya zorlanmışlardır. Ayrıca ebelerimizin görev yaptıkları yerlerde yaşadıkları malzeme yetersizliği, lojman ve güvenlik gibi sorunların çözümü için ne yazık ki bir adım atılmamıştır. Ayrıca sağlıktaki masallarla oyalandırılan ve paran kadar sağlıkla uygulanan performans sistemiyle ‘vatandaş memnuniyeti’ kriterleri gibi sağlığı otelcilik hizmetleriyle eşleştiren kalitesiz sağlık hizmetleri vermeye mecbur bırakılan sağlık emekçileriyle halk karşı karşıya getirilmiş, buda tüm sağlık çalışanlarına artan şiddet olarak geri dönmektedir. Bununda sorumlusu sağlık çalışanları değil bu politika ve bunu uygulamakta ısrar eden sorumsuz yöneticilerdir. İş ortamımızda bizlerin can güvenliğini tehlikeye sokan artan şiddet hala çözülmeyi bekleyen büyük bir sorundur.
Anne ve bebek sağlığının, kısacası insanın geleceği için önemli bir sağlık hizmetini sunan ebelerimiz ne yazık ki kreşlerin görev yaptıkları kurumlarında olmaması veya yetersiz kalması nedeniyle kendi çocukları ile ilgilenmede diğer sağlık emekçileri gibi sıkıntı yaşamaktadırlar. Sayın başbakan herkese 3 çocuk yapma talimatı verirken aylık 800 liraya çalışan vekil ebeyi ve bu vekil ebenin anne olabileceğini düşünmüş müdür ya da ebe olmasına rağmen işsizlik içinde kıvranan binlerce ebeyi aklına getirmiş midir, bilinmez ama bilinen bir şey var ki o da tüm diğer sağlık mesleklerinde olduğu gibi ebelerinde tükenmişlik sendromu ile karşı karşıya bulunduklarıdır. Normal doğumdan uzaklaşan ebeler mesleğini yapamaz, pasif, bağımlı, karar vermekten uzak hale getirilmektedirler. Doğum öncesi izlem ve bakım öylesine hastanelere bağımlı hale gelmiştir ki, bu durum normal doğumun da sonunu getirmiştir. Bu haliyle de performans ve para işin içine girmiştir ama ebelerin performansı görülmemektedir.


Bebek ve ana sağlığı göz önüne alındığında onlara sağlık hizmetini sunarak çok önemli bir görevi yerine getiren ebelerin sorunları aslında çok önemli bir toplum sağlığı sorunudur. Çünkü bu alanda yapılacak tüm iyileştirmeler bebek ölüm oranı gibi toplumun gelişmişlik ölçütlerinden tutunda ana sağlığı gibi geleceğimiz etkileyen konuları da kapsayacaktır.
Herkese sağlık, güvenli gelecek diyen sendikamız SES, emeğimizle yıllardır biriktirdiğimiz iş güvencemizin önemini savunmaktadır. Bu sebeple Ebeler de ki bu parçalı istihdam modellerinin hemen terk edilip, Vekil ebe-hemşire, 4/C’li 4924’lü ve 4/B’li sözleşmeli olarak çalışmak zorunda bırakılan ve taşeronlaştırılan tüm çalışanların kadroya alınmasını savunmaktadır. Çünkü sağlık bir kamu hizmeti olarak verilmeli ve hiçbir ticari hesapla kirletilmemelidir.
İlimizde gerekçesiz kapatılarak başta ebeler olmak üzere çalışanları tamamen dağıtılan toplum sağlığı merkezleri sendikamız SES in açtığı dava kazanımıyla sonuçlanmış ama daha sonra Sağlık bakanlığı hiçbir toplum yararı gözetmeyen bu uygulamasında ısrar ederek açıkça hukuksal alanda maniplasyanlara girişmiştir.

 Haklarımız konusunda ısrarcı mücadelemiz, koruyucu hekimliği yok sayıp, bulaşıcı hastalıklar gibi toplumun tüm kesimini ilgilendiren, hastalıkları hiçe sayan hükümet yetkililerine verilen iyi cevap niteliğinde olacaktır. Bizler alın teriyle geçinen, onurumuzla mesleğimizi yapmak isteyen emekçiler olarak,  yüzyıllarca mücadelelerle elde edilen başta iş güvencemiz gibi tüm haklarımız ve kazanımlarımız konusunda yılmadan ve ısrarla mücadele etmeliyiz.

 O sebeple diyoruz ki Sağlıklı toplum, sağlıklı ve normal doğumla başlar.

Normal doğumu ebe yaptırır.

Ebeler kendilerini ne kadar sağlıklı ve güvencede hissederlerse doğuma da o ölçüde sağlıklı katkı sunacaklardır.

Ebeler artık kutsal meslek, köklü meslek, özverili meslek vb. nutuklar değil hak ettikleri insanca yaşamı istemektedirler.

        Sustukça, korktukça, yandaş ve etkisiz sendikalara üye oldukça geleceğimizin kararacağı açık. Dünya bankası ve İMF projesi olan bu uygulamaları kabul eden ülkelerin emekçilerinin durumundan biliyoruz. O sebeple iş yerlerimizde tekrar ekip ruhunu canlandırarak, dayanışma ruhuyla başta iş güvencemiz ve ücret güvencemiz olmak üzere tüm haklarımız için mücadelemizi ısrarla büyütüp genişletmek zorundayız. Genel sağlık sigortasıyla sağlık hizmetini almak için 12 kalem ödeme yapmak zorunda kalan, sömürülen halkımızı da yanımıza alarak ücretsiz, nitelikli, kaliteli ve ulaşılabilir sağlık hakkımız için iş yerlerimizde mücadele etmeliyiz. Zaman kaybetmeden iş yerlerinde birlikte kararları alabileceğimiz, geleceğimizle ilgili yasaları tartışıp kararlaştırdığımız ‘sağlık hakkı meclislerini’ kurmalıyız. Yanımıza toplumun tüm kesimlerini alarak geniş ve etkin bir sağlık hakkı mücadelesi örmeliyiz.
Bizler bizden önceki mücadele mirasına sahip çıkarak iş güvencemiz, sağlık hakkımız, gelecek güvencemize ve çocuklarımıza onurlu ve yaşanılası bir dünya bırakmak için azim, cesaret ve inançla mücadele etmeye devam edeceğiz.

 Koca bir çınar gibi köklerini bu haklı ve tüm toplumu kucaklayan taleplerden alan sendikamız SES ve konfederasyonumuz KESK bu mücadele tarihinin gönül evidir. Eşit, özgür ve aydınlık yarınlar için sizleri buradan azimle cesaretle el ele mücadeleye davet ediyorum.
Sesinizi Sesimize kattığınızda çoğalıp, tüm engelleri aşacağımıza inanıyorum.
Sağlıktaki tüm yıkım yasalarını örgütlü mücadelemizle ortadan kaldıracağımıza olan inancımla ebeler haftanızı kutluyoruz.

Burada Mesleklerini özveriyle yaparken toplumsal sorunlara olan duyarlılıkları nedeniyle özgürlükleri elinden alınan SES kadın tutuklularından ebe olan sevgili Olcay ve Seher’e de selam gönderiyorum.

 Tüm emekçiler gibi ebeler içinde gelecek güzel günlere inancımla, sizleri selamlıyorum ve saygılarımı sunuyorum.

YAŞASIN SES!

YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ!

     İnadına sendika inadına SES!



                                                                                        SES MANİSA ŞUBESİ Adına
                                                                                             Şube Bşk.Serpil DENİZ


Hiç yorum yok: