24 Mayıs 2013 Cuma

SES GENEL BAŞKANINA VERİLEN CEZAYI KINIYORUZ.


2012 yılında Diyarbakır’da yapılan Newroz etkinliğine katıldıkları için SES Genel Başkanı Çetin Erdolu ve EĞİTİM SEN Genel Mali Sekreteri Adbullah Karahan hakkında açılan davanın ilk duruşması yapıldı. Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada yöneticilerimiz hakkında isnat edilen üç ayrı suçtan yaklaşık 4 yıl 7 ay ceza verildi. SES Manisa Şubesi olarak bu alınan mahkemenin kararı kınıyoruz. Söz konusu anti demokratik ve siyasi kararı kınayan KESK Basın Yayın Sekreterimiz Baki Çınar’ın basın açıklamasını sizlerle paylaşmak istiyoruz.
                                                                                                          SES Manisa Şube Yönetim Kurulu
 BASINA VE KAMUOYUNA,
Bilindiği üzere geçtiğimiz Cumartesi günü Reyhanlı’da yaşanan patlama sonucu 46 insanımız hayatını kaybetmiş, onlarcası yaralanmıştır. Öncelikle,  başta patlamada hayatını kaybedenlerin aileleri olmak üzere tüm halkımıza başsağlığı ve yararlılara acil şifalar diliyoruz.  Reyhanlı’da yaşanan vahşet tablosu ABD emperyalizminin taşeronluğunu yapan AKP iktidarının eseridir. Emperyalizmin bölgedeki çıkarları için halkları birbirine düşman hale getirmeye çalışanların taşeronluğunun bedeli masum halka ödetilmiştir.KESK olarak dün olduğu gibi bugün de SAVAŞA karşı BARIŞ mücadelemizde ısrarcı olacağımızın ve her yerde demokrasinin, eşitliğin, özgürlüğünün yeşermesi inancımızla bu mücadeleyi yürüteceğimizin bilinmesini istiyoruz!
 Değerli Basın Emekçileri,
Bugün Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşma sonucunda verilen karar adalete olan güvenimizi bir kez daha zedelemiştir. 2012 yılında yapılan Diyarbakır Newroz etkinliğine katıldıkları için Konfederasyonumuza bağlı sendikalarımız Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES)  Genel Başkanı Çetin Erdolu ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (EĞİTİM- SEN) Genel Mali Sekreteri Abdullah Karahan hakkında isnat edilen üç ayrı suçtan yaklaşık 4 yıl 7 ay ceza verilmiştir. Suçlara kanıt olarak etkinliğe katılan yüz binlerce insanı adlarının anons edilmesinden sonra zafer işareti yaparak selamlamaları gösterilmiştir. Dünyanın her yerinde her türden etkinlikte kullanılan bir işaretin yasadışı örgüt üyeliğine kanıt olarak gösterilmesi tam anlamıyla trajikomik bir durumdur. 
 
Değerli Basın Emekçileri,
AKP’nin ileri demokrasisinin yeni bir örneğiyle bugün yeniden karşılaştık. Arkadaşlarımız davet üzerine konuk olarak katıldıkları bir etkinlik nedeniyle hukukun tüm sınırları zorlanarak cezalandırılmaya çalışılmaktadır. Mahkeme heyeti evrensel hukuk normlarını, bu dönemde yaşama geçirilen 3. ve 4. Yargı paketlerini, düşünce ve ifade özgürlüğünün genişletilmesine yönelik AİHM kararlarını ve sendikaların örgütlenme özgürlüğüne ilişkin ILO normlarını dikkate almaksızın ceberrut devlet anlayışını sürdürmeye yönelik bir kararın altına imza atmışlardır. Bu karar da göstermektedir ki, AKP’nin “ileri demokrasi” söylemi tam bir yalandır. Kendisi gibi düşünmeyen ve politikalarına itiraz eden herkesi her türden yöntemle baskı altında tutmaya yönelik otoriter yönelimini sürdürmeye devam etmektedir.
Değerli Basın Emekçileri,
Özellikle 2012 yılı başından bu yana KESK olarak birçok baskı uygulamasına maruz kaldık. Sendika mekânlarımız basılarak birçok arkadaşımız gözaltına alındı. Bugün itibariyle 92 KESK yönetici ve üyesi cezaevlerinde tutuklu durumdadır. Yüzlercesi hakkındaki davalar devam etmektedir. KESK’ in sürdürdüğü insanca bir yaşam ve demokrasi mücadelesini her türden baskılamaya rağmen engelleyemeyen AKP hükümeti, arkadaşlarımızı yargı operasyonlarıyla sindirmeye ve KESK’ in mücadelesini zafiyete uğratmaya çalışmaktadır. 
Kamu emekçilerinin insanca bir yaşama kavuşması ve grevli bir toplu sözleşme yasası mücadelesini yaklaşık 25 yıldır sürdüren KESK’ in her türden baskıya rağmen bu mücadelesini kararlılıkla sürdürmeye devam edeceği bilinmelidir. KESK, tüm emekçilerin umudu olma ekseninden asla taviz vermeden yoluna devam edecektir.
Değerli Basın Emekçileri,
Mahkeme heyetinin bugün verdiği karar aynı zamanda bu ülkenin yıllardır özlemi olan ve KESK’ in de kararlılıkla sürdürdüğü barış mücadelesinin de yargılanması anlamına gelmektedir. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl temelde çözülmesi, silahların susması ve akan kanın durması için barış mücadelesini demokrasi mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olarak gören KESK’ in aldığı bu tutum egemenleri her zaman rahatsız etmiştir. Bu tutumundan kaynaklı birçok saldırıya maruz kalan KESK ’in haklılığı adına barış süreci denilen tam da bu günlerde daha iyi anlaşılmaktadır. Barışa yönelik olumlu adımların atıldığı dönemde mahkemenin verdiği bu karar toplumsal barışın inşasına değil, toplumsal özgürlüklerin önünü kapatmaya hizmet edecektir.
KESK olarak bu ülkedeki emekten ve demokrasiden yana tüm örgütlerle birlikte eşitlik, özgürlük, barış ve demokrasi mücadelesini kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Bugün olduğu gibi her türden hukuksuzluğa karşı evrensel normlara uygun bir demokrasinin kurulması mücadelemizi sürdüreceğiz. Bugün ceza verilen arkadaşlarımız dahil tüm KESK’lilerin haklarını örgütsel gücümüzle ve yargı boyutuyla savunmaya devam edeceğiz. 
                                                                                                                     Baki ÇINAR
                                                                                                         KESK Basın Yayın Sekreteri
 
 
 

Hiç yorum yok: