Bugün açlık
grevlerinin 59. günü. Sayıları yeni katılımlarla birlikte 10 bine varan tutuklu
hâlâ açlık grevinde, ölüme her geçen gün biraz daha yakınlaşıyor.
Açlık grevleri bir ülkede demokrasinin, eşitliğin ve
özgürlüğün olmadığı siyasal sistemlerin bir sonucudur. 1980’den bu yana yaşanan
açlık grevlerinin sayısı, içinde bulunduğumuz baskı ve zorba düzeninin,
karanlığının da bir kanıtıdır. Ülkemizde 12 Eylül’le başlayan eşitlik ve
özgürlüklerin rafa kalktığı bu karanlık, bugün AKP’nin gölgesinde derinleşerek
devam etmektedir.
Siyasi ve insani taleplerle 12 Eylül 2012 tarihinde başlayan açlık grevlerinin 59. gününe geldiğimiz bugün, artık kritik bir aşamayı işaret etmektedir. Bugüne kadar sağlanan diyaloglardan somut bir çözüm üretilemez ise bugün ortaya çıkan sağlık sorunları daha ciddi bir aşamaya girecek, yaşamsal sorunlara ve ardından ölümlere neden olacaktır. Açlık grevlerine seyirci kalmak, ölümlere seyirci kalmaktır. Taleplere karşı sürdürülen duyarsızlık ise AKP hükümetinin altından kalkamayacağı sonuçları doğuracak, toplumun vicdanında derin yaralar açılacaktır.
Siyasi ve insani taleplerle 12 Eylül 2012 tarihinde başlayan açlık grevlerinin 59. gününe geldiğimiz bugün, artık kritik bir aşamayı işaret etmektedir. Bugüne kadar sağlanan diyaloglardan somut bir çözüm üretilemez ise bugün ortaya çıkan sağlık sorunları daha ciddi bir aşamaya girecek, yaşamsal sorunlara ve ardından ölümlere neden olacaktır. Açlık grevlerine seyirci kalmak, ölümlere seyirci kalmaktır. Taleplere karşı sürdürülen duyarsızlık ise AKP hükümetinin altından kalkamayacağı sonuçları doğuracak, toplumun vicdanında derin yaralar açılacaktır.
Özgürlük ve
demokrasi alanını toplumsal yaşamın her alanında giderek daraltan AKP hükümeti,
Kürt sorununda izlediği otoriter, baskıcı, tekleştirici yöntemlerle ve
sürdürdüğü anti demokratik devlet anlayışı ile bugüne kadar yeterince ölüme,
acıya ve gözyaşına neden olmuştur. Bugün taleplerini ifade etmek için açlık
grevlerine başvuranlara karşı içinde bulunduğu duyarsızlık, aymazlık hali
ise geçmişten hiçbir ders almadığını, sorunu çözmek yerine derinleştirme
anlayışından vazgeçmediğini göstermektedir. Açlık grevlerinin bugün diyalog
yöntemi ile çözülmesi, bugüne dek AKP hükümetinin derinleştirdiği Kürt
sorununda da çözüme doğru atılacak önemli bir adım olacaktır. Bu aynı zamanda
yıllardır altını çizdiğimiz demokratikleşme yolunda da büyük bir adımı
oluşturacaktır.
Fakat
görüyoruz ki bu ülkeyi yönetenler, her kesimden ezilenlerin, hakları yok
sayılanların sesini duymadıkları gibi bugünkü açlık grevlerinde de insani ve
vicdani hiçbir sorumluluğu üstlenmemektedirler. Çözümün parçası olmak yerine
sorunun kendisi olmayı tercih etmekte, giderek daha kalabalıklaşan sokaklara,
çığlığa dönüşen seslere hala gazla, copla, nefret söylemleri ile seslenmektedirler.
Yarattıkları korku imparatorluğunda gösterdikleri “ileri” demokrasi örnekleri,
içinde bulundukları ve topluma dayattıkları zihniyetin karanlığını açıkça
sergilemektedir.
İnsan yaşamının söz konusu olduğu bu günlerde artık
içinde bulunduğumuz her gün, her saat hatta her dakika, yaşamı ölüm karşısında
daha da mağlup etmektedir.
Bizler Manisa Sağlık Hakkı Meclisi olarak, yaşadığımız yüzyılda bir utanç tablosu yaşamamak, artık bir insanımızı dahi yitirmemek için bir an önce diyalogların çözüme ulaşmasını istiyoruz. AKP hükümeti bir an önce üzerindeki bu sorumluluğu yerine getirmelidir. Aksi halde bu utanç tablosunun mimarı olarak, yitip giden yaşamların sorumlusu sadece kendisi olacaktır.
Bizler Manisa Sağlık Hakkı Meclisi olarak, yaşadığımız yüzyılda bir utanç tablosu yaşamamak, artık bir insanımızı dahi yitirmemek için bir an önce diyalogların çözüme ulaşmasını istiyoruz. AKP hükümeti bir an önce üzerindeki bu sorumluluğu yerine getirmelidir. Aksi halde bu utanç tablosunun mimarı olarak, yitip giden yaşamların sorumlusu sadece kendisi olacaktır.
Bu kez ölüme karşı yaşam kazansın! 09/11/2012
MANİSA SAĞLIK HAKKI MECLİSİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder