14 Kasım 2012 Çarşamba

2013 BÜTCESİ SOSYAL VE ADALETLİ DEĞİLDİR


                                                    


 AKP hükümetinin TBMM’ne gönderdiği 2013 bütçesi nin görüşüldüğü bu günler  biz emekçileri çok yakından ilgilendirmektedir. Sorunlu olan bu  bütçede AKP, halkın talep ve ihtiyaçlarına cevap vermekten uzak bir bütçe politikası uygulamaktadır. Bu bütçe adeta 18. yüzyıl kralları, din adamalarını ve askerlerini vergiden muaf tutan zihniyete sahiptir. 21. yüzyılda tanıklık yaptığımız ve mağduru olduğumuz bütçe politikası da 18.yüzyıl krallarının vergi ve bütçe zihniyetine benzemekte olup, AKP hükümeti tarafından topluma dayatılmaktadır.  Bütçenin ilk göze çarpan yanı  özellikle toplumu dindarlaştırma amaçlı  ve “biat” neslinin yaratılması amacıyla Diyanet İşleri Başkanlığı ve din bütçesi. Aynı zamanda demokratik-toplumsal muhalefeti bastırmak, kamuoyunu devletin şiddet aygıtları yoluyla sindirmek amacı taşıyan “savunma-güvenlik” ile “hazır ol” bütçesi bu gördüğümüz.

  AKP hükümetinin vergi ve bütçe politikalarındaki adaletsizliği ve vicdansızlığının sonucu, vergi gelirlerinin yüzde 80’ini,biz çalışandan toplarken, zenginlere vergi cenneti bir Türkiye vaat etmektedir.  Zenginlerin değişik uygulama ve yöntemlerle gelir vergisinde yüzde 80 civarında muaf olduğu bir ülkede, tüm zenginliğin yüzde 80’ini elinde bulunduran yüzde 20’lik kesim, adaletsiz ve vicdansız şekilde sadece yüzde 20 vergi ödüyor. Halk olarak bizler ise merkezi bütçenin yüzde 80’ini karşılayan ve bu bütçenin de en mağdur kesimini oluşturmaktadır.

2013 BÜTÇESİ SOSYAL VE ADALETLİ DEĞİLDİR

Adaletsizlik ve vicdansızlık sadece vergi toplamada değil, bütçenin dağılımında da kendisini göstermektedir. Sosyal ve demokratik devletlerin asli görevi, sosyal ve kamu hizmetlerini halkına eşit, ücretsiz, nitelikli ve ulaşılabilir şekilde sunmak iken, AKP hükümeti vergilerimizi kamu hizmetlerine aktarmak yerine, özel sektöre ve yandaşlarına aktarmayı hedefleyen bütçe yapmayı hedeflemiştir. Paran kadar sağlık ve paran kadar eğitim hizmeti ile doğuştan kazanılmış olan bu hakları ve hizmeti, paralı hale getirmiştir. Buna karşılık olarak da, asla bir devletin görevleri arasında sayılmayacak  “kamucu din hizmeti”, ücretsiz olarak sunularak, teokratik bir devlet eksenine oturmak bir AKP “başarısı” olarak sunulmuştur. Sağlık hizmetlerinde iyileşmenin aksine, katkı payıyla sağlık hizmeti paralı hale getirilirken, devletin vicdanına sokulacak resmi devlet dini için, devlet katkı payı olarak, Diyanetin bütçesi, bir bakanlık bütçesi kadar artırıldı. AKP yoksulların yükünü kaldırmak yerine, zenginlerin daha çok kazanmasını teşvik eden bu bütçe politikası yapmaktadır.

2013 BÜTÇESİ DİNDAR NESİL YARATMAK İSTİYOR

Emekçilerin  hak arama bilincini köreltmek, itaatkâr kılmak için devlet dini yaratılarak güçlendirilen Diyanetle AKP, din okulları ve din eğitimleri üzerinden toplumu teslim almak istiyor. Bunun için de Diyanet İşleri Başkanlığına ve Milli Eğitim Bakanlığının din eğitimi ve din eğitim kurumlarına (İlahiyat fakülteleri, imam hatipler, Kuran kursları) devasa bütçe ayırıyor. Devletin 130 bin imamlı ile dev bir bütçeye ve kadroya sahip  olan  kurumu Diyanet İşleri Başkanlığı kurumudur.  Diyanet, 2012 yılında 3 milyar 891 milyon liralık bütçeye sahipken, 2013 yılı bütçesinden kendisine 4 milyar 604 milyon lira ayrıldı. Din bütçesindeki yüzde 18.3’lük artışı, emekçilerinin maaşlarına yansıtmayan devlet, çalışanlara yüzde 4’lük zammı reva gören bir zihniyet bütçedir. Diyanet'in bütçesi sağlık, kültür, eğitim ve bilimden daha önemli görülmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı, 2013 bütçesindeki paya bakılırsa,  11 bakanlık bütçesini arkasına aldı.

MEZHEPÇİ DİN BÜTÇESİ HUKUKA AYKIRI VE AYRIMCILIKTIR

 Diyanet İşleri Başkanlığı'na 2013 yılı için ayrılan ödenek bunun kanıtıdır.  90 bin camiye ve 130 bin imamı ve din görevlisi bürokratı finanse eden bu çarpık ve ayrımcı laiklik uygulamasını bilmeyen yok. Kamuoyunun ezberlediği ve fakat demokratik kamuoyunun etkisiz kaldığı bir uygulama olarak giderek güçlenen ve laiklik karşıtı bir kambur halini koruyor.

2013 yılı Diyanet bütçesi 4 milyar 604 milyon TL’dir. Anayasanın eşitlik ilkesi gereği, nüfusun en az dörtte birini oluşturan Aleviler için Aleviler 2013 bütçesinden 1 milyar 151 milyon TL ayrılması gerekir. Bu bütçe aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarımız olan Gayri Müslimlere de nüfusları oranında bütçeden pay ayırmalıdır. Örneğin Gayri Müslim vatandaşlarımızın Lozan Antlaşması’ndan kazanılmış “bütçeden pay verilmesi” hakkı bile ihlal edilmektedir.
BÜTÇE KANUNUYLA DİN FİNANSMANI HUKUKA AYKIRIDIR

Türkiye hukuksal ilkesizlikle 21. yüzyıla yolculuk yapamaz. Anayasanın 73. maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır” hükmüne yer verilmiştir. Anayasanın 73 maddesi, kendisinden üstün bir norm olan 2. Maddesindeki “İnsan Haklarına Saygılı, Laik, Demokratik, Sosyal, Hukuk Devleti” ilkesi doğrultusunda yorumlandığında; devletin kamu gideri olarak vatandaşlarından aldığı vergiyi vatandaşlarına hizmet için adaletli şekilde harcaması gerektiği, alınan vergiyi kamu gideri altında ülkedeki belli bir mezhebe (Hanefi) mensup vatandaşlara hizmet için tahsis edilmesinin ve diğer inançlara (Alevilik, Hıristiyanlık, Musevilik, Ezidilik,.) hizmet için herhangi bir şekilde vergiden bütçe tahsis edilmemesinin hukuka aykırı olduğu anlamına gelir.

Geleneksel militarist tutumu sürdüren AKP, tek kutuplu dünyanın yeni ihtiyaçlarına uygun olarak militarist ekseni güçlendirecek savunma bütçesini giderek artırmaktadır.AKP Hükümeti,Türkiye nin komşularıyla0 sorunhedefinden sıfır komşuhedefine ulaşınca , içerde dışarıda savaş ve şiddet politikalarını tırmandırarak biz emekçilerden esirgenen paralar güvenlik harcamalarını, silaha, gaza harcanmaktadır.

Bu nedenle AKP hükümeti 2013yılı bütçesinde en fazla ödeneği, 45 milyar 297 milyon olarak savunma ve güvenlik için ayırarak, aslında 2013 yılının barışçıl ortamın yaratılmasına  uzak olduğunu ve demokratik muhalefete gözdağı veren bir güvenlik bütçesinin de  işaretini vermektedir.

Savunma bütçesindeki bu rekor artışın sebebi tabii ki sadece emekçilere, öğrencilere ve toplumsal muhalefet  kesimlerine karşı kullanılan fonksiyonel demir coplar ve sağlığı zararsız organik biber gazı harcanan para değil. AKP hükümetinin  silaha ve silah kullanana  yatırım politikası ile eğitim, sağlık,bilim, kültür gibi alanlarda gelişim sağlanamaz.45 milyar civarında ki  savunma ve güvenlik bütçesiyle yapılacak kısıtlamalar yoksulluk, eğitim bölgesel adaletsizlikler doğuracağı gibi ülkemizin geleceğinin kararması sonucunu doğuracaktır.Savunma ve güvenlik endişesi duyan bir toplumsal psikolojiyle kardeşçe ve barış içinde yaşamak zor olacaktır. Bütçeden halka ve  biz emekçilere ayrılacak  adaletli her pay huzur ve refah düzeyini artırarak eğitimin niteliği ve sağlık hakkımız ve yaşam niteliğimizi yükseltecektir. 

Bizler sağlık emekçileri olarak bütçeden sağlığa ayrılacak olan 2 milyar 888 milyonu, savunmaya ayrılan 45 milyar ve diyanete ayrılan 4 milyar yanında halkın sağlığıyla alay etmek olarak kabul etmiyoruz.Bir kamu hizmeti olması gereken sağlığı bir yük olarak görüp, üzerinde ki sorumluluğu atarak, tamamen özelleştirerek paran kadar sağlığı savunarak kirletenlerin  sağlığımızla oynamasına asla izin veremeyiz.

Kamu hastane birlikleri kurularak birer işletmeye dönüştürülerek CEO ların atandığı bu günlerde savaşa,  değil emekçiye, sağlığa ve eğitime bütçe diyoruz.     13.11.2012

                                                                                              SES MANİSA ŞUBE YÖNETİMİ  .

Hiç yorum yok: