2 Kasım 2012 Cuma

KESK DANIŞMA KURULU GÜNDEMİNE İLİŞKİN SES MANİSA ŞUBE RAPORU .

KESK Danışma Kurulu Gündemine İlişkin SES Manisa Şube Raporudur.


Şubemiz KESK Danışma kuruluna sunulacak raporun hazırlık aşamasında, üye ve aktivistlerimizin öneri ve isteklerini alabilmek için yaklaşık on gün süren bir sanal forum denemesi yapmış ve gündemin enine boyuna tartışılmasını sağlamayı amaçlamıştır. Söz konusu sanal foruma katkı sunan üyelerinde katılımı ile 31.10.2012 günü Şube binamızda bir toplantı yapılarak gündemdeki başlıklar söz konusu forumda sunulan öneriler de dikkate alınarak son kez değerlendirilmiş ve aşağıda sunulan rapor oluşturulmuştur.

1. Geçmiş Sürecin değerlendirilmesi:

Şubemiz geçmiş sürecin değerlendirmesi maddesini geçen yıl yapılan toplu sözleşme sürecinden bu güne kadar geçen süreyi ele alarak değerlendirmiştir. Bu değerlendirmede öne çıkan hususlar ise: Toplu sözleşme sürecinde KESK yönetim kurulunun görüşme trafiği dahil gelişen olayları şubelere aktarma konusunda yetersiz kaldığı, sürecin sağlıklı yönlendirememesi sonucunu doğurmuş, buda üye ve yöneticilerin zaman zaman medyanın manüplatif haberlerinin etkisinde kamlısı sonucu doğurmuştur. Oysa KESK’in web sayfası dahil kullanabileceği bir çok iletişim yolu mevcuttur.

Yine toplu sözleşme sürecinde ortaya konan eylem tarzının, yeterince etkili ve sürece uygun düşmediği, bu konuda daha hazırlıklı eylemlerin planlanabileceği değerlendirilmiştir.

KESK’ in 11 işkolunun sorunlarını bütünsellik içerisinde ele alma yönünden ve kamuda yaşanan yıkımı öne çıkaracak çalışmalar yapma konusunda yetersiz kaldığı vurgulanmıştır. Gerek sağlıkta yaşanan “Sağlıkta Yıkım Süreci” diye tanımlanan sürecin yönderilmesi, gerekse başta eğitim işkolu olmak üzere diğer işkollarında yaşanan bir çok haksızlığın KESK bütünselliği içerisinde değerlendirilemediği gözlenmiştir. Kamuda yaşanan yıkım sürecinin anlatılması dahil neredeyse hiçbir çalışmanın (kitap, kitapcık, broşür, forum vb) yapılamamış olması önemli eksiklikler olarak görülmüştür.

Uzun zamandan beri konuşulan ve her yılsonunda tekrar gündeme getirilen bütçeye ilişkin emekçilerin bakış açısını sergileyen bir bütçe gündemi yaratılamadığı gibi bir eylem programın oluşturulamamış olması, KESK’in bu konuda oldukça sınırlı söz üretmesi sonucunu doğurmuştur. KESK in ekonomik ve demokratik mücadele perspektifinde halka yönelik bütçe tasarımı ve tartışması birleşik mücadelenin örülmesinde önemli bir dayanaktır. KESK’in emek ve demokrasi mücadelesinde kendi rüzgârını yaratması açısından bu konuların görünür ve anlaşılır olması çalışmalarının yapılmaması çok büyük eksikliklerdir. Bu konudaki eksikliklerinde KESK’in niceliksel olarak büyümesinin önünde engel teşkil ettiği vurgulanmıştır.

Oysa hepimiz çok iyi biliyoruz ki bütçenin belirlenmesi süreci kamu emekçilerinin birçok sosyal haklarının sınırlarının konduğu bir programdır. Hükümetin TİS görüşmelerinde sık sık “Bütçe imkânları…” diyerek birçok talebimizi sınırlaması bu dönemde yürütülecek etkin bir mücadele programı ile aşılabilir. O halde KESK şimdiden 2012 Aralık ayında, bütçe belirlenirken final yapacak bir mücadele programı belirlemelidir. Bu programda KESK üyesi olsun olmasın bütün kamu çalışanlarının sürece aktif katılımı sağlayacak tarzda bütçeden emekçilere ve halka ayrılması gereken payların vurgulanması ile kamu çalışanlarını seyirci olmaktan çıkaran ve işin öznesi yapacak bir propaganda dili kullanılmalıdır. Bütçeden kime ne paylar ayrılıyor, kamu çalışanları bu işin neresinde, yoksullar, köylüler, küçük esnaf bütçeden ne pay alıyor, sermayeye ayrılan kaynak ne kadar hepsini bir bir gündeme taşımalı, konuşmalı ve tartıştırmalıdır. Böylece AKP nin içerde dışarıda savaş politikalarını benimsediği militarist bütçe gözle önüne serilecektir. KESK in AKP nin oluşturduğu dinci ve militarist bütçenin emekçiler açısından gündemleştirilmesi başaracak mücadele programı, inşa edilecek barış diline de hizmet edeceği düşünülmektedir.

KESK’in bu dönemde çok yoğun saldırı altında olması, yöneticilerinin hapse atılması vb birçok gerekçe bu eksiklikler için öne sürülebilir ancak Şubemiz tüm bu olumsuzlukları ve zorlukları değerlendirmekle birlikte KESK’in bu defansif tavrını değiştirmesi, hak isteyen, söz üreten, sözünü akademik, istatistik vb bir çok araçla destekleyen ve hak talep eden bir noktaya adım atması gerektiğini değerlendirmektedir.

Başta Kürt sorunu olmak üzere, alevi sorunu, HES mücadeleleri gibi bir çok toplumsal sorunda KESK kendi söylemini üretmemekte, açıklama yapmamaktadır, buda hayata müdahale konusunda oldukça büyük esiklik olarak ele alınmalıdır.

2. Önümüzdeki süreç:

a) Siyasal süreç: Kuşkusuz ülkemizin en önemli sorunu Kürt sorunudur. Bu alanda son aylarda yaşanan gelişmeler ve sürecin tıkanmış olması oldukça kaygı vericidir. Yaşanan açlık grevleri ve açlık grevi ile ilgili müdahale olasılığı, can kayıplarının yaşanma ihtimalinin bu derece artmış olması KESK’in bu konudaki hassasiyetini anlamlı hale getirmektedir.

Son günlerde yaşattırılan Cumhuriyet Bayramı ve yasaklı Cumhuriyet Bayramı tartışmaları kimi üyelerimizce; AKP ve CHP arasında yaşanan klasik hükümet-muhalefet gerginliğinden öte anlamları olan bir kamplaştıranın ilk adımları olarak yorumlanmaktadır.

Süreç bu anlamda değerlendirildiğinde; AKP’nin süreci bu derece germesi, CHP’nin konuya bu kadar hoyratça yaklaşarak, cumhuriyeti kurtarma görevine soyunması ciddi şüpheler uyandıran bir durum olarak okunabilir.

Yine bu değerlendirme perspektifinden olaya yaklaşıldığında; toplumun bu şekilde, A.B.D de ki gibi AKP-CHP ekseninde kutuplaştırılması ve sanal bir ayrışmaya maruz bıraktırılmasından bir fayda umulmaktadır. Umulan faydanın eğitimde, sağlıkta, sosyal güvenlikte, hukuk siteminde yaşanan bunca yıkıma, işsizliğin ve yoksulluğun her geçen gün artmasına, hemen her gün sağanak halinde yağan zamlara rağmen halkın bu kamplaşmanın tarafı haline getirilmesi ve kendi sorunlarına duyarsızlaştırılması olacağı düşünülmektedir. Kesk’in bu konuda durduğu ve kullandığı dil halka yöneltilen faşizan tutumun protesto edilmesi noktasında beğenilmekle birlikte emekçilerin bu sıkışmışlıktan kurtaran bir siyasi bakış açısı sergileyerek emek mücadelesinde ki öngörümüzle gündeme gelinmelidir.

Siyasal sürece ilişkin eklenebilecek bir önemli başlık ise ülkede ve bölgede savaş histerisinin emekçilere yaşattığı sıkışmadır. KESK’in bu süreci tek başına göğüsleyemeyeceği düşünülürse, bu noktada oluşturulabilecek en geniş birliktelik için çalışma yapılması önemli olacaktır.

Sağlıkta Kamu Hastaneler Birliklerinin kurulması, Kamu özel ortaklığı ile sağlık kampüslerinin oluşturulma çabası oldukça önemli gelişmelerdir. Eğitimde dershanelerin kapatılacağı, yerlerine özel okulların kurulacağı yine eğitim kampüsleri adı altında eğitimin piyasalaştırılması söz konusudur. Vergide yaşattırılan adaletsizlikler vb. birçok gelişme halka anlatılamamıştır. Bu gelişmelerden halkın haberdar olması önemlidir. KESK’in halka ulaşmada, sınırlıda olsa, var olan imkânları kullanması anlamlı olacaktır.

Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı talebi içerisinde dile getirdikleri; zorunlu din derslerinin kaldırılması, alevi köylerine cami yaptırılmaması, cem evlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi gibi taleplerinin KESK tarafından sahiplenildiğini bilmekle birlikte Şubemiz bu konunun yeterince görünür hale getirilmediğini düşünmektedir.

b)Sendikal sürecin değerlendirilmesi:

Kamusal alanda yaşanan yıkımın önümüzdeki süreçte daha da artacağı, hükümetin kamu çalışanlarının kısmi iş güvencesi, emeklilik yaşının kademelendirilen alanda tekrar uzatılması, esnek ve kuralsız çalıştırma vb birçok saldırıya hazırlandığı bilinmektedir.

Tüm bunlara ilaveten taşeronlaştırma artmakta, iş kanunlarında grev yasaklamalar dâhil birçok olumsuz maddeler yürürlüğe girmektedir.

KESK’in bu süreçte üstleneceği tutum, uyarı grevlerinden öte bir programla ortaya çıkmak olmalıdır. KESK ortaya koyacağı programda nihai hedef olarak grevi koymalı ancak bu grevin hazırlığı noktasında bütün işyerlerinde, işyeri çalışanlarının en az yarısından bir fazla olmak kaydıyla, çoğunluğunun ikna edilmeye çalışıldığı propagandif bir faaliyeti önüne koyması gerekmektedir. Grev öncesi metodik bir çalışma yapılmalı, iş yerlerindeki hava koklanarak süreç propagandalarla greve katılımın tüm iş yerlerinin aktif olarak yürütülmesi amaçlamalıdır. iş yerlerindeki greve katılım oranları konfederasyonla paylaşılmalı %50 ‘den az olan işyerinde yeniden aktif bir propaganda dili ve materyali ile çalışma yürütülmeli, gerekçelerimiz grev komiteleri kurularak anlatılmalıdır. O iş yerinde çalışan emekçilerin sendika üyeliği ayrımı gözetmeden yapılacak grev oylamasına katılması sağlanarak greve evet diyenlerin sayısı yarıdan bir fazla olduğunda GREV kararı o işyerinde askıya çıkarılıp ilan edilmelidir.

İş yeri ayaklarının örülmediği, iş yerlerindeki havanın örgütle paylaşılmadığı bir grev hak almakla sonuçlanmayacağı gibi, bu yıkımın durdurma iddiasını da taşımayacaktır. Arkamızda iş yerlerimizden aldığımız rüzgârla ancak süreci tüm ezilenler lehine çevirecektir. KESK’ in artık yıpratılan ve içi boşaltılan diğer kavramlar gibi(Özgürlük, devrim) grevinde etkisini azaltacak bu uyarı eylemliliklerden vazgeçip, toplumun ezilenleri ve tüm dinamikleri açısından değiştirici ve dönüştürücü özelliğine dönmesi beklenmektedir.

Sendikal alanda küçük-büyük hak ayrımı yapılmadan, vergi dilimlerinin arttırılması, kira yardımının tekrar talep edilmesi, emekçilerin kredi borçlarının affedilmesi vb bir çok moral motivasyon arttırıcı talep her gün iletişim kanalları vasıtasıyla dolaşıma sokulmalıdır.

KESK’in etkin bir sosyal medya ağına ihtiyacı vardır. Bu konuda acilen çalışma başlatılmalı, birçok talep sosyal medya üzerinden de olsa dile getirilmelidir.

Bütün iş kollarının sorunlarının ele alınarak KESK bakış açısı ile bir kamusal alana ilişkin, kongre, konferans, forum vs çalışmalar planlanmalıdır.

KESK Ar-ge’nin yaptığı çalışmalar arttırılmalı, bu konuda sendikalardan veya akademisyenlerden destek istenmelidir. Bu çalışmalar işyerlerine ulaştırılacak kitapçıklar halinde şubelere iletilmelidir.

Sendikaların uzmanları, hukukçuları ve diğer çalışanlarının KESK mücadele ruhuna ve fedakârlığına yakışır bir hassasiyet ve çalışkanlıkla davranmaları talep edilmelidir. Aynı zamanda genel merkezde istihdam edilecek sendika uzmanları ve çalışanların belirlenmesi konusunda şubelerden de oluşan bir komisyon oluşturulup, komisyonun önerdiği isimler üzerinden MYK nin karar verilmesini uygun olacağı değerlendirmesi yapılmıştır.

c) Sendikal Örgütlenmemizin değerlendirilmesi:

Sendikal örgütlenmemiz son yıllarda oldukça geriledi. Hem iş yerlerindeki örgütlülük yüzdemiz hem de üyelerimizdeki moral motivasyon düşüklüğü oldukça dikkat çekicidir. Her ne kadar bizler bu durumu, dünyadaki sendikal kriz, siyasal sürecin bu derece yakıcı olması, muhalefet güçlerinin güçsüzlüğü, hükümetin baskısı, yandaş sendikaların tutumu vs ile açıklamaya çalışsak da bu noktada olmamızda örgütlenme stratejimizde ve iş üretme noktasındaki önemli eksiklerimizi görmek zorundayız.

Bir iş üretimi söz konusu olduğunda çoğunlukla verimsiz, sığ tartışmalar içerisinde boğulup giden, sendikal alana ilişkin çözüm ve öneri üretmeyen kurullar yaşıyoruz.

Üyelerimizin ekonomik özlük talepleri gereken hassasiyette ele alınmıyor; kimi siyasal baskılar öne çıkarılarak, özlük sorunları önemsizleştiriliyor.

KESK’in düzenli bir yayın organı hala yok. KESK’in SES’i diye çıkan yayın ise işyerlerinde okunmayacak tarzda ve formatta hazırlandığı için pek verimli olamıyor.

Şubelerimiz öneri ve görüşleri perifer den merkeze taşıma noktasında ya oldukça dar toplantılar yaparak bu çalışmayı yürütüyor yada toplantı yapılmış gibi davranabiliyor.

Bazı şubelerin bir çok kurula şube görüşü, raporu getirmemesi hatta kurullara katılmaması dahi sorgulanmıyor. Kurullarda konuşulan konular zaman darlığı vb gerekçelerle toplantı sonuç bildirgesi hazırlanarak katılımcılara toplantı sonucunda dağıtılmıyor, daha sonra gönderileceği söyleniyor. Daha sonra gönderilen bildirgeler ise ya eksik, yetersiz yada uzun siyasal değerlendirmelere boğularak somut önerilerin tam olarak değerlendirilmesi gibi konular dikkatlerden kaçırılabiliyor.

Sınırlı sayıda şube eğitimleri yapılıyor. Bu eğitimlerde de eğitimcilerin özenli seçilmediği, alan dışından kimselerin davet edildiği, hatta kimi zaman sunum yapma becerisi olmadığı halde MYK’ların görevlendirilmesi söz konusu oluyor. Buda sınırlı yapılan eğitimlerin amaca tam olarak hizmet etmemesi, eğitimlere katılan aktivist ve üyelerin moral motivasyonlarında düşmeye neden oluyor. Dolayısıyla da örgütsel çalışmalar da da bu moralsizlik yansıyor.

Çözüm önerilerimiz:

*İlk olarak KESK ve KESK’e bağlı sendikalar arasında iletişimi başlatacak düzenli bir yayın faaliyeti (aylık gazete- dergi vs.) başlatılmalı. KESK’e bağlı sendikaların güncel sorunları diğer işkollarının anlayacağı düzeyde kısa ve öz olarak bu yayınlarda yer almadır.

*KESK tv, KESK radyo gibi web üzerinden yayın yapan görsel imkanlar kullanılmalı. Gündemdeki konularla ilgili röportaj, sunum vb çalışmalar buradan ulaşmak isteyen üye ve çalışanlara sunulmalıdır.

*Sosyal medya ağı etkin şekilde kurulmalı, üyelerden gelen öneri ve görüşler profesyonel biri tarafından raporlaştırılarak ilgili sendikalara ulaştırılmalıdır.

*KESK’e yer veren basın yayın organları daha etkin kullanılmalı. Haber akışı sürekli olacak tarzda bu kanallardan da olsa işlemelidir.

* Merkezi kurul toplantılarına hangi şubelerin katılıp katılmadığı yazılı rapor oluşturup oluşturmadığı sorgulanmalı, bu konuda geri bildirimlere göre önlemler (eğitim gibi) alınmalıdır.

*Merkezi miting ve yürüyüşlerde sunuşu iyi, kitleyi coşturabilecek, ajitasyon yeteneği olan kişilerin seçilmesi, bu kişilerinde kitleye ne gibi sloganlar attıracakları, eylemde kullanılacak argümanların belirlenmesi konularında uyumlu olmasına dikkat edilmesi önemlidir.

*İllere gönderilen MYK üyelerinin; “Sizi dinlemeye geldik.” demesi önemli olmakla birlikte, illerde dile getirilebilecek konuların, o ilin veya işkollarının sorunlarına ilişkin nelerin konuşulacağı konularında fikri hazırlıkta olmaları da önemlidir.

Eylemlilikler zenginleştirilmeli ve KESK perspektifine uygun yaratıcılıkla güçlendirilmelidir. Örneğin sağlık emekçileri grevinde alternatif sağlık çadırları kurulup halka buralardan ücretsiz muayene yapılarak sermayenin değil halkın sağlık çalışanları olduğumuz vurgusu yapılarak etkimiz ve taleplerimizin halkla buluşması sağlanabilir.

Kesk olarak dünyadaki diğer emek örgütleri ve sendikalarla buluşmamız sağlanmalı ve deneyim ve dayanışma duygusuyla birleşik mücadele hissi ve emekçilerin kardeşliği vurgusunun yapılmasının ön açıcı olacağı vurgulanmıştır.





FİGEN PEHLİVAN                                                                                            SERPİL DENİZ

Şube Sekreteri                                                                                                             Şube Başkanı

Hiç yorum yok: