2012 yılında Diyarbakır’da yapılan
Newroz etkinliğine katıldıkları için SES Genel Başkanı Çetin Erdolu ve EĞİTİM
SEN Genel Mali Sekreteri Adbullah Karahan hakkında açılan davanın ilk duruşması
yapıldı. Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada yöneticilerimiz
hakkında isnat edilen üç ayrı suçtan yaklaşık 4 yıl 7 ay ceza verildi. SES
Manisa Şubesi olarak bu alınan mahkemenin kararı kınıyoruz. Söz
konusu anti demokratik ve siyasi kararı kınayan KESK Basın Yayın Sekreterimiz
Baki Çınar’ın basın açıklamasını sizlerle paylaşmak istiyoruz.
SES Manisa Şube Yönetim Kurulu
BASINA VE KAMUOYUNA,
Bilindiği üzere geçtiğimiz Cumartesi
günü Reyhanlı’da yaşanan patlama sonucu 46 insanımız hayatını kaybetmiş,
onlarcası yaralanmıştır. Öncelikle, başta patlamada hayatını
kaybedenlerin aileleri olmak üzere tüm halkımıza başsağlığı ve yararlılara acil
şifalar diliyoruz. Reyhanlı’da yaşanan vahşet tablosu ABD emperyalizminin
taşeronluğunu yapan AKP iktidarının eseridir. Emperyalizmin bölgedeki çıkarları
için halkları birbirine düşman hale getirmeye çalışanların taşeronluğunun
bedeli masum halka ödetilmiştir.KESK olarak dün olduğu gibi bugün de SAVAŞA
karşı BARIŞ mücadelemizde ısrarcı olacağımızın ve her yerde demokrasinin,
eşitliğin, özgürlüğünün yeşermesi inancımızla bu mücadeleyi yürüteceğimizin
bilinmesini istiyoruz!
Değerli Basın Emekçileri,
Bugün Diyarbakır 9. Ağır Ceza
Mahkemesinde görülen duruşma sonucunda verilen karar adalete olan güvenimizi
bir kez daha zedelemiştir. 2012 yılında yapılan Diyarbakır Newroz etkinliğine
katıldıkları için Konfederasyonumuza bağlı sendikalarımız Sağlık ve Sosyal
Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Genel Başkanı Çetin Erdolu ve Eğitim ve
Bilim Emekçileri Sendikası (EĞİTİM- SEN) Genel Mali Sekreteri Abdullah Karahan
hakkında isnat edilen üç ayrı suçtan yaklaşık 4 yıl 7 ay ceza verilmiştir.
Suçlara kanıt olarak etkinliğe katılan yüz binlerce insanı adlarının anons
edilmesinden sonra zafer işareti yaparak selamlamaları gösterilmiştir. Dünyanın
her yerinde her türden etkinlikte kullanılan bir işaretin yasadışı örgüt
üyeliğine kanıt olarak gösterilmesi tam anlamıyla trajikomik bir durumdur.
Değerli Basın Emekçileri,
AKP’nin ileri demokrasisinin yeni bir
örneğiyle bugün yeniden karşılaştık. Arkadaşlarımız davet üzerine konuk olarak
katıldıkları bir etkinlik nedeniyle hukukun tüm sınırları zorlanarak
cezalandırılmaya çalışılmaktadır. Mahkeme heyeti evrensel hukuk normlarını, bu
dönemde yaşama geçirilen 3. ve 4. Yargı paketlerini, düşünce ve ifade
özgürlüğünün genişletilmesine yönelik AİHM kararlarını ve sendikaların
örgütlenme özgürlüğüne ilişkin ILO normlarını dikkate almaksızın ceberrut
devlet anlayışını sürdürmeye yönelik bir kararın altına imza atmışlardır. Bu
karar da göstermektedir ki, AKP’nin “ileri demokrasi” söylemi tam bir yalandır.
Kendisi gibi düşünmeyen ve politikalarına itiraz eden herkesi her türden
yöntemle baskı altında tutmaya yönelik otoriter yönelimini sürdürmeye devam
etmektedir.
Değerli Basın Emekçileri,
Özellikle 2012 yılı başından bu yana
KESK olarak birçok baskı uygulamasına maruz kaldık. Sendika mekânlarımız
basılarak birçok arkadaşımız gözaltına alındı. Bugün itibariyle 92 KESK
yönetici ve üyesi cezaevlerinde tutuklu durumdadır. Yüzlercesi hakkındaki
davalar devam etmektedir. KESK’ in sürdürdüğü insanca bir yaşam ve demokrasi
mücadelesini her türden baskılamaya rağmen engelleyemeyen AKP hükümeti,
arkadaşlarımızı yargı operasyonlarıyla sindirmeye ve KESK’ in mücadelesini
zafiyete uğratmaya çalışmaktadır.
Kamu emekçilerinin insanca bir yaşama
kavuşması ve grevli bir toplu sözleşme yasası mücadelesini yaklaşık 25 yıldır
sürdüren KESK’ in her türden baskıya rağmen bu mücadelesini kararlılıkla
sürdürmeye devam edeceği bilinmelidir. KESK, tüm emekçilerin umudu olma
ekseninden asla taviz vermeden yoluna devam edecektir.
Değerli Basın Emekçileri,
Mahkeme heyetinin bugün verdiği karar
aynı zamanda bu ülkenin yıllardır özlemi olan ve KESK’ in de kararlılıkla
sürdürdüğü barış mücadelesinin de yargılanması anlamına gelmektedir. Kürt
sorununun demokratik ve barışçıl temelde çözülmesi, silahların susması ve akan
kanın durması için barış mücadelesini demokrasi mücadelesinin ayrılmaz bir
parçası olarak gören KESK’ in aldığı bu tutum egemenleri her zaman rahatsız
etmiştir. Bu tutumundan kaynaklı birçok saldırıya maruz kalan KESK ’in
haklılığı adına barış süreci denilen tam da bu günlerde daha iyi
anlaşılmaktadır. Barışa yönelik olumlu adımların atıldığı dönemde mahkemenin
verdiği bu karar toplumsal barışın inşasına değil, toplumsal özgürlüklerin
önünü kapatmaya hizmet edecektir.
KESK olarak bu ülkedeki emekten ve
demokrasiden yana tüm örgütlerle birlikte eşitlik, özgürlük, barış ve demokrasi
mücadelesini kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Bugün olduğu gibi her
türden hukuksuzluğa karşı evrensel normlara uygun bir demokrasinin kurulması
mücadelemizi sürdüreceğiz. Bugün ceza verilen arkadaşlarımız dahil tüm KESK’lilerin
haklarını örgütsel gücümüzle ve yargı boyutuyla savunmaya devam edeceğiz.
Baki ÇINAR
KESK
Basın Yayın Sekreteri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder