27 Kasım 2012 Salı

KAMU ÖZEL ORTAKLIĞI BEŞ YILDIZLI SOYGUN


BASINA VE KAMUOYUNA

 

Kamu Özel Ortaklığı: 5 Yıldızlı Soygun

            2003 yılından beri uygulanmakta olan Sağlıkta Dönüşüm Programı, her geçen gün uygulamaya koyulan yeni politikalarla sağlıktaki yıkımı daha da artırmaktadır.  SSK hastanelerinin devri, Aile hekimliği uygulaması, performans sistemi, kamu hastane birlikleri, üniversite hastanelerinin ticarileşmesi, derken karşımıza bir de devasa paraların konuşulduğu sağlık kampüsleri ve bunlara ait ihale süreçleri çıktı

Sağlık Bakanlığı “Kamu Özel Ortaklığı”  yöntemini bütün kamu hastanelerine yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Bu yöntem hastane binasının, kamu tarafından tahsis edilen arazilerde özel şirketler tarafından yapılarak devlete kiraya verilmesi, devletin de hem şirketlere kira ödemesi hem de bu tesiste verilecek “çekirdek hizmet” dışındaki otopark, otel, banka şubesi, restoran,  kafeterya, konferans ve kültür merkezi, yaşlı bakımevi, kreş, personel servisi, taksi hizmetleri, zayıflama ve diyet merkezi gibi alanları ile tıbbi destek hizmetleri, bilgi işlem, hasta danışmanlığı, sterilizasyon, çamaşırhane, temizlik, güvenlik, yemekhane, arşiv, binaların tamiri, bakımı, işletilmesi, park ve bahçe bakımı, ambulans gibi bütün hizmetlerin, yirmi beş yıldan kırk dokuz yıla kadar, bu şirketlere devredilmesidir.

Beş Hastane: 22.5 Milyar TL Borç

Sağlık Bakanlığı Türkiye’yi 29 sağlık bölgesine ayırdı. Aralarında Türkiye Halk Sağlığı Kurumu ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu idari binalarının da bulunduğu, toplam 45 proje için Kamu Özel Ortaklığı ihale süreci devam ediyor. Bugüne kadar Kayseri, Ankara-Etlik, Ankara-Bilkent, Manisa, Konya-Karatay, Yozgat, Elazığ, İstanbul-İkitelli ve Mersin kampüslerinin ihalesi yapıldı.

Yapılan ihaleler ile şirketlere ödenecek kira bedellerinin ne olduğu resmi olarak açıklanmamıştır. Kayseri 137.73 Milyon, Ankara-Etlik 319 Milyon, Ankara-Bilkent 289 Milyon, Manisa 64.25 Milyon, Konya-Karatay 88.79 Milyon TL yıllık kira belirlendiği basın yoluyla öğrenilmiştir. Yozgat, Elazığ, İstanbul ve Mersin ihalelerindeki tutara ilişkin hiçbir bilgi bulunamamıştır. Kira bedeli öğrenilebilen beş ihaledeki yıllık kiralar toplamı bugünün rakamlarıyla 898 Milyon 770 Bin TL’dir. Bu rakam 25 yılda toplam 22 Milyar 469 Milyon 250 Bin TL olacaktır. Toplam 45 projenin kira bedeli ve ihale karşılığının ise yüzlerce milyar TL tutacağı tahmin edilmektedir.

Oysa Erzurum’da, 2011 yılında 1.200 yataklı devlet  hastanesinin yapılması işi 193 milyon 270 bin TL’ye ihale edildi. Aynı yıl Kamu Özel Ortaklığı yöntemi ile 1500 yataklı Kayseri Entegre Sağlık tesisi ihalesinde ise sadece bir yıllık kira bedeli 137 milyon 73 bin TL olarak belirlendi. Yani Kayseri’de özel şirkete ödenecek bir buçuk yıllık kira ile 1200 yataklı bir hastanenin yaptırılması mümkün.

Sağlık Bakanlığı’nın 2012 yılı bütçesinin 14 Milyar TL, döner sermaye bütçesinin ise 16 Milyar TL olduğu ve sadece beş hastane inşaatı için ödenecek kira miktarı değerlendirildiğinde, 45 kamu özel ortaklığı projesi için Sağlık Bakanlığı’nın bütçesi ve döner sermaye gelirlerinin toplamının yıllık kirayı ödemeye yetmeyeceği anlaşılmaktadır.

Türkiye’de yurtdışındaki  uygulanan yöntemden farklı olarak şirketlere bazı yeni avantajlar da sağlanmıştır. Sağlık Bakanlığı kamuya ait hastaneleri kapatarak yerlerini alışveriş merkezi veya otel yapmak üzere özel şirketlere devrediyor. Görüntüleme ve laboratuar hizmetlerini de ihaleyi alan firmalara veriyor.

Hastaneler sınıflara ayrılıyor.

            Yıllardır vergilerimizle kamu hizmeti olarak parasız, nitelikli,ulaşılabilir verilmesi gereken sağlık hizmetleri ve bunları yapmakla yükümlü olan sağlık bakanlığı şimdi tüm görevlerini ve sorumluluklarını bırakarak sağlığı tamamen piyasa şartlarına teslim ediyor.Tüm hastaneleri Kamu hastane birliklerinde toplayarak tüm teşkilat yasasını değiştiriyor.

            Kamu Hastane Birlikleri, A B C D E diye sınıflandırılmış hastanelerin, tıpkı özel hastanelerde olduğu gibi, katkı, katılım payı ve ilave ücretlerinin farkı nedeniyle, herkesin parasına uygun olan hastaneye başvurması demektir.

Sağlık Çalışanları Sözleşmeli İşçi, Hastalar Müşteri, Soygun 5 Yıldızlı

İhaleler yoluyla sağlık alanı tümüyle dönüştürülürken,  sağlık personelinin sözleşmeli çalışması, giderek taşeron işçisi olması öngörülüyor. Yapılacak sağlık kampüslerinin yıllık kiraları döner sermayeden ödenecek. Kiraların ödenmesi içinse biz sağlık çalışanlarının emeğinin karşılığı verilmediği gibi, hekimlerin, sağlık personelin döner sermayeden aldıkları ücretleri “azaltılacak”.İnsanca yaşayacak ücret istediğimizde bizleri döner sermaye gelirleriyle oyalayıp, emekliliğimizde açlık sınırına mahkum edenler, Kamu hastane birlikleri sayesinde şimdide tam işletmeye dönüştürerek ‘Ücretli köleliğe’ mahkum etmekte bir sakınca görmüyorlar.Bununla da kalınmıyor geleceğimizi yakından ilgilendiren içi boşaltılan tıp eğitiminin de piyasalaştırılmasıyla içeriği dinamitlenmektedir.Ayrıca bu hastanelerde eğitim ve araştırma yapacak asistan hekimlerin statüsünün ne olacağı, özel şirketlere devredilen eğitim birimlerinde nasıl eğitim alabilecekleri de belirsiz.

            Üstelik Sağlık Bakanlığı müşteri memnuniyeti temeline oturttuğu sağlık hizmetlerinin tümünü “beş yıldızlı otel konforunda hastaneler” olarak tanıtımını yapıyor. Ancak SGK “5  yıldızlı  otel  konforunu” değil pansiyon odasının  ücretini ödüyor. Aradaki fark ise vatandaşın cebinden alınacak.  Üstelik Kamu özel ortaklığında hastanelerin morg, gasilhane, tıbbi destek hizmetlerinin de özel şirketler tarafından verilmesi kararlaştırılıyor. Özel şirketlerin doğrudan verdiği bu hizmetlerin parasının nasıl ve kim tarafından ödeneceği de belirsiz. Bu durumda vatandaşların “devlet hastanesi” diye başvurdukları sağlık tesisinden taburcu olurken çıkarılan faturalar sayesinde yeniden hastaneye yatmaları söz konusu olabilecektir.

Sağlık Bakanlığı’na Çağrımızdır: Bütün İhaleleri Durdurun

            Danıştay 13. Dairesi’nin verdiği kararlar ışığında, tespit edilen hukuka ve Anayasa’ya aykırılıklar nedeniyle yapılmış ve yapılması düşünülen bütün ihalelerin durdurulması gerekir.

            KÖO modelinin geniş toplum kesimlerine geri dönüşümsüz vereceği zararlar göz önüne alındığında toplum sağlığında derin yaralar açan bu projeden  AKP hükümeti  bir an önce vaz geçmelidir. Kanada’da ve İskoçya’da olduğu gibi Sağlık Bakanlığı’nın da Kamu Özel Ortaklığı adı altındaki bu yanlış yoldan bir an önce dönmesi için bizler Sağlık ve Sosyal Hizmet emekçileri sendikası olarak sonuna kadar mücadele edeceğiz. . Ülkemiz, İngiltere gibi zararı fark etmek için 20 yıl beklemek zorunda değildir. Hele hele  işsizliğin ve yoksulluğun her gün biraz daha  tırmandığı ülkemizde oldukça iştah kabartan sağlık alanının piyasalaştırılıp, satılmasıyla şirketleri zengin etmek için ayıracak kaynağımız hiç yoktur.

            Ömrünü insan sağlığına adayan biz sağlık emekçileri halkımızın sağlığı ve ülkemizin aydınlık yarınları adına da bu soyguna dur diyeceğiz ve sağlık hakkımız için sorumluluğumuzu gerçekleştireceğiz.Kamunun tasfiye edilip, ülkenin tüm değerlerinin peşkeş çekilip, satışa çıkarılmasına izin vermeyeceğiz.

            Halkımızı da yanımıza olarak hastanelerimize sahip çıkacağımızı, ,iş güvenceli bir şekilde parasız, nitelikli, ulaşılabilir sağlığın kamu eliyle verilmesinin mümkün olduğunu biliyoruz. Hükümete sesleniyoruz. Burası ne fabrika, ne darphane.Burası hastane’ diyoruz.

                 SES Manisa Şubesi Yönetimi adına
              Erdal Sağınmaz(Örgütlenme Sekreteri) 

 

Hiç yorum yok: