Eşitlik ve Özgürlük Temelinde Demokratik Bir Türkiye, Barış Olmadan
Tamamlanamaz
KESK i
yıpratma ve’ KESK’i AKP politikalarını destekliyor ‘şeklinde sunarak
itibarsızlaştırmaya çalışılan bilinçli bir propagandanın yapıldığı bu günlerde
KESK yürütmesinin konuyla ilişkin verdiği demeci tüm üyelerimizin dikkatine
sunuyoruz. Manisa SES Şube Yönetimi
Basın açıklaması metni aşağıdadır;
Ülkemizde
uzun yıllardır derin toplumsal, siyasal, insani tahribatlara yol açan ve otuz
binden fazla insanımızın ölümüne neden olan savaşın sona ermesi ihtimalinin
ortaya çıktığı bir dönemdeyiz.
Bugüne kadar
Kürt halkının demokratik taleplerini görmezden gelen baskıcı, otoriter ve
Türk-İslam sentezine dayalı devlet anlayışı, Kürt sorununda çatışma zeminlerini
güçlendirerek şiddet ve ölümlerin sürmesine neden olmuştur. Bu durum son
yıllarda kimi yerlerde ortaya çıkan linç girişimlerinde görüldüğü gibi, halklar
arasındaki mesafeyi açmış, bir arada yaşam zeminlerini tahrip etmiştir.
KESK,
mücadele tarihi boyunca Kürt sorununun barışçıl ortamda demokratik çözümünü
savunmuş ve bu nedenle bedeller ödemiştir.
Bugün, Kürt
halkının ve yıllardır “barış hemen şimdi!” diyen, başta KESK olmak üzere tüm
emek ve demokrasi güçlerinin mücadelesi sonucunda silahların susması ve Kürt halkının
kimi demokratik taleplerinin tartışılabildiği bir iklim yaratıldı.
Gelinen
aşamayı önemsemek gerekir.
Ancak henüz
süreç tamamlanmış değildir. Sürecin nasıl tamamlanacağı ise, emek ve demokrasi
güçleri açısından bir mücadele alanı olarak önümüzde durmaktadır. Eşitlik Ve
Özgürlük Temelinde İnsanca Yaşayabileceğimiz Demokratik Bir Türkiye Barış
Olmadan Tamamlanamaz.
Kuşkusuz
başlayan süreçte AKP hükümetinin de emperyalizmin yeni yönelimlerine uygun
neoliberal, dini muhafazakâr, baskıcı, otoriter rejiminin inşasını tamamlayacak
sivil diktatörlük arayışları söz konusudur.
Yine
silahların susması, akan kanın durması için oluşan zemini negatif etkileyen
anlayışlar var.Bir yanda iktidar tarafından demokrasi, hak ve özgürlükler
anlamında sürece denk bir adım atılmamışken, iktidarın tüm siyasal hedeflerini
görmezden gelen “AKP sevdalıları” tarafından otoriterizmi pekiştiren destekçi
anlayış; diğer yanda ise silahların susması için atılan her adımı “Türkiye’yi
bölmek isteyen emperyalizmin oyunu” olarak görüp, Kürt sorununda inkârı ve
şovenizmi güncelleyen anlayış. Bu anlayışlar sorunun çözümünü
zorlaştırmaktadır.
Hak,
özgürlük, eşitlik ve barış mücadelesi verenler olarak bizler bu yaklaşımları;
barışa ilişkin tutumuzu egemenlerin, iktidarların ya da savaştan beslenenlerin
amaçlarını ve yönelimlerini bilerek, kendi mücadele birikimlerimize denk düşen
hattımızda ısrar ederek boşa çıkarabiliriz.
Kürt
sorununda silahları susturacak, kanı durduracak, onurlu ve kalıcı bir barışın
sağlanmasını esas alacak bir diyalog zeminini güçlendirmek, bu ülkede yıllardır
barış mücadelesini kararlılıkla veren herkesin sorumluluğudur.
Şimdi
egemenlerin, iktidarların ya da savaştan beslenenlerin tutumlarına karşın;
barış çağrımızı güçlendirmenin, emperyalizme karşı halkların birlikte
mücadelesini büyütebilmek için her türlü emperyalist ilişkilerin tasfiye
edildiği, adaletin, eşitliğin, laikliğin olduğu, kimliklerin ve inançların
kendini özgürce ifade edebildiği örgütlediği bir Türkiye çığlığımızı
yükseltmenin tam zamanıdır.
Kürt sorununun
barışçıl demokratik çözümü, Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesinden
bağımsız değildir.
KESK;
- Silahların susması, barışın gerçekleşmesi için
mücadele ederken AKP’nin baskıcı, otoriter yönelimlerine karşı çıkmaya
devam edecek, hem Barış hem Özgürlük diyecektir.
- Ülkemizde halkların kardeşliği ve barış
mücadelesini Ortadoğu’da halkların kardeşliği ve barış mücadelesinden
koparamadan “Ülkede barış, Bölgede barış” diyerek emperyalizmin
taşeronluğuna hayır diyecektir.
Şimdi
halklar arasında açılan mesafenin ortadan kalkması kalıcı, gerçek barışın
inşası, Kürt sorununun toplumsal ve demokratik çözümü için inisiyatif
alacaktır.
Kürt, Türk,
Laz, Çerkez, Arap vb. tüm emekçilerin birlikte mücadele ederek geleceklerine
sahip çıkması anlayışını savunmaya devam edecektir.
Son süreçte
yaratılan olumlu havaya, ortaya çıkan iklime rağmen, AKP henüz üzerine düşen
sorumluluğu yerine getirmemektedir.
AKP halen
somut bir adım atmıyor, sorunun adını koyup “barış” sözcüğünü telaffuz
etmiyor.
AKP ortaya
çıkan iklimin heba olmasına neden olmamalı. Silahların sustuğu bu dönemde
“amasız” ve “fakatsız” aşağıdaki adımları hiç zaman kaybetmeden atmalıdır.
Bu
çerçevede;
- AKP artık Savaş dilini değiştirmeli, Barışın
dilini konuşmalıdır.
- Görüşmeler sürdürülmeli ve her aşaması kamuoyuyla
paylaşılmalıdır.
- Halkın tüm kesimlerinin sürece demokratik
katılımı sağlanmalıdır.
- Siyasi tutuklular serbest bırakılmalıdır.
- Savaşın yarattığı travmayı onarabilmek için kim
tarafından yapılmış olursa olsun, insan hakları ihlallerinin, insanlık
suçlarının açığa çıkartılması, geçmişle-gerçeklerle yüzleşilmesi
için gerekli çalışmalar başlatılmalıdır.
- Gerekli yasal düzenlemelerin yapılması için TBMM
sürece dâhil edilmelidir.
- Siyasi partiler ve seçim yasası değiştirilmeli,
demokratikleştirilmeli; seçim barajı kaldırılmalı, temsilde adalet ve
eşitlik sağlanmalıdır.
- Anadilde eğitim talebi karşılanmalı, düşünce,
ifade özgürlükleri güvence altına alınmalı, siyasi yasaklar tümden
kaldırılmalıdır.
- Etnik kökeni, dini, dili, kültürü, mezhebi,
cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimi ne olursa olsun Türkiye‘de yaşayan
herkesin anayasal yurttaşlık temelinde eşit haklara sahip olması
sağlanmalı, bu anlamda kendi kültürlerini yaşatmaları ve geliştirmeleri
anayasal güvence altına alınmalıdır,
- Köyünden göç ettirilmiş olanların köye dönüşünü
sağlayacak şekilde yasal düzenlemeler gözden geçirilmeli, göç etmiş
olanların yerleştikleri yerlerde insanî yaşam koşulları geliştirilmelidir,
- Koruculuk sistemi kaldırılmalıdır.
- Hem sorunun çözümü hem de Türkiye‘nin demokratikleşmesine
hizmet etmesi açısından yerinden yönetim ilkelerinin doğrudan demokrasi
temelinde, toplumcu bir anlayışla geliştirilmesini, yerel halk
meclislerinin yönetsel yetkilerle donatılmasını amaçlayan ve merkezin
yetkilerinin yerel yönetimlere devri kapsamında idari, siyasi düzenlemeler
gerçekleştirilmelidir.
- Ekonomik eşitsizliği, yoksulluğu ve işsizliği
giderebilmek için kamu kaynaklarının bölgeye aktarılması sağlanmalı,
toprak reformu yapılmalıdır.
Sürecin
bütün belirsizliklerine rağmen son dört ayda silahların susması, akan kanın
durması ve çocuklarımızın ölmemesi önemlidir. Şimdi gerçek, toplumsal
demokratik bir barışın tesis edilmesi, halklarımızın bir arada kardeşçe
yaşayabileceği zeminlerin güçlendirilmesi için KESK olarak bugüne kadar olduğu
gibi sorumluluklarımızı yerine getirmeye devam edeceğiz.
Yürütme Kurulu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder