22 Kasım 2012 Perşembe

HER ŞEYİN BAŞI AĞIZ SAĞLIĞI


BASINA VE KAMUOYUNA

Bilimsel ağız ve diş sağlığı eğitiminin 22 Kasım 1908 tarihinde başlaması nedeniyle bu tarih;  her yıl 22 Kasım`ı da içine alan hafta “Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftası” adı altında kutlanmaktadır,

Ülkemizde ağız ve diş sağlığı en önemli halk sağlığı sorunları içinde yer almasına rağmen; gelir getirici bir kurum olarak değerlendirilmiş ve kamu hastaneler birliğine dahil edilmiştir.Bu alanda ciddi ve köklü çözümlere gidilmemiş sağlıkta dönüşüm programına kurban verilmiştir.

 Hastaların sadece insan oldukları için hak ettikleri nitelikli sağlık   hizmetine ulaşmasının yolu ise genelde  sağlık çalışanlarının, özelde ağız diş sağlığı çalışanlarının çalışma koşullarının insani olmasından geçmektedir

Sağlıkta dönüşüm programı; pratikte hastaları sağlık çalışanlarına karşı kışkırtan,hekim ve çalışanlar üzerinde bürokratik denetim ve disiplin aracına dönüştüren bir uygulama olmuştur.

Ağız ve diş sağlığı çalışanlarına , güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarının sağlanması, mesleki özerkliğin güvence altına alınması, emekliliğe yansıyacak adil bir ücret ödenmesi, yeterli tıp ve uzmanlık eğitimi ile sürekli mesleki gelişim olanaklarının verilmesi, nitelikli sağlık hizmetinin zorunlu unsurlarıdır.

2002 yılından itibaren yapılan düzenlemelerin, sağlık hizmeti sunumunda sağlık çalışanlarının, işverenlerin, idari ve siyasi otoritenin etkilerine daha açık hale gelmelerine zemin hazırladığı çok açıktır.

Hekim ve sağlık çalışanlarının, düşük ücretlerle uzun saatler çalıştırılmalarına yönelik sistemli düzenleme değişiklikleri,,ekip çalışmasını ve  güven duygusunu parçalamıştır.

Sağlık Uygulama Tebliğleri ve ücretlendirme yöntemleri ağız ve diş sağlığı çalışanlarının, klinik karar verme özgürlüğünü ciddi bir biçimde zedelemekte ve etik sorunlara yol açmaktadır. Bu durum hastalara verilen sağlık hizmetinin niteliğinin olumsuz etkilenmesini ve yer yer sağlık hak ihlallerinin yaşanmasını kaçınılmaz hale getirmiştir.

Sağlık hizmeti sırasında ortaya çıkan zararların karşılanmasında kabul edilen bireye  odaklı özel sigortacılık yöntemi nedeniyle hekimlerin tıbbi hataların bilinir olmasının  ve hata nedenlerinin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmaların önüne geçilmekte,  çekinik tıp uygulamaları sonucu sağlık harcamalarının artışına  açıkça zemin hazırlanmaktadır. Böylece hastaların sağlık ve yaşam hakkına yönelik olumsuz bir sağlık hizmet modeli oluşturulmuştur.

Sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesi sonucu sağlık hizmet sunumu ilişkisinde hastaların tüketiciye dönüştürülmesi süreci aynı zamanda hekimlere ve diğer sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin artışında önemli bir etken olarak değerlendirilmelidir

Hekim ve sağlık çalışanlarına, güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarının sağlanması, mesleki özerkliğin güvence altına alınması, emekliliğe yansıyacak adil bir ücret ödenmesi, yeterli tıp ve uzmanlık eğitimi ile sürekli mesleki gelişim olanaklarının verilmesi, nitelikli sağlık hizmetinin zorunlu unsurlarıdır. Bu unsurları içermeyen düzenlemeler ağız ve diş sağlığı çalışanları ve hastalar zaman zaman birbirlerine de zarar veren mağdurlara dönüştürmektedir

Bir tür hizmet başı ödeme modeli olan performansa dayalı ücretlendirme, hasta sayısının artması sayesinde hekimlerin gelirlerine pozitif bir katkı sunmuş olsa da,  tercih edilen bu politika hekimlerin daha yoğun çalışma ve tükenmesini de beraberinde getirmiştir.

 Ağız ve diş sağlığı çalışanlarının yoğun çalışma şartlarında izin alamamasına, tükenmişlik sendromu ve meslek hastalıklarına yakalanma risklerini  her gün artırmaktadır. Sağlık alanın her biriminde artan şiddet olayları ağız ve diş çalışanlarının da en önemli sorunları arasındadır.

ŞİDDET;ADSM YOĞUN HASTA POTANSİYELİ  HASTA HAKLARI KURULLARI SAĞLIK SİSTEMİNİN AKSAKLIKLARI  PERFORMANS SİSTEMİ  TÜKENMİŞLİK SENDROMU  SİYASİLERİN SÖYLEMLERİ  MEDYA MALPRAKTİS  TAMGÜN  VE

Siyasetçilerin ve medyanın kamuoyunda  hekim ve sağlık çalışanlarına  karşı kışkırtıcı söylemleri, yayınları, hekim ve sağlık çalışanlarını,halka hedef olarak göstermek, halkın gözünde hekim ve sağlık çalışanlarını gözden düşürmesi, şiddete neden olmaktadır.

İngilterede görev yapan hekimlerin çoğu, sağlık çalışanlarına yönelen şiddet eylemleri konusunda siyasi otoritenin “sıfır tolerans” gösterdiğini ifade etmektedirler

Oysa Türkiye’de hekimler, İngiltere’deki hekimlerin aksine, ülke yöneticilerinin ve siyasilerin izledikleri politikaların toplumda şiddeti körüklediğini düşünmekte ve daha önemlisi bu alanda bir otorite ve hukuk boşluğunun olduğuna inanmaktadırlar.

Sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesi sonucu sağlık hizmet sunumu ilişkisinde hastaların tüketiciye dönüştürülmesi süreci aynı zamanda hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin artışında önemli bir etkendir.

Öte yandan “performans” sisteminin kışkırtmasıyla gereksiz yere artan hasta ve iş yükünün en önemli sonucu sağlık çalışanlarında yaşanan “tükenme” dir. Halsizlik, yorgunluk, güçsüzlük, takatsizlik, özgüven ve coşkunun azalması/yitimi ile karakterize “duygusal tükenme”; hizmet sunduğu kişilere karşı olumsuz davranışlarla karakterize “duyarsızlaşma” ve iş gereği karşılaşılan insanlarla ilişkilerdeki yetersizlik duygusunda artış ile karakterize “bireysel becerilerde azalma” tükenmişliğin yapısını oluşturmaktadır.

Halen sürdürülen sağlık sistemi Hekimler / sağlık çalışanlarını tükenmeye sürüklemektedir. Bu tükenişin nedeni sadece iş yükünün fazlalığı ve çalışılan mekanın sorunları’nın yanı sıra; Aksine, esnekleşen ve uzayan çalışma koşullarının ve işin anlamının “hasta yararı” ve “iyilik” olmaktan çıkıp “para kazanmak” olarak dönüşmesi de tükenmeye neden olmaktadır.

ACİL ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLARIMIZ.

Sağlık hizmetleri ekip anlayışı ile yürütülmelidir.

Tüm çalışanlar tek statüde ve iş güvenceli çalıştırılmalı, ücret ve döner sermaye adaletsizliğine son verilmelidir.

İdari kadrolara atanmada liyakate uygunluk aranmalıdır.

Personel eksikliği kadrolu personel alımıyla giderilmeli,  çalışma ortamları iyileştirilmeli.

Temel ücretler yükseltilmeli,(ek ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır.)

ADSM ler özellikli birimler statüsüne alınarak döner sermayede riskli birimler oranlarından yararlandırılmalıdır.

Hizmet verilen tüm birimlerin fiziki koşulları uygun hale getirilmelidir.  Özellikle diş protez laboratuarındaki düzenlemeler acilen yapılmalıdır.

Koruyucu diş hekimliği hizmetleri için ayrı birimler oluşturulmalıdır

Kullanılan sarf malzemelerin alımında tabip ve teknisyenlerin görüşü alınmalıdır. Ucuz değil kaliteli malzeme alınması sağlanmalıdır.

İş sağlığı ve iş güvenliğine özel önem verilmeli, meslek hastalıkları tanımlanmalıdır.

Çalışan başına düşen hasta yükü azaltılmalı, çalışma saatleri çalışan hakları ve mutluluğu dikkate alınarak düzenlenmeli, çalışma ortamını bozan fiziki mekan sorunları giderilmeli, tüm çalışanlara kurumsal destekler (kreş, servis, yemek, dinlenme, eğlenme, sosyo-kültürel gelişim, vs) ücretsiz sunulmalı ve çalışanların mesleki  etik ilkelerine ters düşmeyecek gelir/ücret politikaları hayata geçirilmelidir.

Hastanın müşteri, hekimin ve çalışanların tüccara dönüştüğü bu karanlık sağlık sistemine daha fazla kurban vermemek için hep birlikte mücadele etmeliyiz.

KURTULUŞ YOK TEK BAŞIN YA HEP BERABER YA HİÇ BİRİMİZ.

Yaşasın sesimiz

Yaşasın örgütlü mücadelemiz.

                                                            SES MANİSA YÖNETİM KURULU

 

Hiç yorum yok: